Hikayeye başlamadan sorayım bir bize kimin oy verdiğini nerden görüyoruz bilen var mı bu arda çok sağolun şimdiden 25 oy olmuş ✨🎉🥳
~~~~~~~
Hyunjin'den
Tam tamına 1 haftadır yaptığım şeyden dolayı çok üzgün olduğum için Lena'nın evinin önüne işe gitmeden gelip vazgeçiyordum. Suga Bey'den ev adresini almak benim için zor olmuştu. Pişmandım hemde çok. Aramaya yüzüm bile yoktu.
Yine her gün yaptığım gibi kapının önüne gelip biraz beklemeye başlamıştım. Kendi kendimi cesaratlendirip zile çalacağım sırada kapı kolu aşağı inmişti. Bir anda kendi etrafımda döndüm koşa koşa kaçacakken bir çığlık sesi duydum.
Bir anda yerime çivilendim. Yavaşça arkamı döndüğüm sırada kapının sertçe kapandığını gördüm. Koşa koşa kapının önüne geldim. Niye çığlık atmıştı ki şimdi ?
Kapıyı çalmaya lanet olsun ki yüzüm yoktu işte. İçerden ağlama sesi çığlık sesi ve cam sesleri geldi. Son anda "yeter" diye çığlık atınca dayanamayıp tüm gücümle kapıya vurdum. İçimden de kötü bir şey olmasın diye dua ediyordum. Gözlerim korku ve endişeyle kaplanmıştı.
Kapı yavaşça açıldı. O'nu gördüm. Bembeyaz kıyafetler içinde kana bulanmış dizleri, ellerinden damlayan kanlar, gözlerindeki yorgunluk beni paramparça etmişti. Bir anda bayılırken yere düşmesin diye belinden tuttum.
Kucağıma alıp apartmanın önüne çıktım. Tam önümüzde bir taksi durdu. İçinden müşteri çıkar çıkmaz kucağımdaki bedenle taksiye bindim.
"Acil en yakın hastaneye ve hızlı olun lütfen." Hala kucağımda duran bedene baktım. Bu şekilde bile minicik tatlı bir bebek gibi. Şimdi bunu düşünmenin sırası değil Hyunjin dedim kendi kendime.
Hastaneye gelince cebimden cüzdanımı çıkarıp parayı uzattım ve para üstünü beklemeden aşağı indim.
Kucağımdaki bedenle koşarak hastaneye girdim. "Lütfen yardım edin". diye bağardım. Sedye gelince yavaşça Lena'yı sedyeye bıraktım. Sedye hızlıca ilerlerken onu takip ettim. Bir hemşire beni durdurdu. "Lütfen dışarda bekleyin önce tedavisini yapalım sonra onu görebilirsiniz". dedi.
Olduğum yerde durdum. Burnumu çektiğimde ağladığımı yeni yeni anlamıştım. Niye daha doğru dürüst tanımadığım birisi için ağlıyorum ki. Bakışlarım yavaşça kana bulanan ellerime kaydı. Benim yüzümden miydi? Tramvası olduğunu anlamıştım ama canını bu denli yakıcak ne olmuştu ki? Geçen gün hastane odasında led ışıkları görünce mi oldu herşey? Yoksa önceden olan birşey miydi?
Dizlerimde derman kalmamıştı. Bütün vücudum titriyordu. Az önce gördüğüm manazara aklıma gelince daha kötü oluyordum. Kendime gelmek için lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Lena'nın kapısının önüne geldiğimde içeriden çıkan doktoru gördüm.
"Doktor Hanım içerideki hastanın durumu nasıl oldu?"
"Bedeni çok yorgun düşmüş ve vücudu cok susuz kalmış. Cam parçalarını temizledik. Kan kaybı olduğu için kan verdik. Vücudu yorgun düştüğü için de serum. Birkaç krem yazıcağız onu sürekli olarak kullanması gerekiyor. Bu arada siz hastanın nesi oluyorsunuz? "Ne demeliydim arkadaşım değil. Bir insan arkadaşına böyle davranmaz. El mecbur dedim birşeyler. "Ben arkadaşıyım evine geldiğimde onu bu şekilde buldum. Acaba arkadaşımı görebilir miyim? ". doktor başını salladı. "Yanlız çok yormayın."
Ben de doktoru onaylayıp içeri girdim. Gerçekten 1 hafta içerisinde vücudu çökmüştü. Lena'nın kalkınca rahatsız olmaması için perdeleri çektim. Odanın labasını kapattım. Sabah saatleri olduğu için çok da kararmamıştı oda. Lena hareketlenmeye başlayınca yanına koştum hasta yatağının yanındaki sandalyeye oturup yavaşça ve çekingen bir tavırla konuştum. "İyi misin?"
"Su" dedi güçsüz çıkan sesiyle. Hemen yatağın yanındaki komidinde duran sürahideki suyu yanında duran bardağa boşalttım ve ona doğru uzattım. Yavaşça elimi başının altına destekleyip kalkmasına yardım ettim. Suyu içip bardağı bana uzattı. Bardağı yerine koyup onu uzatınca bana baktı. "Eve gitmek istiyorum. Doktorla konuşamaz mısın?" dedi.
"Ama daha yeni uyandın dinlenmen lazım. Kendine evde nasıl bakacaksın ki?"
"Bir şekilde hallederim Ryunjin'i ararım gelir o yanıma." Ben kararsız kalıp endişeyle ona bakınca gözlerini ilk defa bana dikip dudaklarını büzdü. "Lütfen ben burda rahat edemem ki benn."
Gözlerimi kaçırıp boğazımı temizledim. "Konuşurum ama bir şartla seni eve ben bırakıcam itiraz yok. Şimdi doktorla konuşmaya gidiyorum." konuşmasına müsade vermeden odadan çıktım. O tatlılık da neydi öyle bu kız beni öldürecek.
Doktorla konuşup onu ikna etmek çok zor oldu ama başardım vay be. Hwang Hyunjin farkı budur.
Odanın kapısına kadar "Amerikanooo çova çova" diye mırıldanıp içeri girdim. Doktorla konuşup izin aldığımı Lena' ya söyleyip son işlemleri yapıp eve geldik. Taksiye kadar kucağımda onu taşımak için o kadar çok ısrar ettim ki enerjim tükendi. Anahtarı içerde unuttuğu için yöneticinin evine gidip yedek anahtar istedim ve içeri girdik.
İçeri girer girmez gri ve mor tonun çok kullanıldığı mutfakla birleşik bir salon karşıladı bizi cam kırıkları her yere dağılmıştı. Lena'yı güvenli bir yere bırakıp oturmasını sağladım. Yine onu zar zor ikna ederek cam parçalarını temizledim. İşim bittiğinde O koltuğun bir köşesinde ben bir köşesinde oturyordum. Telefon elinde kaşları çatılı bir şekilde bakıyordu. Sıkıntılı nefesler alıp verdi. "Bir sıkıntı mı var?"
"Hayır sadece Ryunjin bana mesaj atıp iş icabı 1 hafta yurtdışında olacağını yazmış ama ben şimdi görüyorum."
Çekingen bir şekilde sordum. "İstersen o gelene kadar seninle ben ilgilenebilirim?"
.
.
...Neler de oluyor böyle. Aman aman nerelere de geldik. Sonunda biraz yakınlaştılar.
SONUNDA bir bölüm yazdım.😌
Yarabbi Şükür Şükür Şükür.
İlk defa bu kadar uzun yazım ıkına sıkıla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aydınlık Gelecek
Fanfiction"Sen benim en büyük fobimsin." dedi kız karşısındaki uzun boylu adama