car's outside.
sevgilim, tüm şehrin ışıkları asla senin gözlerin kadar parlak olamazlar.
Olanlardan daha çok, olabilecekleri düşünmek kötüydü.Bütün yaşananlarla tatmin olmadığımı, çok daha fazlasını isteyecek kadar doyumsuz olduğumu bana düşündürüyordu fakat asıl mesele bu değildi. Hafızamın yalnızca birlikte geçirdiğimiz güzel günlerle dolmasını istemek, onsuz geçirdiğim birkaç haftanın oradan kaybolup yerini yan yana olduğumuz bütün saniyelere bırakmasını ummak bir yandan kötü değildi. Fakat sürekli olarak bunu aklımdan çıkaramayacak olsaydım, ileride yaşayacaklarımıza karşı büyük bir saygısızlık yapardım. Nasılsa, ayrı geçen günler aramızı daha da güçlendirmiş gibi hissettiriyordu. Bana, birlikte olsaydık düşünmeyeceğim düşüncelerin imkanını sunmuş, onsuz bir yaşamın nasıl hissettirdiğini tattırmıştı ve inanın bana güzel değildi.
Nefeslerini tenimde hissedemediğim tek bir saniye bile güzel değildi, fazla yıpratıcıydı ve şimdi, o olmadan nasıl yapardım düşüncesini kısa bir süreliğine bile olsa aklımdan geçirmememe sebep oluyordu.
Bana, gerçek sevginin nasıl olduğunu öğretmişti.
İlk öpüşmem, ilk sevişmem, ilk sevgim.
Hoşlandığım kişi yüzünden kendimi beni sevmesi adına değiştirecek olsaydım, bu yanlıştı. Hoşlandığım kişinin beni tecrübesiz bularak istemeyeceğini düşünecek olsaydım, bu yanlıştı. Ve eğer hoşlandığım kişinin beni, dış görünüşümle birlikte sevdiği özelliklerle fark etmesini sağlayacak olsaydım bu yine yanlıştı fakat bütün yanlışlar yolumun ona çıkmasına sebep olmuştu. Beni değişmemi gerektirmeyecek kadar çok sevmiş, onu, ne olursa olsun bir açıklamaya ihtiyaç duymayıp gözlerinde neler hissettiğini görebileceğim kadar çok sevmiştim. Sevgimden ilk defa şüphe etmiyordum, ya olsaydı demiyor, buna kesin gözüyle bakıyordum ve bu farklıydı.
Ona bir açıklama yapmayı devamlı olarak ertelemiştim fakat o yine de, geldiği günlerden beri yanıma yaklaşmaktan çekinmemişti.
Bana bir açıklama yapmamıştı, açıklama yapmasına gerek duymadan onunla sevişmekten çekinmemiştim.
Şimdi bakınca, ilklerimin birçoğunu onunla yaşamak güzeldi ve kötü hissettiğim bütün bu saniyelerde koşulsuzca kollarına gireceğim tek kişinin o olduğunu düşündürüyordu. Sanki, her şey birkaç gözyaşıyla birlikte olması gerektiği gibiydi. Ne kadar çok ağlarsam, ne kadar çok acı çekersem çekeyim bunların hepsinin onun isteyerek yaptığı bir şey olmadığından emin olarak yanına gidecektim. Dudaklarımla buluşmasına izin verecek, gözyaşlarımı öpmesine hiçbir şey söylemeyecek ve soluklarımın boynunda dinlenmesini sağlayacaktım. Olması gerektiği gibi.
"Ne düşünüyorsun?" İkinci sigarasını yakmış, yatakta doğrulmuş bir şekilde sırtını yalnızca kısa bir süreliğine başlığa yaslamıştı. Gece mavisi saçları karmakarışıktı, piercinginin üstünde dinlendirdiği sigarasının kokusu hafifçe burnuma geliyordu fakat çoğunlukla açık olan pencereden uçup gittiğini görüyordum. Hava soğuktu ve bu yorganı bedenime daha da çok çekmeme sebep olmuş, yorgun gözlerimin kısık bir şekilde üstünde kalmasını sağlamıştı. Bakışları o an için öyle yumuşaktı ki, uzanıp bedeninin yanına kıvrılmak istemiştim. "Hiç," diye mırıldanmış, son bir nefes eşliğinde sigarasını bitiren onu incelemiştim. "Yoongi, daha fazla içme." Diye devam ederken ise, sigarayı söndürdükten sonra yanıma adımlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adore :yoonmin:
Fiksi Penggemar❝ Jimin, Yoongi'den ikizi ile birlikte olabilmek için yardım ister. ❞