0.8

48 5 4
                                    

Bir hatırlatma yapayım dedim kızın anksiyetesi var yani insanlarla kolay kolay iletişim kuramıyor ve aşırı ışıklardan fenerlerden vb. şeylerden kaçınıyor. Demeyin ki Hyunjin ile nasıl sohbet ediyor.

Lena'dan

Eve girer girmez bir rahatlama gelmişti her ne kadar Hyunjin beni kucağından inirmese de. Mutsuz olduğumu söyleyemiceğim. Telefonumu kontrol ettiğim sırada Ryunjin'in attığı mesajları gördüm.

"Bir işim olduğundan dolayı 1 hafta boyunca veya daha fazla yurt dışında olacağım önemli bir şey olursa bana mesaj atarsın. Kendine iyi bak bebegim. :)"

Normalde böyle tatlı bir mesaj alsam gülümserdim ama şu anda değil. Çatık kaşlarımı Hyunjin de farketmiş olmalı ki bana ne olduğunu sordu.

"Bir sorun mu var?"

"Hayır sadece Ryunjin bana mesaj atıp iş icabı 1 hafta yurtdışında olacağını yazmış ama ben şimdi görüyorum."

"İstersen o gelene kadar seninle ben ilgilenebilirim?"

Çekingen olduğu her halinden belliydi. Gözlerim şaşkınlıkla açıldı tam reddetmek için ağzımı açmıştım ki konuştu.

"Lütfen mantıklı düşün diz kapakların ve avuç için yara bu şekilde kendin çok zorlanacaksın. Rahatsız olacaksın büyük ihtimalle ama seni rahatsız etmemek için elimden geleni yapıcağıma söz verebilirim."

Gergin ve çekingen bir şekilde konuşuyordu. Bakışlarında güven gördüm o an belki normalde kabul etmezdim ama o bakışlar her şeyi değistiren bakışlar oldu.

Başımı usulca yukarı aşağı salladım. Yüzündeki heyecan ve mutluluk benim de yüzümde belli belirsiz bir gülümseme oluşturmuştu.

"Kendi evinde mi kalmak istersin yoksa benim evime mi gitsek? Ama sen burda daha rahat edersin. Benim eve gidip kıyafet almam lazım. Ay benim bavulum yok. Büyük çanta olur mu? Olur herhalde canım. İlk yardım seti var mı sende? Olsa bile ne olur olmaz getiriyim ben. Ay ben şirkete gidince ne olucak sen nasıl evde tek kalıcaksın?"

Soluksuz konuşup derin bir nefes aldı. Kurduğu her cümleden sonra yüzü daha dehşet bir hal aldı. Biraz sonra 'kim üzdü benim bebegimi' diyecek bir tip vardı tam.

Dudaklarımı dilimle ıslatıp söze başladım. "Öncelikle Hyunjin sana Hyunjin dememde bir sıkıntı yok değil mi?" dedim. O da sorun yok dermişçesine başını salladı. "Evet kendi evimde rahat edebilirim. 1 hafta kalacaksın sadece ama sen nasıl rahat edersen o şekilde o kadar kıyafetini malzemeni al. Şirkete gitmek yerine Suga Bey'i arayıp izin alabilirim senin yerine. Ayrıca bende bayağı kapsamlı bir ilk yardım çantası var tabi bu iyi bir şey mi kötü mü bilemem. Getirdiğin eşyaları iyi seç sonuçta 1 hafta aynı evde yaşıyacağız"

Son söylediğim cümle ile gerçekten insanlarla aramda çizdiğim sınırı geçtiğimi gördüm. Beni pişman edip etmemek onun elinde umarım pişman olmam.

✨✨✨

Hyunjin gideli 1 saat olmuş ve hala dönmemişti. Çok yorgun hissediyordum. Her yerimin uyuştuğunu hisedebiliyordum. Şu salak gelse yardım etse de yatağıma gitsem.

Haraket etmemem gerektiği için giderken anahtarı da almıştı

Doktor kati olarak haraket etmemi yasaklamıştı. Haraket edip kendimi daha çok zora sokmamak için sabr etmeya çalışıyordum ama olmuyordu. Kanepede uzanırsam uyuyakalacağımı bildiğim için uzanmıyordum. Ama yavaş yavaş gözlerim kapanıyordu. Bir anda anahtar sesi geldi.

Hyunjin elinde 1 spor çantasıyla birlikte eve girdi. Pardon! 2 tane büyük boy siyah spor çantası ne alaka? Kaç yıl kalmayı planlıyo bu godoş?

Sağ elinde anahtar sol elinde çantalar yüzünde gülümsemeyle eve geldi. Bir an kendimi evli çiftler gibi hissettim. Kapıyı kapatıp çantaları kenara koydu. Anahtarı da eskiden yerinde sürahi duran küçük sehpanın üzerine bıraktı.

İki kolumu da yukarı kaldırdım ve ellerimi açıp kapayarak konuştum. "Beni yatağıma götür lütfen." dedim dudaklarımı büzerek uykulu sesimle. O bu halime gülmüş 3 adımda yanıma gelmişti. Yavaşa bir elini belime bir elini de bacaklarıma dolayıp beni kucağına aldı.

.
.
.
.

Aydınlık Gelecek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin