Bedenimin titreyişi mide bulantım ile resmen yarışıyordu. Enis sakinleştirmek için kolumdan tutunca titremem daha da şiddetlendi. Tekrar adamın yüzüne bakma cesaretini bulunca kendimi kaybettim. Katili sert bir şekilde ittirmiştim. Yumruklarım ile göğsünü adeta delmek istiyordum. Her yumruk attığımda biraz daha yoruluyor, adamın göğsü daha da sertleşiyordu. Gözlerimi kapatmış ağlıyordum. Enis'in araya girip ona da vurduğumu, beni kucağına alışınıda anlamıştım. Gözlerimi açmak istesem de açamadım. Sanki biri gözlerimi mühürlemişti. Arkaya bakıp, katilin ne halt yediğini görmek istiyordum. Son bir denemeyle bir gözümü açıp arkama baktım. Katilin yüzündeki pis sırıtış gözlerimi daha da açmamı sağladı.
Eve geldiğimizde Enis'in kucağından inip banyoya girdim. Tenime değen soğuk su beni kendime getirdi. Aynanın karşısında son 1 haftadır yaşadıklarımı ve bundan sonra ne olacağını düşünmek istemesem bile zihnime engel olamıyordum. Odama geçip şu an da bana ait olan yatağa uzandım. Buradan bedenen ayrılamaya bilirdim. Fakat uyuyarak biraz olsun uzaklaşabilirim. Çarşafı üzerime çektim ve uyumaya çalıştım. Ama uyuyamadım. Elimde kalan tek sevdiğim şeyi, uyumayı onuda almışlardı benden. Bir kez daha gözümü kapatarak uyumayı denedim. Başaracaktım ki odanın kapısı açıldı. Enis'in beni kontrol etmeye gelmiş olduğunu biliyordum. Kıpırdamadım. Uyuduğumu görünce çıkıp gitti. Yatakta doğruldum. Boş bir ifadeyle sadece önüme bakıyordum. Dışarıdan gelen Enis'in sesini duyunca hızla kalkıp odadan çıktım. Biriyle kavga ediyordu ama kim olduğunu göremedim. Bartın olabileceğini düşündüm. Biraz daha yaklaşınca pis sırıtışını anımsadım. Enis o katil ile neyin hesaplaşmasını yapıyordu ?. Bana polis olduğunu söylemişti. O katil ile yakından veya uzaktan bir ilişkisi olamazdı. Tartışmalarını dinlemek için yavaşça ilerledim. Şimdi net duyabiliyordum ama katil hiç konuşmamıştı.
'' Bak kız zor bir süreçten geçiyor. Daha dikkatli olmamız lazım. Bartın da ortadan kayboldu. Ortak bir nokta bulalım. Uzlaşmamız gerek. ''
Adamın konuşması için birkaç dakika bekledi. Sonra adam konuşmaya başladı. ''Kasabadan çıkmasına izin vermemeliydin. Hem onu başkana ne zaman teslim edeceksin ?. Tutsak yaşamaktan sıkılmadın mı ?. '' Duyduklarımın karşısında şoka uğramıştım. '' Kızı başkana falan vermeyeceğim. Bunu kendi yöntemlerimle halledebilirim.'' Ürpertici bir kahkaha yükseldi. Adamın ses tonu değişmişti. '' Sen aptalın tekisin. O kız büyük ödülün ta kendisi, onu böyle harcayamazsın. Mutlaka onu isteyenler olacaktır. Belki de onu isteyen birinin tam karşısındasın da olabilirsin. '' Ayaklarım beni geriye doğru adım attırıyordu. Afallamıştım. Başkan denen adam veya kadın beni neden büyük ödül yapmıştı ?. Beni isteyenlere karşı neler yapabilirdim ?. Katil olmak istemiyordum. Enis'i veya bir başkasını öldüremezdim. Odama gidip tekrar çarşafı üzerime örttüm. Kulaklarım hiçbir şey duymamış, gözlerim görmemiş gibi davranacaktım. Sonrada bir çaresini bulup buradan gidecektim. İlk denemem hüsrana uğramış olsa da ikinci denemem başarıyla sonuçlanacaktı. Yani ben öyle olmasını istiyordum.
Uyandığımda mutfak sandalyesinde oturan Enis'in yanına giderek karşısına oturdum. '' Bazı ihtiyaçlarım var almam gerek. '' Enis şaşkınlıkla bana baktı. ''Tamam birlikte gidelim.'' İlk itiraz etmek istedim ama şüphelenmesin diye sesimi çıkarmadım.
Süper marketin yarısını almıştık. Kasaya geldiğimizde ondan uzaklaşmak için bir bahaneye ihtiyacım vardı. '' Yumurta bitmişti onu almayı unutmuşuz hemen gelirim.'' Cevap vermesine izin vermeden girişe doğru yürüdüm. Bir yandan da yumurta reyonunu arıyormuş gibi yapıyordum. Girişteki kapının açılması için birinin girmesi gerekiyordu. Kapı açılınca kendimi dışarıya attım. Enis'e bakmak için kafamı çevirdim. Hem kasa sırasını bekliyordu hem de gözleriyle beni bulmaya çalışıyordu. Daha fazla zaman kaybetmeden koşar adımlarla yürüdüm. Omzuma dokunan el ve koluma enjekte edilen iğnenin acısı ile donup kaldım. Narkoz damarlarımdaki kan ile buluşup beynime akın etti. Sonrası karanlıktan ibaret oldu.
Gözlerimi açtığımda bağlı olan Bartın'ı görünce Enis nasıl bir psikopat olabilir diye düşünmeden edemedim. İnsan arkadaşını neden bağlardı ki. Benim kaçmamı sağladığı için ona işkence mi ediyordu yoksa ?. O iğrenç sesi duyunca anladım. Katilden başkası değildi.'' Hiç uyanmayacaksın sanmıştım sarı patates.'' Şimdiye kadar bana kimse sarı patates dememişti. Bu lakap anormal şekilde gülmemi sağladı. ''Ne o hoşuna mı gitti ?.'' Gülümsemem bu cümleyle soldu. Yerini öfke aldı. '' Neden buradayız ?. Ne istiyorsun ?. '' Bu tavrım onu sevindirmiş gibiydi. '' Sonunda asıl konumuza geldin . Bartın benim için işleri kolaylaştırdı. Sadece tuzağa biraz geç düştü. Bu yüzden o da burada. Ve sen burada neden olduğunu gerçekten bilmiyor musun ?. '' Hayır derecesinde kafamı salladığımda o pis sırıtışı yüzünde belirdi. '' Örgüttün başındaki kişi ve onun eşi bir trafik kazası geçirdi. Karşı şeritten gelen araba onlara çarptı. Eşi vefat etti. Bunun sorumlusu bulundu ama para cezasına dönüştürerek bir şekilde kurtuldu. Bunun sorumlusunu merak ediyor musun Çisil ?.'' Benimle oyun oynuyordu. Hiçbir alakam olamazdı. Yanıt vermedim. '' Arabayı kullanan babandı. Baban öldü. Fakat Başkanın içindeki soğukluk geçmedi. Sonra babanın diğer parçası olan sen aklına geldin. Seni buldu ve üstüne ödül koydu.'' Nefes almadan onu dinliyordum. Bir katile inanamazdım ama başka açıklaması da olamazdı. Yine de onun oyununa kanmayacaktım. Bu hikayeyi şu an uydurmuştu.
'' Ve sen sarı patates benim ödülüme giden yolsun. ''
Yorum ve oylarınız benim için önemli. Yorumlarınızı gördükçe yeni bölüm yazma istediğim artıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstila
Fantasíaİnan bana acı çekecek ruhum yok benim... Hissizim. Hiçbir şekilde canımı yakamazsın.Öylesine vurdum duymaz,öylesine umursamazım ki... Ve tüm bunlar beni özgür, güçlü ve korkusuz kılıyor.Seni sınırlayan tüm bariyerlerin temelinde korku var.Düşü...