sarhoş olmak istiyorum sürekli, benimle gelir miydin?
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sabaha karşı daldığım uykudan, iki üç saat sonra uyanmıştım. Yoongi de benimle aynı saatlerde uyumuş olmalıydı, o birkaç saat içinde sırtım geniş göğsüne yaslanmış ve kolları ince belime dolanmıştı. Sıcak nefeslerini, uyandıktan sonra da boynumda hissetmeye devam etmiştim ve bu karnımın kasılmasına sebep olmuştu. Her ne kadar bir rüya kadar güzel olduğunu düşünsem de gözlerimi defalarca kez kırpıştırmama rağmen yedi saniye sürecek bu rüyadan uyanamamıştım çünkü gerçekti. Öyle gerçekti ki, bir süreliğine uyanmaya çalışır gibi yerimde kıpırdandığımda beni daha da sıkı tutmuş ve dudakları hafifçe boynuma değerken göğsüne daha da sokulmamı sağlamıştı. Belimi öyle sıkı sarıyordu ki, çıplak göğsünden gelen sıcaklık üstümüzdeki yorganı bıraksak dahi ikimizi de ısıtmaya yetecekmiş gibiydi.
Kısa süre içinde, kollarından küçük bir oğlan gibi kurtulmaya çalıştığım dakikalarda çıkan mırıltılarıma dayanamayarak uyanmış ve kollarının arasında oradan kurtulmak için büyük bir mücadele verdiğimi gördüğünde uykulu bir şekilde gülmüştü. Dudaklarını bu kez gerçekten pijamamın açıkta bıraktığı omzuma bastırırken nefesim teklemişti ve kalbim öyle hızlı atmaya başlamıştı ki, kollarının arasındaki mücadelemin son bulmasına sebep olarak beni bıraktığında bile kızarmış yanaklarımı saklamadan edememiştim.
Tuvalete, neredeyse kalçalarından düşmek üzere olan bol pijamayla birlikte ilerlediğinde gri saçları karmakarışıktı, yüzündeki yaralar şimdi daha belirgin bir renge bürünmüştü ve gözleri şişmişti. Açıkta kalan beyaz teni gözlerimin önündeyken onu hayranlık dolu bakışlarla birlikte izlemiş ve işlerini bitirmesi için ona yeterli süreyi verdikten sonra arkasından yalpalayarak onu takip etmiştim. Beraberinde ilerlediğimi gördüğünde kaşlarını kaldırarak bana bakmış ve yüzümü yıkamak için onu hafifçe ittirdiğimde ise izin vermişti. Aramızda geçen ufak bir konuşmadan ötesi yoktu ama gözleri sürekli olarak dağınık pembe saçlarıma ve biraz kızarık gözlerime gidip duruyordu. Bana bakıyor oluşu yanaklarımın daha da kızarmasını sağlıyor, kalbimin sesinin bir türlü kulaklarımdan kaybolmamasına sebep oluyordu. En sonunda ona yedek bir diş fırçası verdiğimde, yan yana dişlerimizi fırçalamaya başlamış, elime bulaşan diş macununu yanağına sürdüğümde ise bir savaş başlatmıştım.
Öyle güzeldi ki, çıplak göğsüyle birlikte bu savaşın galibi olacağını söyler gibi bedenimi sıkıştırdığında kıkır kıkır gülmeme aldırmadan beni gıdıklamış ve en sonunda dişlerimizi fırçalamayı bitirdiğimizde, birçok öpücükten dolayı yanakları kızarmış ve gülmekten gözleri dolup, saçları tamamen karışmış bir şekilde beni öylece bırakmıştı.
