" sevgiyi, şevkati, iyi. kötüyü, hasretti, umudu, aşkı sahiplenmek..."
"Kula bela gelmez, Hak yazmayınca.
Hak bela yazmaz, kul azmayınca. "•••••••••••••••••••••••
Leyla..
Havin'in durduk yere bağırmasıyla hepimiz ona baktık, abdulkadir kimdi , neyin nesiydi bilmiyorum. ama havin'i ilk kez böyle görüyordum. Havin'in yanında getirdiği gereksizide hiç sevemedim,
aptal'la bak birde kıza açık-açık. Abim vurulmuş diyordu. Havin gözümüzün önünde bayılınca apar-topar hastaneye getirdik. Yaklaşık bir saat'tir havin'in uyanmasını bekliyoruz."Leyla. Aylin teyzeyi aradın'mı...?" Gökçe kolumu tutup konuşunca sırtımı yasladığım duvardan ayırıp.
" hayır gökçe aramadım. aklıma gelmedi. Dur arayayım o zaman.."
Telefonu kol çantamdan çıkartıp arayacak ken.
" gökçe..! Peki cevap verirlerse ne diyeceğim.?"
" bilmiyorum leyla. ezgiye soralım.. "
"Tamam." Gökçeyle ezgin'in yanına gidip.
"Ezgi. Aylin teyzeyi arayalım'mı..?" Dedim.
Ağlamaktan gözleri şişen ezgi'ye baktığım sırada. Gereksiz diye nitelendirdiğim kişi ezgin'in yerine cevap verince ona baktım." merak ettmeyin. Ben ailesi'ni aradım.."
"Sana sormadım. Gereksiz." Dedim.
Şiyar benim gereksiz dememi. takmadan yanımdan geçip gidince kızlar'la hemşireden izin alıp havin'in yanına gittik...~~
Havin..
Boşuna demiyorum, hayat insan'lara hem acı, hemde tatlı süprizler yapar. Benim acı sürprizim ise çok sevdiğim adam'dan geldi.
Uyandığımdan beri abdulkadir-i sorup duruyorum şiyar ve kızlar ona bir şey olmadığını söylüyorlar ama yüreğim, gözlerim sevdiğim adamı görmeden rahatlamıyıcak, Diyip durdum. Şiyar benim çok konuşma'ma daha fazla dayanamayıp abdulkadir-i aramıştı en sonunda." yenge, abdulkadir-i aradım yoldalar. Onbeş yirmi dakika'ya burada olurlar."
" şiyar, mısın nesin bilmiyorum ama senin aptalığın yüzünden havine bir şey olsaydı seni yaşatmazdım..!" Leyla'nin sesi sinirli çıkınca hepimiz şaşırdık.
" bak. Leyla, buraya geldiğimizden beri senin saçmalıklarını dinleyip durdum. Ama artık şu koca çene'ni kapatsan...?"
Şiyar ve leyla'nin tartışmasını izlerken birşey fark ettim. Kavgayla başlayanların sonu hep aşk'la bitiyor inşallah bizim öfke pıtırcıklarıda sonunda sevgiyle biter. Ben onları izlerken leyla, şiyar'ın lafının altında kalmamak için.
" hey. Sen kimsin de bana koca çene diyorsun. asıl sen önce kendine bak.."
"Bak..." Leyla ve şiyar laf dalışını kavgaya dönüştüreceğini anladığım an birini bunları durdurması gerektiğini anladım. Ama ne bizim kızlar dan nede emre'den bir çıt yok birde eğleniyorlar onları izlerken. Susun diyicem sırada.
" kesin lan sesinizi." Abdulkadir leyla ve şiyar'a hitaben konuşunca ona baktım.
Onu süzdüğüm baştan aşağıya. Şiyar'ın dediği gibi ona hiç bir şey olmamıştı. ama şiyar telefon konuşmasından sonra abimin vurulduğunu söylemişti. Yoksa Argeş'e mi birşey oldu. Ben ona bakarken. Abdulkadir odanın içerisindeki herkesi çıkarınca. Yanlız ben ve o kaldık.
Abdulkadir bir kaç adım atıp durdu. Ben abdulkadire, abdulkadir ise benim gözlerime bakıyordu. Kaç dakika bir birimizle bakıştık bilmiyorum. abdulkadir-in benden bir adım bile uzak olması yüreğimi ezerken. dayanamayıp ayağa kalktım bir kaç adım atıp boynuna sarıldım. Abdulkadir de kollarını ince belime sarınca tam bir bütün hâline geldik." Abdulkadir, sana dedim.? beni bırakma diye, neden bıraktın.?" Bir taraftan gözyaşımı silip bir diğer yandanda konuşmaya çalışıyordum. Abdulkadir konuşunca onunda sesin'in benim gibi ağlamaklı çıktığını fark ettim.
" Havin, birtanem özür dilerim, çok özür dilerim. "
"Abdulkadir, özür dileme. Sadece beni sensiz, senide bensiz bırakma sevdam.."
" söz varıyorum birtanem. Seni bensiz benide sensiz bırakmayacağım.."
Abdulkadir-in boynundan kollarımı çekip. iki elini tutum sonrada başımı yana eyip abdulkadir-in gözleri'nin içine baktım. Sonra ise sağ elini alıp onun için atan yüreğimin üzerine koydum elini.
" Abdulkadir, bu yürek bir gün atmayı bırakıcak, bıraktığı zaman ise sadece sana ayitken bırakıcak. Lütfen bana birdaha korku dolu anlar yaşatma."
" birtanem, söz veriyorum bir daha böyle bir şey yaşatmıayacağım sana, ama artık kapatalım bu konuyu. Bak ben ıyim senin yanındayım."Abdulkadire başımı salamakla yetindim. Artık takatim kalmadı konuşmaya. abdulkadir beni kendisine çakıp anlımı öpüp kucağına aldı ve önceden uzandığım sedyeye yatırdı ardından da abdulkadir de ayakkabı'sını çıkartıp yanıma uzandı.
"Abdulkadir, ben eve gitmek istiyorum. Ailem beni şimdi merak etmiştir ..?"
" hayır küçüğüm. Şuan gidemez'sin çünkü doktorun dediğine göre bir saat daha kalman gerekiyor."
" ama ailem..?"
" sen onları merak etme şiyar haleti."
" nasıl..?"
" bebeğim, sen şimdi bunu düşünme, halletmiş işte. Lütfen küçüğüm şuan sadece sana sarılıp senin kokunu koklamak istiyorum."
" sevdam, bana küçüğüm demeyi kesersen sevinicem.."
Abdulkadir kollarını kuola misali sarınca artık konuşmadım. O benim kokumu baş örtümün izin verdiği kadarıyla koklarken. Ben ise abdulkadir'den gelen huzur kokusunu içime çektim." Havin küçüğüm. Hadi kalk sizin evin önündeyiz havin.."
Abdulkadir-in konuştuğunu duya biliyorum ama o kadar çok yorgunum ki gözlerimi ve ağzımı açıp tek kelime edebilicek halim yok. Abdulkadir tekrar seslendi.
" birtanem. Sen istedin. Günah benden gitti.." dedi ama ondan neden günah gitti ki..?
Birden bir el iki bacağımın altından. Diğer el ise belimde yer alınca irkildim.
" korkma bebeğim. Benim." Huzur dolu kolların arasında olduğumu anlayınca kollarımı yavaşca boynuna doladım ve abdulkadir-in boyun girintisine başımı koydum...
~~
Abdulkadir..Bugün, küçük sevgilim'i çok korktuğumu biliyorum ama elimde değil benim'de kendime göre bir işim ve bir takım sıkıntılarım var. Hayat insanın karşısına her zaman güzel fırsatlar sunmaya biliyor...
Argeş'ten bundan bir ay önce beni döven kişileri bulmasını istemiştim. Argeş'in bulduğu adrese gittiğimiz zaman onların adamlarından biri bizim oraya gideceğimizin haber'ini vermiştiler. Bize hazırlanılan tuzakta argeş'in yaralanmasıyla oradan ayrılmak zorunda kaldık.
Argeş iyi olduğunu kurşun'un sadece kolunu syırdığını söyleyince onu kendi evine bırakıp. hastaneye küçüğümün yanına gitt'im.
Arabayı park ettim ve hastaneye girdim. Allah'a şükür şiyar oradaydı da küçüğümün kaldığı odanın numarasını almıştım.
Kapının kolunu indireceğim sırada içerden şiyar ve bir kızın sözlü olarak tartıştıklarını duydum. Şimdi küçüğümün beyni'ni şişirdiler kapıyı açıp.
" kesin lan sesinizi .?" Dedim ve hepsini odadan çıkartım. ardından da kapıyı kapatıp. Sevdiğim kadına bir kaç adım atıp durdum.
Durdum çünkü benim yüzümden yine bu lanet olası hastaneye geldi. havin'in gözlerine bakıp dalmışken birden havin'in boynuma sarılmasıy'la ona ayit olan karahindiba kokusu burnuma doldu. Bende kollarımı beline sarıp öylece bekledim.Havin'in sesi ağlamaklı çıkınca dayanmadım onun ağlamasına. Evet bir erkek olabilirim ama benimde kendime göre zayıf yönlerim var.
Sevdiklerimin ağlamasına dayanamam misal.Havin benden ayrılıp iki elimi tutunca meraklı gözler'le ne yapacağını izledim. Sağ elimi alıp hızlı atan yüreğin'in üzerine koyup konuştu. Ah bebeğim benim. bende seni bensiz bırakmasın diye rabbime dualar edip duruyorum.
Havin'in mis kokusunu doyasıya soluyamadığım için onu önce öpüp sonrada kucağıma alıp hastane yatağına yatırıp. Bende ayakkabıları mı çıkartıp yanına uzanıp. onu göğsüme çektim.
Havin konuşup susunca bende onun mis kokusu ve bedenimde ki halsizlikle uykuya daldım..••••••••••••••••••••••••••••••••
Merhaba ben geldim ve gidiyorum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAL-İ ÇİÇEK
Teen FictionKitabımı okumak isteyenler için sadece karekter isimleri; Abdulkadir saylan, Havin yücesoy, Ezgi ala, Gökçe osmanova, Leyla sayar, Emre karakaya, Şiyar aran , Argeş aran , Mert kocatürk, Çizgi nare yaman, Okumak isteyen buraya 👍