|3

466 47 57
                                    

"Neyine bağlandım bu kadar, bana bakmayan gözlerine mi yoksa benim olmayan kalbine mi?"
-Özdemir Asaf

.........................................................................

Okul her zaman ki gibi sıradan bir şekilde ilerliyordu. Scott, yanında Allison ile konuşup,gülüşüyordu. Biraz ilerde Lydia ve Jackson ele ele tutuşmuş sınıfa doğru ilerliyorlardı. Ve ben... Evet, her zaman ki gibi tek yaptığım şey başkalarının mutluluğunu izlemek oluyordu.

Scott, Allisonla sevgili olduğundan beridir gözü başka kimseyi görmüyordu. Ona hak vermiyor değilim aslında. Birlikte çok mutlular. Güzel bir his olmalı. Bu duyguyu hiç yaşamadığım için onu bu konuda eleştiremem..

Lydia'ya gelirsek, ben onun için bir hayaletten öte değildim. Yıllardır ona sırılsıklam aşıktım ,üstelik onu düşünmediğim tek bir günüm bile olmamıştı. Ama..ama artık gerçekten umudumu kaybetmeye başlıyorum. Sanırım biz asla birbirimize kavuşamamak üzere lânetlenmişiz.

Derin düşüncelerin arasında kaybolmaya başlamışken, aniden dolabımın kapağı kapanınca, çıkan sesten irkildim. Kafamı çevirince Scott'ı gördüm;

"-Hey! Selam Stiles. " nedenini bilmiyorum ama -benim aksime- çok neşeli görünüyordu. Onun da moralini bozmamak için elimden geldiğince ben de neşeyle cevap vermeye çalıştım:

"-Selam Scott, bu halin de ne böyle piyango falan mı tutturdun?"
"-Hahah, hayır dostum, Bu akşam Allison'la dans edebileceğim. Tanrım Stiles, stresten ölmek üzereyim.
"-Ne? Biraz sakinleş Scott ,randevuya falan mı çıkıyorsunuz düzgünce anlat şunu."
"-Ah, telaştan söylemeyi unuttum. Randevuya falan çıkmıyoruz. Lydia bugün evinde parti veriyor. Hey sen de geleceksin değil mi ?"

Parti kelimesini duyunca ben de heyecanlanmıştım. Bir tarafım deli gibi gitmek istiyordu fakat bir tarafım da,, gidersem orada tek başıma kalacağımı söyleyip gitmememi söylüyordu. Kısa bir süre düşündükten sonra gitmememin daha doğru olacağını düşünüp bu teklifi reddettim. Buna rağmen Scott gelmem için ısrar edince kendimi iyi hissetmediğim bahanesini uydurup tekrardan gelemeyeceğini söyledim.

Okuldan sonra eve gitmek yerine kütüphanede kalıp ders çalıştım. Ders çalışmaktan sıkılınca ise kendime engel olamayıp kurt adamlar ve diğer mitolojik varlıklar hakkında araştırma yapmaya başladım. Kütüphanede sadece ben olduğum için bu konuda araştırma yapmam kolaylaşmıştı.

Aklıma ara sıra Derek geliyordu. Son konuşmamızdan beri hiç karşılaşmamıştık. Hâlâ ondaki garipliğin sebebini ve sorduğum sorunun gerçek cevabını da öğrenememiştim. Ona güvenebilir miyiz onu da bilmiyordum, gerçekten kafam çok karışmıştı.

Tüm bu düşüncelerden kurtulup, pencereden dışarı bakınca havanın karardığını farkettim. Gerçekten de şu araştırma işime kendimi çok kaptırmış olmalıyım diye iç geçirdim.

Dışarı çıktığımda hava ciddi anlamda soğuktu, etrafıma baktım... Kimsecikler yoktu üstelik etraf git gide kararmaya başlamıştı. Burda daha fazla kalmamam gerektiğini anlayıp hızla jipime doğru ilerledim. Tam kapıyı açacağım sırada kolumu bir el tuttu. Kafamı kaldırdığımda karşımda üzünde anlayamadığım belirli belirsiz bir sırıtışı olan bir adam gördüm. Kolumu sımsıkı tutuyordu eline baktığımda ise pençelerini farkettim. Umarım bu kurt adam, Derek'in bahsettiklerinden değildir Stiles.

