10. Bölüm

150 8 0
                                    

Multi: Poyraz

Playlist: Mustafa Ceceli - Es

Beynim bana oyun mu oynuyordu yoksa şu an bir rüyada mıydım bilmiyordum.Ama tanıdık bir sima görmek içimi garip bir huzurla doldurmuştu.O an ki şokla bile kafamda milyonlarca soru birikti.

Buraya benim için mi geldi? Beni takip mi ediyor? Yoksa bu karşılaşma sadece bir tesadüf mü? Neden hep karşıma çıkıyor? O beni bulduysa Cenk'de bulabilir mi?

Buraya benim için gelmiş olamazdı çünkü şu an güçlü kolları beni tutarken ve gözleri gözlerimin içine şaşkınlıkla bakarken benim burada olduğumdan pek haberi varmış gibi gözükmüyordu.

Yavaşça vücudumu dik bir konuma getirdi.Hala birbirimize bakıyorduk.Kerem arkamdan çıktıysa bize ulaşmak üzere olabilirdi ve ben ona bir açıklama yapmak zorunda kalmak istemiyordum.

"Teşekkür ederim" dedim ve yanından geçmek için hareketlendim. Fakat koluma kenetlenen eller durmama sebep oldu.Yine de yüzümü dönmedim.İkimizde birbirimize sırtımızı dönmüş haldeydik.

"Burada ne işin var?" dedi oldukça soğuk bir sesle.Yüzümü döndüm ve o da döndü.

"Bu seni ilgilendirmiyor." dedim bende aynı mesafeli sesle.Ama hala kolumu bırakmamıştı.Çekmeye çalıştığımda daha sert tuttu ve önüne doğru çekti.Vücudum sendeleyerek önüne geçtim.Aramızda yok denecek kadar az mesafe vardı.Uzun kirpiklerinin özenle dizilişini görebiliyordum.Dudağında oluşmuş çatlakları..

Bana sonsuzluk gibi gelen bir süre sonunda "Konuşmamız gerek" dedi.Sesi öncekinden daha yumuşak çıkmıştı.Şu an inatlaşacak durumda değildim.Kerem her an gelebilirdi.

"Gel benimle" dedim ve kolundan çekiştirmeye başladım.

Poyraz'dan

Burada olduğuna inanamıyordum.Onu böyle kolayca bulduğuma inanamıyordum.O gideli dört ay olmuştu.İlk haftalar kendimi gece gezmelerine verdim.Bir sürü kadının teninden geçtim.Ama hiçbir kadın onun tenine değdiğim zamanki hissi veremedi bana.Sonra her gece zil zurna sarhoş olana kadar içip başka kadınların bedenlerinde onu aradım ama bulamadım.Her kadında onun adını sayıkladım.

Daha fazla dayanamadım ve günlerce onu aradım.Delirdim âdeta. Gecem gündüzüm birbirine girdi.Günlerce uyku uyumadım.Sonra sonra düşündükçe anladım O'na aşık olduğumu...

Ama bu histen nefret ettim.Sonra bu hissi bana yaşattığı için ondan nefret ettim.Aşk acizlikti.Hayatının sonunu kendi ellerinle hazırlamaktı.Aşk günden güne çoğalan ve insanı yiyip bitiren bir kanserdi.Aşk kendi kendinin celladı olmaktı.

Buraya biraz olsun kafa dinlemek için gelmiştim.İstanbul'a kış gelmişti.İstanbul'a kış bile gelmişti de Hayat gelmemişti.Ama şimdi kader beni kendi ayaklarımla ona getirmişti.

Ben serseri,her günü başka bir kızla geçen umursamaz bir adamdım.Ama Hayat tüm dengelerimi alt üst etti.Tamda bu yüzden ona çok kızgınım.

Konuşmamız gerektiğini söyleyince şaşırdı. Endişeli görünüyordu.Birilerinden kaçar gibi bir hali vardı.Acaba başı belada mıydı?

Sormama fırsat bile vermeden kolumdan çekiştirmeye başladı.Gerçekten konuşmak istiyordum.Bu yüzden beni peşinden sürüklemesine izin verdim.

Hayat'tan;

Otele kadar peşimden geldi ve tek kelime konuşmadık.Otel butik olduğu için küçük sayılırdı.Saatte ilerlediği için sessiz olmam gerekiyordu.Arkama döndüm ve Poyraz'a işaret parmağımı dudağıma koyup 'sus' işareti yaptım.Sonra tekrar önüme döndüm ve merdivenlere yöneldim.

Hayat GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin