Hayal-i çiçek bölüm2

84 32 11
                                    

" ben yanlızlığıma  yazıyorum satırlarımı. "

●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●

sabah alarmın sesiyle gözlerimi açtım.
Komidin'in  üzerindeki alarmı kapatıp.  Yataktan doğruldum. başımdan düşen  baş örtümü yerden alıp.penceriyi açtım açtığım zaman içeriye kışın kokusu ve soğuk havası girince. biraz üşüdüm kapının arkasındaki siyah hırkamı üzerime giyip odadan çıktım.  Ben elimi yüzümü yıkayana kadar odanın içerisi temiz havayla dolar.

Koridorun solundaki banyoya girip elimi yüzümü yıkayıp.  temiz havlu ile yükümde ki su damlacıkları'nı da durulayıp banyodan ayrıldım odama geçtiğimde  açık bıraktığım pencereyi kapatıp  perdeyide düzelttikten sonra beyaz dolabıma  yöneldim. kendime siyah kazak favori rengim siyah fileli etek çıkartıp dolabın köşesinde bulunan askıya asıp. üzerimdeki pijamalarımı çıkartıp yatağın üzerine bıraktım. askiliktaki  kazağımı üzerime geçirip eteğimi ve taytımı da  giydikten sonra. aynalı çekmece den   krem renginde bir tane şal  ve bone çıkartıp aynalığın önüne bıraktım.  açık bıraktığım saçlarımı lastik tokayla saçımı topuz şekline yapıp aynalığın önündeki bone başıma takip. şalımıda başıma örtüp. telefonumu çantamı alıp odadan çıktım.

Mutfağa geçtim annem ve babamın kahvaltı yaptığını görünce.
" günaydınlar canım ailem."
" günaydın canım kızım." babam ve annemin yanaklarından öpüp elimdeki
çantamı sandalyenin köşesine bırakıp.
kendime bir bardak çay doldurup masaya oturdum.
" baba " babama seslendiğimde  elindeki gazeteyi bir kenara bırakıp bana baktı.
" efendim güzel kızım. "
" baba bugün.beni okula sen bırakır mısın. "
" tamam kızım kahvaltını yap birlikte çıkarız." babama masumca bir gülücük  atıp kahvaltıya döndüm.

Bu hayata insanın ailesinden  mutluluk
huzur veren başka hiç bir şey yok.
Kahvaltımı yapıp bitirdim ağzımı peceteylede silip   masadan  kalktım annemin  yanağını öptüm " annem eline sağlık. " dedim " afiyet olsun güzel kızım allah zihin açıklığı versin." diyip mutfaktan çıktık babamla.
babam benden önce evden çıkıp bende ardından kabanımı çantamı alıp çıktım
evin önündeki arabaya bindim babamla birlikte dar sokakları geçip ana yola geldiğimizde. babama bugünün özel bir gün olduğunu hatırlatma zamanıydı.
" baba bugün çok güzel bir gün değilmi." Babam yandan bir bakış atıp takrar yola bakınca.
" kızım bugünün sen ve annenle  güzel olduğunu biliyormusun peki sen. "
" ya baba bunu ben ve annem biliyoruz ki. ama bugün daha güzel daha sevgi dolu bir gün."
" kızım yani bugünün ne özellği var ki diğer günler özel değilmi. " babam galiba bugün tersinden kalkmış olmalı.
" baba unutum deme bana. bugün ayın kaçı babacım. "
" bugün 14 şubat pazartesi yani sevgiler günü."
" Ha işte sevgiler günü.  demek istediğim şey şu anneme bir süpriz  yapacakmısın."
" Ha anladım . "
" ya baba hadi ."
" tabikide yaptım.  Bu akşam onu yemeğe çıkartıcağım.  kızım havin torpido gözünü acar misin. " babamın dedigi gibi yapıp torpido gözünü açtım içinde küçük kırmızı bir kutu gördüm.
" kızım kutuyu çıkart. " " tamam"
kırmızı kutuyu aldım ve açtım küçük kalp şeklinde bir kolye.
" baba bu çok güzel ."
" kızım kalbi aç. " kutudan çıkartıp kalbi açtım ve annem babam ve benim olduğum küçük bir fotoğrafımız  vardı.
kemerimin izin verdiği kadarıyla babamın yanağından öpüp  yerime geçtim.
" eee. Kızım kolyeyi  beğendinmi."
" baba çok güzel bir hediye annemin beğen memesi imkansız. " babam bana gülümseyince okula geldiğimizi fark etim.
babamın yanağını öpüp arabadan indim. tamkapıyı kapatacağım sırada.
" iyi dersler kızım allah  zihin açıklığı versin." " tesekur ederim babacım. " diyip kapıyı kapatım üniversitenin kapısına geldiğim sırada.
Üniversitedeki  kızların kapının önünde görünce biraz şaşırdım.  çantamdaki telefonumu çıkartıp portakal delisi adlı guruba mesaj yazmaya başladım .

{Portakal delisi}

" kızlar üniversitenin  önündeyim siz nerdesiniz. Bide burası niye bukadar karabalık!"  Mesaja  ilk bakan ezgi odu.
Ezgi:" havin kızım biz kentindeyiz. Ben ve emre."
"Ezgi:" havin dediğin kalabalık ise mert kocatürk için."
Ben :" peki. Leyla ile gökçe nerde ."
Emre:" onlar o çocuğu görmek için senin bulunduğun yerdeler ."
Ben:" ne şuan burdalarmı." Mesajı atıp etrafıma baktım ama leyla ile gökçeyi göremedim.
Ben :" görmedim ama kentindeyseniz geliyorum bekleyin beni."
Ezgi:" tamam hala oturuyoruz." son mesajı atıp yoluma devam etiğim  sırada kızların hep bir ağızdan çığlıkları resmen kulak zarım patlayacaktı  nerdeyse. Ya bunlar neden bukadar salak anlamadım bir erkek için. Bu kadar gereksiz tepki verimi insan ya!
Onları boş verip üniversite'nin kantin bölümüne gittim. kocaman kantinde sadece beş tane kız olması çok garip.
resmen kızlar erkek delisi çıktılar  resmen. sevgilileri  yetmiyo birde elalemin oğlu hey allahım.
Ezgi:" havin havin burdayiz hadi gel ."
ezgi elini kaldırıp beni çağırınca onların uturduğu  masaya yöneldim.
Ben:" canımı zor kurtardım. "
Emre:" hiç anlamıyorum  bu kızları."
Şuan dışından söylemesemde  emre ye katılıyorum.
Ezgi:" onları boş verinde sen nasılsın havin."
BEN :" Iyim hemde hiç olmadığım kadar."
Ben:" ee emre sen nasılsın. " emre elindeki telefona son kez bakıp.
Emre :" Iyim kızlar yakamı bırakırsa daha iyi olacağım."
Ezgi:" ay emre sende her önüne gelene göz kırpma olur biter."
Ben:" yani bugün merve yarın gizem ne iş seni de anlamıyorum emre."
Emre:" ya kızlar kesin beni sorgulamayı
ne yapıyım kızlarda bana yazmasın. "
Ezgi:" he he emre tamam sustuk "
biz konuşmaya devam ederken okulun önündeki kalabalığın kantine girmesiyle içerdeki sessizliği onların bir ağızdan mert mert demesi . Tam sinir  bozucu bir şeydi.  Bugün kesinlikle layla ve gökçe yüzünden  beynim iğce bir yıkanacak gibi gözüküyor...

Xxxxxxxxxxzxzx
Kışa bir bölüm oldu kusura bakmayın .
Takip ve yorum yapmayı unutmayın.

Ben geldim ve gidiyorum

HAYAL-İ ÇİÇEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin