Sinem abla Ece'yi alıp gitmiş.Bende akşam yemeğini yedikten sonra odama çekilmiştim.Kendimi değişik hissediyordum hayatımda hiç bir zaman hissetmediğim bir histi bu.Neydi peki bu his kıskançlık mı?Hayal kırıklığı? Bilmiyordum adını koyamadığım bir histi evet evet daha önce tutmadığım bir histi.Atakan'ın hayatı ve Atakan'ın sevgilisiydi bana neydi ki bundan bu saçma düşüncelerin içinde kendimle iç savaş verirken masamda duran led lambalarımı yaktım telefonumu çıkarıp Spotify a girip Mark Eliyahu-Journey i açtım ve önüme bir defterle kalem çıkarıp yazmaya başladım.İçimden geçenleri düşünmeden yazıyordum kelimeler birer birer dökülmeye başlamıştı.Yazmayı bitirdiğimde cidden rahatlamıştım.Yazdıklarımı merak ederek okumaya başladım okuduğumda şaşkındım çünkü bu cümleler benden çıkmış olamazdı.Bir kısmını instagramda story atmaya karar vererek yazmaya başladım gayet güzel bir yazı olmuştu acaba insanlar ne düşünür diye düşünmekten kendimi alamadım ya yanlış anlaşılırsam?Ya kötü düşünürlerse? Kendi duygu ve düşüncelerimdi.Düşüncelerimi ve hislerimi diğer insanlar gibi dile getirebilirdim.En azından ben öyle düşünüyordum.Yazımı bitirip paylaştım.Başım ağrıyordu.Biraz uyumalıydım ama ondan önce evde bulunan minik ecza dolabından bir ağrı kesici aldım ve odama geri geldim.Yatağıma uzandığımda paylaştığım storyi görenleri merak etmiştim görüp belki beğenen insanlar olmuş olabilirdi.Telefonu elime aldığımda instagramdan bir bildirim vardı.
*İnstagram 2 bildirim: Burak Caymaz hikayene ifade bıraktı
Burak Caymaz/Aşkı güzel tanımlamışsın ama sanırım bu konuda daha yeni tecrübelisin eksiklerin var;)
Burak mı? Bu çocuğun edebiyata olan ilgisi yüksekti sanırım çünkü önceki attığım kitap storysine de cevap verip ifade bırakmıştı. Ama şuan benim kendi yazıma böyle bir cevap vermesi beni sevindirmişti çünkü ilk kez insanlarla içimden geçenleri böyle paylaşıyordum hele ki daha tam olarak çözemediğim duygusal kavramlarla ilgili düşüncelerimi.Ben tam bildirime basıp Burak'a cevap verecekken pandeminin bizi ayrı düşürdüğü biricik arkadaşlarım anlaşmış gibi sırayla storyme cevap veriyordu.Bu beni mutlu etmeye başlamıştı tam sadece yazımın güzelliği hakkında mesaj geliyor derken whatsapptan bildirimler yağmaya başladı
*Whatsapp 1 grup 22 mesaj
Mesajlar saniyelik artıyordu mesajları üstten okuma kararı aldım.Yoksa güzide grubumuza girip mesajları cevaplamaya kalksam cevaplayamayacağım sorular olabilirdi. Daha hazır değildim buna.Mesajları üstten okumaya başladığımda yanılmadığımı anlamıştım canım kızçelerim beni soru yağmuruna tutmuştu.
Zuzu@Gossipladys:Bayan duygusuz yeni güncellemeler mi geldi sana neler oluyorrr!
Poğaçayanaklım@Gossipladys:Benim bebeğim aşık mı olmuşşşş
Buketim@Gossipladys:Gitmeyin kızın üstüne bi açıklasın sakin olun.
Zuzu@Gossipladys:Buclet aşko üzerine gitmesek anlattığımı var . Kardeşimiz dediğimiz insanın hayatında olanları diğer insanlarla birlikte öğreniyoruz olacak iş değil.
+27 mesaj
Konuşmalar uzayıp gidiyordu kızların hem şaşkınlıklarından hemde alınmış olmalarından dolayı bu kadar çok mesaj atmaları normaldi.Ama Selin'in (poğaça yanaklım) yazdığı mesaj neyin nesiydi aşık mı olmuştum? Kim? Ben mi ? Tabi ki de hayırdı evet aşk diye bir şey vardı hayatımda ama bu aşk bir kişiye karşı hissedilen duygusal bir bağ değildi.Aşkla ilgili bir yazı paylaşmamda birine karşı aşık olduğum anlamına gelmiyordu bence.Aşık olduğum düşüncesinden kendimi uzaklaştırarak uyumam gerektiğini fark ettim telefonumun ekranını kapatıp uyumaya çalıştım sonuçta yarın cevap verebilirdim hepsine.Aradan iki gün geçmişti iki gündür kızların sorduğu sorulara cevap bulamadığım için telefonumu elime almıyordum.Atakan'dan bahsetsem kesin olayı şahlandıracaklar farklı yerlere getireceklerdi.Zaten kaç gündür de Atakan'ı görmüyordum büyük ihtimalle ya Antalya'ya geri dönmüştü ya da sevgilisi ile zaman geçiriyordu.Bunalmıştım ders çalışmaktan evde kalmaktan...Annemden izin alıp dışarı çıkmak için hazırlandım.Yasaklar yavaş yavaş kalkmaya başlamıştı uzak bir yere gidesim yoktu en azından cadde üzerindeki Cafe Bonati ye gidebilirdim.Hazırlandım şalımı yapıp maskemi takacakken birden yüzümün çok renksiz olduğunu fark ettim.Dışarı çıkarken makyaj yapan kızlardan değildim.Her kız gibi temel makyaj malzemelerim vardı ama özel günlerde bile zorla kullanıyordum dışarı çıkarken de en fazla dudak nemlendiricimi sürüp çıkardım.Ama şimdi anlamsızca renksiz ve cansız gelmişti yüzüm gözüme.Biraz pudra,rimel ve dudak parlatıcısı sürdükten sonra hazır olduğuma karar verip dışarı çıktım.Hava çok güzeldi hafif akşam serinliği çıkmıştı ama üşütmüyordu.Oturduğumuz yer sakin ve kalabalık olmayan bir semtteydi.Ama ilkbahar ve yaz akşamları cıvıl cıvıl olur cadde üzerinde olan Cafe Bonati ve diğer kafeler dolar taşar sohbet muhabbet masaları kurulur,insanlar çayını çekirdeğini alıp balkonlara ve parklara çıkardı.Sitenin bahçesinden dışarı çıkıp kafeye doğru yürümeye başladım.Petunyalar açmış mor ve pembe renkleriyle hem yazı müjdeliyor hemde etrafa güzellik katıyordu.Biraz yürüdükten sonra Cafe Bonati ye geldim içeri gidiğimde Ahu abla ile göz göze geldik ne zamandır görüşememenin verdiği özlem ve sitemle bana şakasına çıkışmaya başladı.
"Eda nerdesin kız bakayim sen yüzünü unutacağız neredeyse." Cafe Bonati'deki çoğu çalışanı tanırdım 5 yıldır bizim semtin en meşhur kafesiydi bizim kızlarda dahil olmak üzere canımız ne zaman sıkılsa buraya gelirdik.Cafe Bonati bir aile işletmesiydi.Ahu abla annesi Vildan teyze ve erkek kardeşi Ömer'le birlikte babalarının vefatından sonra açmışlardı burayı ve biz gibi müşterileriyle birlikte aile işletmelerini yönetiyorlardı.
Ahu ablanın bu şakasına yaptığı çıkışmaya cevap olarak kocaman sarılıp "Aşk olsun Ahu abla ya ayıp ettin keyfimden gelmiyorum hem geldim ben dükkan kapalıydı benim suçum ne ?" çıkışta bulundum.Bana daha fazla kıyamamış olacakki sımsıkı sarıldı.Sarıldıktan sonra beni elimden tutup beni kendi etrafımda bir tur döndürdükten sonra "Kız sen ne güzel olmuşsun makyaj mı yaptın sen bakayim? ayyy maşallah pek yakışmış yüzüne renk gelmiş" diye sevgi dolu iltifatlar bulundu.Ahu ablayı ve kafeyi özlemiştim.Her zaman oturduğumda bahçedeki masaya oturdum kafe zaten çok dolu değildi.Ahu abla müşterilere bakıp geleceğini söyleyerek masadan uzaklaşırken dışarıyı izliyordum işinden çıkmış evinin yolunu tutan ,yürüyüşe çıkmış insanlar , oyun oynayan insanlar vardı.Ben havanın ılık esintisine kaptırmış dışarıdaki insanları izlerken Ahu abla elinde bardakla geldi
"Her zamankinden yumuşak içim White chocolate Mocha'n" bardağı masaya koyup göz kırptı.Beni iyi tanıyordu artık çok nadir farklı bir şey içerdim.Teşekkür edip içmeye başladım bir taraftan sohbet edip bir taraftanda kahvemi yudumluyordum.Birden Ahu abla bir soru sordu "Bu tarafa gelen kızla el ele tutuşan çocuk Sinem'in kardeşi değil mi?" Şaşkınlıkla dediği yöne baktım gerçektende oydu Atakan ve güzide sevgilisi(!)Kafamı çevirip kahvemi yudumlamaya devam ederken Atakan ve sevgilisi içeri girmiş bir masaya oturmuşlardı Ahu ablada müsade isteyerek yanımdan kalktı ve onlarla ilgilenmeye gitti.Çaktırmadan Atakan ve kızı izliyordum kızın fazla havalı burnu havada bir tipi vardı.Saçlarına ombre yapmış ve uçları dalgalıydı benim sportif giyimim aksine oldukça şık bir giyim tarzı vardı.Fiziği güzel olmasına rağmen kendisi makyaj güzeli olduğu belli olacak ki fondöteni yüzüne bocalamıştı.Onları umursamaz bir şekilde kafamı dışarı çevirdim.Kahvem az kalmıştı bitirip kalkmayı düşündüm bu sırada telefonumu çıkartıp İnstagramda dolaşmaya başladım.Aklıma Burak geldi doğru ya kızların mesajları arasında ben onun mesajına cevap vermeyi unutmuştum.DM ime girip Burak'la olan mesajlaşma üzerine tıkladım.
Burak Caymaz/ Aşkı güzel tanımlamışsın ama sanırım bu konuda daha yeni tecrübelisin eksiklerin var;)
Gerçekten beğenmiş miydi bilmiyorum çünkü aşk her zaman için bana uzak gelen bir kavram olmuştu sadece arkadaşlarımından ve dizilerden,filmlerden,kitaplardan bildiğim şeydi. Ama bu yazdığı şey hoşuma gitmişti demekki güzel açıklamıştım bazı şeyleri..
Teşekkür ederim:) yazıp gönderdim tam mesajdan çıkacaktım ki seen yazısını gördüm bir iki saniye geçmedi ki yazıyor...
Anlaşılan telefonu elimdeydi ne yazacağını tahmin edebiliyordum klasik rica ederim derdi.Yazmasını beklemeden instagramdan çıkıp telefonumun ekranını kapattıktan sonra telefonumu masaya koydum tam kahvemin son yudumunu alacakken içeriden sesler yükselmeye başladı.Önce tanımadığım bir kız sesi..."Nasıl bir işletme ya burası su gibi kahve getiriyorsunuz.Sunumuz desen berbat.Yetmiyor bir de kahveyi döküyorsunuz."
Olayı anlamaya çalışırken tanıdık bir ses kızı sakinleştirmeye çalışıyordu. Bu ses evet,bu ses Atakan'a aitti."Sıla sakin olur musun canım bi otur sakinleş kötü bir şey yapmadılar her insan yapabilir."
Sıla! Atakan'ın kız arkadaşının adının Sıla olduğunu öğrenmiştim.Ama ne yapmaya çalışıyordu bu kız kazara dökülen bir kahve yüzünden bu şekilde insanlara ithamda bulunamazdı.
Yerimden kalkıp onların bulunduğu masa doğru yürümeye başladım Sıla bir taraftan bağırıyor Ahu abla ise onun bu bağırışının karşısında sakince özür dileyerek hatasını telafi etmeye çalışıyordu.Ahu abla ne kadar alttan almaya çalışsada kızın aşşağılamaya çalışır gibi bir hali vardı yanlarına geldiğimde Atakan'ın bana "Eda?"demesi deminden beri Atakan'ın bile susturamadığı kız arkadaşını susturmaya yetmişti.Herkes susmuş bana bakıyordu.
Sakinliğimi korumaya çalışarak sessizliği bozdum çünkü ben bile sinirlenmiştim her ne yaşanmış olursa olsun hiç bir mekanda ya da yerde insanları küçümseyici davranılmaması gerekiyordu yani en azından ben ailemden böyle öğrenmiştim.
"Hanım efendi kendinize gelir misiniz işletme sahibi Ahu hanım burada sizden özür diliyor neden hala olayı uzatma peşindesiniz?"
Sıla benim bu dediklerimi hazmedememiş olacak ki bana bir şeyler demeye başladı
"Size ne ya sizi ilgilendirmiyor bu konu." Sonra bir bana bir de Atakan'a bakarak konuşmaya başladı "Hem siz nereden tanışıyorsunuz?"
Atakan bir süre bana baktıktan sonra tam bir şey diyecekken sözünü keserek cevap verdim.
"Yiğenine bakan kişinin kızıyım."
Sıla beni bir süre süzdükten sonra bir kahkaha attı ve konuşmaya başladı
"Hahah bende Atakan'ın senin gibi birini başka türlü tanıyor olabileceğini düşünmemiştim zaten bakıcının kızısın yani."
Sıla'nın sözleriyle beynimden vurulmuştum.Bu yaşıma kadar hiç bir insana hakaret etmemiş ve hiç bir insanı küçük görmemişken şuan yaşadıklarım canımı yakmıştı.Gözlerimin dolmaya başladığını hissettim.Utandığım için değildi ne annemin işinden ne de babamın işinden utanabilirdim çöpçünün kızı olsaydım gelip çöpçünün kızısın deseydi bile utanacağımı düşünmüyordum çünkü alın teriyle çalışıp para kazanan insanlardı ama şuan bu halde olmamın sebebi bu kadar karaktersiz bir insanın karşısında olduğum içindi, sinirden ağlayacaktım arkamı dönüp koşarak kafeden çıktım ve eve doğru koşmaya başladım...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
No:09
Teen FictionEda hayatında ilk kez birini sevmeye başlamış aşkta tecrübesi olmayan bir kızdır.Annesinin baktığı çocuğun dayısı olan Atakan'a aşkını kendisinden bile saklarken günün birinde farklı bir şehirde olan ve hiç tanımadığı ansızın hayatına giren Burak'a...