Aradan dakikalar geçti gitti, Taehyung havluyu bedeninden indirmeden orada bir şeyler atıştırdı, ardından daha fazlasını reddedip kalan dakikalarda, kabinlerden birinde giyinip de kendinden birkaç metre uzağa oturan Jeongguk'u ve çıplak kalan üst bedenini izledi. Jeongguk bu bakışların ağırlığını üzerinde hissediyordu, zaten Jeongguk kendine dönen her bir bakışın her zaman ağırlığını hisseden biriydi, ama yine de telefonundan kafasını kaldırmayı reddetti. İkisi de onbeş dakikanın dolmasını sessizce bekledi, o süre zarfında soyunma odasına başkaları girdi, konuşmalar duyuldu, gelen herkes ise işi bitince geri çıktı. Ama iki rakip kımıldamadı.
Jeongguk'un da kaslı baldırları vardı, Taehyung'unki gibi sırt kasları, pürüzsüz beyaz teninde yer yer edinmiş kahverengi noktaları, karın kasları, yapılı göğsü, birkaç dövme barındırdığı eli ve kaslı kolları vardı. Bir sporcunun elbet ki kasları olacaktı, özellikle bir yüzücünün sırt kasları her zaman gelişmiş olurdu fakat Kim Taehyung, ömrü boyunca kaç tane böyle sırt görse de Jeon Jeongguk'un beyaz teniyle bütünleşen tüm o kasların gerilmesi, daha çekici geliyordu. Ya da, daha bakılası?
Evet, doğru kelime kesinlikle buydu. Jeon Jeongguk görülen en bakılası insandı. Ve bunu Taehyung da kesinlikle kabul ediyordu.
Dakikaların orada öleceği anlaşıldığında Jeongguk yüzme öncesi egzersiz hareketlerine başlamıştı, kendini Taehyung'a sunuyor gibi görünüyordu ve olayın aslı bu olmasa da Taehyung böyle bir ima almak isterdi.
"On beş dakika doldu, Jeon." diyen eğlenen ses ile Jeongguk başladığı kol germe hareketlerini yarıda bırakmış, çantasındaki havluyu ve bonesini alıp Taehyung'un peşine takılmıştı.
"Sen antremanları nasıl yapıyorsun bilmiyorum ama-"
"Düşmanını daha yakın tutuyorsun sanıyordum, nasıl bilmezsin?"
Havuz kenarına vardılarında söze başlayan Taehyung'u bölen Jeongguk omzundaki havluyu benche bırakmış, gözlüklerini kafasından gözlerine indirerek rakibine bakmıştı. Asla altta kalmıyordu ve kin tutan yanı en çok Taehyung'a karşı konuşuyordu.
" Sen benimkini biliyor musun?" Dili yanağının içinde gezinip de sorduğunda Jeongguk omuzlarını silkmiş, "Bahsettiğim şeye henüz yeni başladım." demişti hazırcevap bir şekilde.
Taehyung resmen çocuklarla uğraşıyordu fakat Jeongguk'a baktığında kesinlikle bir çocuk görmüyordu. Aksine, her şeyde başarılı olabilecek bir yetişkin edası vardı onda. Belki de Taehyung'ta merak uyandıran da buydu. Nasıl yaşıtları partilerden partilere giderken bu çocuk hem okuyor hem de sporunu yapıyordu? Ya da, Taehyung aslında onun hakkında bir şey bilmiyor muydu?
Jeongguk son kez etrafındaki şaşkın ya da meraklı bakışlara dönmeden suya balıklama atlamasından yalnızca saniyeler sonra havuza Taehyung da hiç beklemeden atlamış ve sanki konuşmadan sözleşmişler gibi güç yarışına girmişlerdi.
Jeongguk kulaçlarını hızlı hızlı atıyor ve bu iki buçuk metre derinliği olan havuzun diğer tarafına yüzmeye çalışıyordu. Oldu olası derinliklerden korksa da havuzda yüzmek onun için terapi gibiydi. Suya olan korkusunu suyla nötrlüyordu.
Taehyung'un bilmediği bir şey daha.
Taehyung, uzun kolları ve çevik hareketleri sayesinde bir anda Jeongguk'a fark attığında, Jeongguk bacağına sürtünüp geçen avcun ona ait olduğuna yemin edebilirdi.
Bu kadar dibinden yüzmesi saçmalıktan başka bir şey değildi.
Yine de hepsine rağmen Jeongguk da onun peşinden diğer tarafa ulaştığında ayak tabanlarını havuzun mermerine bastırıp suyun üzerinde takla atarak sırt üstü konuma gelmiş, ışıklandırma dolu tavanı manzarası yapmıştı, en büyük manzaranın kendini izlediğini bilmeden.
"Sence kaybettiğinde takımın ne düşünecek?"
Jeongguk omuz silkti, hiçbir zaman bu laf dalaşına girmez ve soruyu direkt cevaplardı. Alışmıştı artık onun konuşma tarzına. Fark etmeden alışmıştı.
"Boşuna uğraştık derler herhalde." dedi kollarını suyun yüzeyine geçirerek. Mavi camlı gözlükler hala takılıydı ve dönüp bir kez bile rakibine bakmamıştı henüz.
"Boşuna değil." dedi birden Taehyung. "Asıl ben yarışmadan boş bir kazanma istemedim."
Jeongguk güldü ve ayaklarını oynatarak geldiği yönde sırt üstü yüzmeye başladı yavaşça. Su kontrolünde iyiydi doğal olarak.
"Tebrik mi etmeliyim, Kim?" dediğinde ise bakışlarının hedefi esmer tenlinin koyu hareleri olmuştu. Fakat bu sefer bir karşılık alamadı, onun yerine hızlı kulaçlar atarak önüne geçildi.
Jeongguk bu meydan okumayı kabul etti.
Taehyung'un peşi sıra gözlüklerini gözlerine indirip kulaçlarını suyun yüzeyine atarak esmere yetişmiş hatta onu geçmişti fakat bir anda ayak bileğinden tutulup suyun altına çekilmesi, gözlüğün ardındaki gözlerinin kocaman olmasına ve bir anda tüm terdirginlik hissinin ayak parmaklarından başlayıp tüm bedenine yayılmasına neden olmuştu.
Dibe çekilmek, Jeon Jeongguk için en korkulu kabus ve en korkunç şeydi.
Suyun altına tamamen girdiğinde az önce sonuna kadar açılan gözlerini sımsıkı kapatmış, ayak bileğini tutan şeyden bacağını sallayarak kurtulmuştu. Bir kulağında ise koçunun dedikleri yankılanıyordu. Gözlerini asla kapatma ve o şeyle savaş.
Bonenin sımsıkı sardığı başı zonkluyordu. Gözlerinin önüne ilk önce burnundan çıkan hava yüzünden suda oluşan kabarcıklar çıktı, ardından o kabarcıkların arkasında kendisine el sallayan büyük, tanıdık bir beden gözüktü.
Taehyung'u gördüğü an tüm kaybettiği oksijene ihtiyaç duymuş bedenini hızlıca suyun yüzeyine çıkardığında ilk iş derin bir nefesi ciğerlerine çekmiş ve gözlüğü boynuna indirmişti. Islak elleri, ıslak olan boneyi çekiştirip saçlarını serbest bırakmış, onları da geriye yatırdığında, az önce kendisini suyun altına çeken beden de hemen yanında yüzeye çıkmış ve o da aynılarını yapmıştı. Derin bir nefes, gözlükleri indir ve saçlarını geriye yatır.
Jeongguk bir anda burada olmanın kötü bir fikir olup olamayacağını düşünmemiş değildi fakat bir kez suya girmişti işte, çıkıp bir de duş alması uzun sürecekti. Ayak bileğinde ise hala uyuşukluk hissediyordu, esmerin dokunduğu yer uyuşmuştu.
"Demek," bir kez daha derin bir nefes aldı, "Demek yarışlarda ayırma çizgimiz olmasa böyle kazanacaksın." Kızgın değildi fakat eğlenmiyordu da, yüz ifadesini o an toparlayamıyordu tek bir duyguda. Kim Taehyung'tan nefret etmek için bir sebep dahaydı bu.
Ona tezat, rakibi güldü ve elleri, henüz yakınlıklarını fark etmeyen Jeongguk'un kollarına tutunarak suyun yüzeyinde biraz daha yükseldi. "Hile yapılmadan oyunların tadı çıkmaz." Hala gülmeye devam eden yüzü bu sefer başarılı olup Jeongguk'u da güldürdü. İkisi de az önce nefeslerini tükettikleri için nefes nefeselerdi.
Jeongguk'un beyaz teni sanki esmerin dokunması için vardı. Ellerini kollarına yerleştirmesine mantıklı bir sebep aramamıştı.
"Su oyunlarından nefret ederim." dedi beyaz tenli, ellerini esmerin omuzlarından bastırırken. Aslında ikisi de birbirlerini suya çekmek için hazırlanıyorlardı ama dışarıdan gözüken kesinlikle o değildi.
Esmer olanın kaşları havalandı. "Bir yüzücü olduğun halde mi?" Eğleniyordu, Jeongguk başka zaman olsa onun o eğlenen suratını dağıtmak için can atardı. Onun yerine başıyla onayladı ve kendi de suyun yüzeyinde, Taehyung'tan destek alıp biraz daha yükseldi.
"Kim."
"Jeon."
Ardından birbirlerini aynı anda suyun altına çektiler ve bu sefer Jeongguk tedirgin olmadı, Taehyung eğlencesinin karşılığını aldı, ayrıca en önemlisi Taehyung ilk kez Jeongguk'un kendisine eğlenerek güldüğünü gördü.
Tabii gözlüklerini tekrar takmasalar da iki profesyonel yüzücü için böyle yüzmek pek de zor değildi.
___
Bölüm Sonu.