"-Hadi ama Stiles sencede araştırman çok uzun sürmedi mi? Bana sorsaydın hepsini sana söyleyebilirdim." dedi.
Korkmaya başlamıştım etrafta kimse yoktu ve ben sanırım psikopat bir kurt adamla tek başıma kalmıştım.

Olabildiğince sakin görünmeye çalışarak: "- Kimsin sen?" dedim.
"-Peter." Yüzünde yine o korkunç sırıtış belirmişti. "-Peter Hale." diyerek cümlesini tamamladığında dehşete düşmüştüm. Bu adam yıllardır yüzünün yarısı yanmış ve tamamen felçli olarak hastanede kalan adam mıydı gerçekten?

"- Ama sen.. sen nasıl olduda-" Cümlemi yarıda keserek: "-Nasıl oldu da iyileştin diyecektin sanırım. Evet, belki normal bir kurt adam olsaydım muhtemelen çoktan bir ölüydüm. İşte bu yüzden alfalığı tercih ederim."

"-SCOTT'I ISIRAN SENSİN DEĞİL Mİ?"
"-Tebrikler Stiles, çabuk kavrıyorsun. Ama tahmin et bakalım, Scott benim sürüme katılmayı kabul etti mi? Hayır, etmedi. İşte bu yüzden de kabul etmesi için seni kullanacağım, üzgünüm."

Adımlarım yavaş yavaş geriye doğru giderken Peter kaçacağımı anlamış olmalı ki kolumu tekrar tutu ve ardından sertçe çevirip suratıma yumruğunu geçirdi. Onu bunu bilmem ama kolumdan çatırdama sesi duyduğuma gayet emindim. Acıdan yerde kıvranırken, o bana sahte bir acıma ifadesiyle "- Stiles, işlerimi zorlaştırıyorsun." dedi.

"-İş mi? Birilerini istemediği bir şeye zorlamak ne zamandan beri iş sayılıyor? Ayrıca Scott'la Derek seni yakaladığında sağ bırakır mı sanıyorsun,hahah siktiğimin alfası seni."

Cümlemi bitirmemle ayağını acıyan koluma indirmesi bir oldu. Şu ana kadar asla böyle bir acı hissetmemiştim. Son hatırladığım şey Peter'ın:
"-Çok konuşuyorsun,bunun sonu iyi olmayacak."demesiydi

......

Gözlerimi açtığımda ise karşılaştığım tek şey karanlıktı, zifiri karanlık...

Ellerimi hareket ettirmeye çalıştığımda zincirlenmiş olduğunu farkettim. Ama yinede cebimden telefonu alabildim saat 1'i 24 geçiyordu. Muhtemelen şuan herkes hala partideydi. Tuşlara zorlukla basarak Scott'ı aramayı başardım

Çaldı.
Çaldı..
Ve tekrar çaldı...

Ama telefon açılmadı. "Lânet olsun Scott, bir kez olsun şu telefonu aç." diye söylendim. Babam, beni partide sanıyordu. Onu aramayı da düşünmüştüm ama endişelendirmek istememiştim. Şuan başka çarem kalmadığına göre onu aramalıydım. Tam arama tuşuna basacakken telefondan -biip diye bir ses geldi. Evet,kapanmıştı. Şarjı bitmişti. Harika zamanlama! Başımı duvara yaslayıp ağlamaya başladım. Üstüne üstlük kolumun acısı da dayanılmaz bir hal almıştı. Peter geri döndüğünde ise bana ne yapar, hiç bir fikrim yoktu.

Bilinmezliğin ortasında kalakalmıştım.

Peki ya Derek, bu sefer beni koruyabilir miydi?
.
.
.
.

The Boy And Wolf |SterekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin