|6

398 37 27
                                    


Sen canavarları sevmezsin, ben onların gözyaşlarını silerim. Belki de canavarın ta kendisiyim...
~ Sena Nur Işık

........................................................................

Normal seviyede olan ama beni aşırı derecede rahatsız eden ışık yüzünden gözlerimi araladım. Bir yatakta uzanıyordum, etrafta birkaç koltuk ve hemen yanı başımda isimlerini bile bilmediğim cihazlar vardı. Evet, burası sıradan bir hastane odasıydı.

Ben etrafı incelerken o sırada çaprazımdaki kapı yavaşça açıldı ve içeri giren kişi Derek oldu;

"-Stiles uyanmışsın!" Yüzündeki gülümsemeyle beraber yanıma doğru yürümeye başladı. Ben ise ne diyeceğimi bilemiyordum.

"-Yiyecek bir şeyler ister misin? Sen buradaki yiyecek otomatını çok seversin ben alıp geleyim."

Bu hareketlerinin sebebini anlamak zor değildi unutturmaya çalışıyordu..

"-Derek." diye fısıldadım. Kelimeler bile ağzımdan çıkamayacak kadar yorgundu. Hatırlamadığımı sanıyorlardı fakat her şeyi fazlasıyla hatırlıyordum.. Arkasını dönüp beni "Evet?" anlamında başıyla onayladı;

"-Babam.." diyebildim. Boğazımdaki o düğüm konuşmama izin vermiyordu. Gözlerim yine dolmuştu. Her zaman olduğu gibi.. O an, her gözümün önüne geldiğinde göğsüme bir ağrı saplanıyordu.

"-Ne yapacağım ben şimdi? dedim ve ağlamaya başladım. Belki çok ağlıyordum. Belki de çok güçsüzdüm. Ama en kötüsü aptaldım. Babamı koruyamadığım için aptaldım. Ailemi koruyamadığım için aptaldım...

Derek yanıma oturup elini elimin üzerine koydu ve ardından;

"- Hey, Stiles beni iyi dinle, kim giderse gitsin önemli değil her zaman giderler ve gidecekler de, ama ben seni hiç bırakmayacağım. Anlaştık mı? söz veriyorum. Ailen için üzgünüm, onları belki diriltemem ama elimden geldiğince onların eksikliğini hissettirmemeye çalışabilirim."

Kurduğu cümleyi o kadar içten söylemiştiki kabul etmemek imkansızdı. Sanki karşısında bir çocuk varmışçasına sakindi. Benim tanıdığım Derek "Kes ağlamayı, Stilinski ölen öldü yapacak bir şey yok!." derdi. Ama..hayır, kesinlikle şuanki halini tercih ederim.

Az da olsa normalim yerine geldiği için belli belirsiz gülümseyerek; "-Tamam." dedim.

"-Ama dur, seninde söz vermeni istiyorum."

"- Ne için?"

"-Kendine zarar verecek saçma sapan bir davranış yapmayacaksın. Tamam mı?"

Doğru, intihara meyilli bir çocuktum. Bu konuda her ne kadar gerçekçi bir söz vermek istesemde. Bilemiyorum.. O düşünce aklınıza girdiği an kendinizi durduramıyordunuz. Eğer başa çıkabilirseniz ne güzel. Ama karşı koyamazsanız...herneyse,ona; "-Tamam, söz veriyorum." diyerek cevap verdim.

Gülümsedi. Gördüğüm en güzel gülümsemelerden birine sahipti.

"-Ha, bu arada sen uyanmadan önce Scott arayıp buraya geleceklerini söyledi. Birazdan burada olmuş olurlar haberin olsun."

"-İyi, gelsinler." Belki biraz isteksiz bir kabulleniş oldu gibi görünüyor ama kalkıp halay çekecek halim yok ya başka ne diyebilirdim ki.

Derek'in de dediği gibi birkaç dakika sonra kapı açıldı ve ilk gördüğüm kişi Scott oldu.

"-STİLES!" koşarak yanıma geldi ve ardından bana sarıldı. He ne kadar bazen salaklığı tutsada çok seviyordum bu çocuğu.
"-Ahh, Scott- senc-ede az-cık fazla s-ıkı-"
Scott hemen geri çekildi ve elini " kusura bakma" anlamına gelecek şekilde salladı.

İçeri Lydia,Allison ve Deaton da girdi. Geçmiş olsun faslından sonra Deaton:

"-Stiles şimdi sana soracağım sorular çok önemli, eğer cevaplamak istemezsen anlarım ama-"

"-Sor."

Bir an herkes duraksamış gibi olsada aldırmadım. Ne soracaklarsa şimdi sormalılardı, Yarın veya başka bir zaman değil.

"-Onu gördün mü?."

"-Hayır, ama hissettim."

"-Nasıl? Tanımlayabilir misin?"

"-Arkamdan geldi. yaklaştıkça etraf soğudu. Değişik bir his hissettim, Şey...sanki görünmezdi ama gerçekti de. Pençeleri yada elleri her neyse artık, boynuna dokunduğunda ise normal birininki gibi sıcaktı. Sonra Scott'la Derek geldiğinde ise buhar olup uçtu sanki. Bilmiyorum..

"-Eve girdiğinde içeride değişik bir koku var mıydı?"

"-Evet, şey gibi.."

"-Sülfür gibi mi?"

"-Bunu nereden biliyorsun?"

Deaton derin bir iç çekip oturduğu koltuktan kalktı ve "-Çocuklar, sanırım neyle karşı karşıya olduğumuzu biliyorum." dedi.

Derek öne atılıp "-Neymiş?" diye sordu.

"-İblis." dedi Deaton. Olduğum yerde biraz daha doğrulup "-İBLİS? diye bağırdım. Diğer herkes de benim gibi yüzünü buruşturmuş buna bir anlam vermeye çalışıyordu. Dayanamayıp histerik bir kahkaha attım. Sinirlerim bozulmuştu. Daha babamı kaybedeli bir kaç saat bile olmamıştı, zaten bundan dolayı alt üst olmuş bir durumdayken bir bana musallat olan bir İblis(!) mi çıktı başıma? Çok komik. Gerçekten çok komik.

Scott: "-İblisler hakkında ne biliyoruz peki?

Deaton: "- Normal bilinen hikayelerden daha farklı bir şey bilemeyiz. Güçlülerdir, istediği şekle bürünebilirler. Ayrıca ruhları tamamen karanlık ve kötüdür..Bu iblis cehennemden nasıl kaçtı bilemem doğrusu ama geçerli sebebleri var gibi görünüyor.

Allison: "-İntikam istiyor olabilir mi peki?"

"-İntikam isteseydi sizcede ben şuan yaşıyor olabilir miydim? Beni orada öldürürdü. DAHA DA ÖNEMLİSİ; BEN DAHA ÖNCE HİÇ GÖRMEDİĞİM, DUYMADIĞIM, VARLIĞINDAN BİLE HABERDAR OLMADIĞIM BİR YARATIĞA NASIL BİR KÖTÜLÜK YAPMIŞ OLABİLİRİM Kİ?" Hepsini tek bir nefeste söylemek zor olmuştu. Ayrıca sesim sonlara doğru biraz yüksek çıkmıştı ama şuan gerçekten umrumda değildi. Tek istediğim bunların hepsinin bir kabus olmasıydı.

Cümlemi bitirdikten sonra Derek'in elini omzumda hissettim. Sakinleşmemi istiyordu. Fakat o bilmiyordu ki onunla temas halinde olunca daha da streslendiğimi...

Deaton: "-Stiles intikam almak sadece öldürmek anlamına gelmiyor,bunu sende biliyorsun. Altında farklı nedenler olmalı.

Lydia: "-Onu zayıf noktasından vuruyor. Hiç intikam üçlemesini duymadınız mı gerçekten? Öncelikle o kişiye çokta yakın olmayan kişilerden başlar. Mesela dışarıdaki cinayetler, son iki haftadır ciddi derecede bir atış var öyle değil mi? Sonrasında ise Isacc Stiles ile Isacc pek yakın değildi ama yinede ölümü onu etkiledi. Sonra manevi değeri daha yüksek olan kişiler geliyor. Mesela..Babası. Ama sadece 1 kişiyle sınırlı kalmayabilir tabi. Bu iblisin ne kadar psikopat olduğuna göre değişir. Son olarak..kişinin kendisi gelir. İntikamcı kişi son olarak onu hedef alır ve...gerisini düşünebiliyorsunuzdur.

Lydia'nın açıklaması karşısında buz kesmiştim. Yaptığı açıklama mantıklıydı gereğinden fazla mantıklıydı... Diğer herkesin yüzüne teker teker baktım. Derin düşüncelere dalmışlardı.

"-Bu kadar bilgilendirme yeterli." Derek'in sesi duyulduğunda herkes başını ona çevirdi.

Herkes yavaştan toparlanıp evlerine gitmeye başladıklarında ben hastenede kalacağımı sanıyordum. Fakat Derek çoktan hastaneden çıkış işlemlerimi başlatmıştı. Eve gidemezdim,bu durumda muhtemelen Scott'la kalırım diye düşünürken Derek bu işe de el koymuştu. Neden Scott'ta kalmama izin vermediğini sorduğumda. Yine o klişe cevabı vermişti:"-Güvenliğin için Stiles."

Başka zaman olsa sorgulardım ama şuan iyi değildim. Gidip başımı yastığıma koyup saatlerce ağlayacaktım. Hala kabullenemiyordum. Vedalar her zaman zor olurdu, ama benim, babama veda edecek vaktim bile olamamıştı...
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
. Bir ara aklım Supernatural'a gittiği için artık iblis kardeslere de merhaba diyebilirisiniz😁 SĞDLSŞDKSPĞDŞ. Onu bunu bilmem ama bana fen dersinde mükemmel bir senaryo fikri geldi. Neyse ben kacar👋🏻

The Boy And Wolf |SterekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin