Yorgunum Anlatmaya

1.1K 107 61
                                    

"Şimdi değil. Çekimlerimizi yapalım, çocuklarla vakit geçirelim. Herkes gittikten sonra sen ve ben konuşacağız. Olur mu?"

"Konuştuğumuz her türlü senaryoya varım ben. Olur."

Hürkan'a gülümsemeye çalıştı Emre. Midesi şimdiden düğümlenmiş, kaybının acısı göğsüne kurulmuştu. Bugünü son günleriymiş gibi yaşayacaktı. Hürkan'ı son kez görüyormuş gibi baktı yüzüne. 'Çok güzelsin. Gördüğüm en güzel şeysin.'

"O zaman gelin de başlayalım çekimlere. Ne kadar erken başlarsak o kadar erken biter."

'Söyleyeceklerimi bilsen de böyle acele eder miydin?' diye düşündü Emre içeri girerken. Üstündeki bakışları hissetse de kimseyle göz göze gelmedi. İçindeki yarayı önce sahibine gösterecekti. Hürkan'dan önce kimseyle bu konuyu konuşmak istemiyordu daha fazla. Herkes ayaklanıp stüdyoya doğru ilerleyince onları takip etti. Grup koltuğa ve sandalyelere yerleşirken kendini özellikle geri planda tutup kenara oturdu. Video çektikleri süre boyunca sadece gereken yerlerde gerekli tepkileri verip uzun uzun Hürkan'ı izledi. Ömer'le çok ciddi bir şey konuşuyormuş gibi saçma konuları tartışmalarını izledi. Kaan'a gülüşünü kıskandı. Mert'le özellikle ilgilenip kanalda olduğu için duyduğu mutluluğu dile getirirken kalbinden öpmek istedi. Yex ve Ali'yle atışmalarını göğsündeki tuhaf sızıyla takip etti. Yüzünden gülümsemesini hiç eksik etmedi. Hürkan'la göz göze geldikleri her an desteğini hissettirmeye çalıştı.

Hürkan çekimi bitirirken kendi aralarında konuşmaya dalan gruptan ayrılıp mutfağa gitti. Bardağı tekrar kahveyle doldururken asıl istediğinin vodka olduğunu düşündü. Ama alkole sığınmayacaktı bu konuşma için. Olabildiğince kendinde olmak istiyordu. Hissettiklerini gerçekten anlatabilmek istiyordu. Arkadaşlarının yanına gitmek için döndüğünde kapıya yaslanmış Hürkan'la karşılaştı.

"Her fırsatta kaçıyorsun. Bir saniye kafamı çeviriyorum, yok oluyorsun."

"Kahve aldım sadece. Çocuklarla keyfiniz yerindeydi gayet."

Hürkan gülerek kafasını sağa sola salladı.

"Seni tanımasam beni arkadaşlarımızdan kıskandığını düşüneceğim."

"Hepsini konuşacağız. 'Sana diyeceklerim söylemekle bitmez. Yıllardır yaşamamdan çaldığım zamanlar, adına düğümlendi.' der Özdemir Asaf. Ben yine de deneyeceğim söylemeyi."

Hürkan'ın şaşkınlığını yok sayarak yanından geçip arkadaşlarına doğru ilerledi. Tam olarak olmasa da içinden geldiği gibi konuşmanın rahatlığı yadsınamazdı. Biraz sonra Hürkan geldi. Sohbet koyulaştı, bir video da Ömer için çekildi. Mert'le içerik tartışmaları yapıldı, Kaan'ın yayın projeleri dinlendi. Herkes birbirine önerilerde bulundu, birlikte yeni konseptler üretmeye çalıştılar. Bir ara Emre'ye de video çekmeyi teklif etseler de Emre reddetti. Aklını toplayıp da intro bile yapabileceğini sanmıyordu. Neyse ki kimse üstelemedi.

Saatler aktı geçti, ilk yerinden kalkan Kaan oldu. Yayın açmak için çıkması gerektiğini söyledi. Arkasından Ömer birkaç ödevinden bahsetti, Mert de Kaan'ın yanına gideceği için ikisini bırakmayı teklif etti. Onlar çıkarken Ali Emre'ye yanaştı.

"Napıyoruz?"

"Siz Umut'la çıkıyorsunuz. Bende göğsümdeki yükü hafıfletiyorum artık."

Ali şaşkınlıkla Emre'ye baktı. Gözlerindeki teslimiyeti görünce anladı arkadaşının niyetini. Sabahtan beri bir şey değişmişti bakışlarında. Yenilgiyi kabullenmiş gibi bakıyordu.

"En doğrusunu yapıyorsun. Ne olursa olsun biz hep yanındayız sakın unutma. Telefonum da açık ihtiyacın olduğu anda arıyorsun geliyorum tamam mı?"

"Siz olmasanız delirirdim herhalde. Sağol kardeşim, her şey için."

Ali elini boş yapma dercesine sallayıp Emre'ye kısa bir sarıldı. Hürkan da içeri girmek için o anı seçti tabii ki.

"Başlamış yine Emre'ye sarılma akımı."

"Lan bizi bir sal. Kardeşimize sarılırken izin mi alacağız senden paşam?"

"O zamanlar da gelir Aliciğim. Sen rahat ol."

'Ne?' hepsinin aklından geçen tek şeydi. İlk toparlanan Hürkan oldu.

"Hadi abi sizin Umut'la işiniz vardır şimdi kesin. Sizi geçireyim ben bizim de Emre'yle programımız var zaten."

Umut ve Ali Hürkan'la beraber kapıya yürürken Emre yeniden kendini balkona attı. Ay net bir şekilde gözüküyordu, gökyüzü açıktı ama esen rüzgar Emre'nin içindeki fırtınayı taklit edermiş gibi hızlanıyordu gittikçe. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Bütün çabaları onu buraya, bu akşama getirmişti işte. Şimdi hislerinin arkasında durma vaktiydi. O yanlış bir şey yapmamıştı. O sadece sevmişti. Bütün kalbiyle, bütün benliğiyle sevmişti. Omzuna dokunan el onu şaşırtmadı bu sefer. Dönüp Hürkan'a baktı.

"O kadar yorgunum ki anlatmaya. Ama bu hikaye benim değil, bizim. O yüzden anlatacağım."

Hürkan'ı elinden tutup eve geri soktu. Karşılıklı oturdular. Hürkan'ın beklenti dolu gözlerine baktı ve konuşmaya başladı.

Hiç Görmedin/mengolaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin