Amy Winehouse- Tears dry on their own
Çizgisel veya bazılarının inandığı gibi çembersel bir şekilde ilerleyen hayatımızda hepimizin durup bu dünyada ne yaptığımızı, ne yapacağımızı sorguladığımız anlar olmuştur. Kimisi geçmişte yaşar, onu bir türlü kalbinden söküp atamaz; kimi gelecek için kaygılanmaktan geceleri uyku uyuyamaz. İki durum da stres verir insana, zihnini yorar, düşüncelerini ilmek ilmek tıpkı bir örümcek ağı gibi sarar. İki insanın da unuttuğu bir kilit nokta vardır: Şu an.
Geçmişi bir kenara koyamayız elbet, bizi biz yapan anılarımız ve daha önce yaşadıklarımızdır. Geleceğe kapatırsak kendimizi ilerlediğimiz yolda önümüze çıkabilecek engelleri fark etmez, takılırız ama hiçbir zaman geçmiş ve geleceğe şu anı unutacak kadar kendimizi kaptırmamalıyız.
Elimizde olan en değerli zamandır şu an.
Derin bir nefes alıp kafamı geriye attığımda ayaklarımı uzatmış, dirseklerimden destek alarak yeşilliğin üzerinde duruyordum. Etrafımızı saran kiraz çiçeği ağaçları pembe çiçekli elbisemle uyum içindeydi. Elbisem ince askılıydı ve üzerine yine pembe kısa bir hırka giymiştim çünkü hava karardıkça rüzgarın tenimizdeki dokunuşu daha belirgin bir hâl alıyordu.
"Valentina bisiklete binmek ister misin?"
Seojoon ayağa kalkıp pantolonuna bulaşan tozları temizlerken bana baktığında gülümseyip "Elbette."dedim. Bisiklete binmeyi çok özlemiştim ve elbisemin altına şort giymeyi akıl ettiğim için kendimi tebrik ettim.
Yeeun "Siz gelene kadar ben de yiyecekleri hazırlayayım."dediğinde kaşlarımı çatıp "Sen gelmiyor musun?"diye sordum.
Siyah eşofmanının cebinden telefonunu çıkarırken omuz silkti. "Bugün canım istemiyor, yemeklere odaklanmak daha cazip geldi."
Kafamı sallarken bisiklet kiralama alanına doğru ilerleyen Seojoon'u takip ettiğimde bu piknik işinin üçümüz için de ne kadar rahatlatıcı olduğunu düşünüyordum. İşlerimizden bunaldığımızı, yorulduğumuzu fark ettiğimiz her an kendimizi burada bulurduk ve doğayla iç içe olmak, birbirimizle vakit geçirmek enerjiyle dolmamızı sağlardı.
Kiraladığımız bisikletlerin parasını ödedikten sonra nehrin kenarında sürmeye başladık. Bir yanımızda piknik alanları bir yanımızda Han nehri vardı ve etraf kiraz çiçeği ağaçlarıyla doluydu.
"Şarkı nasıl gidiyor?"diye sordum bisikletimin hızını biraz artırıp Seojoon'a yaklaşırken.
Han nehrinin üzerindeki bakışlarını bana çevirdi. "Bts ile çalıştığım mı?"
Kafamı olumlu anlamda salladığımda Seojoon tek kaşını kaldırıp sırrıttı. "Taehyung'la bunun hakkında konuşmuyor musunuz?"
Hızımı artırıp onu geçerken arkama dönüp "Dalga geçme!"diye bağırdım ama Seojoon kahkaha atıyordu.
"Dikkat et,"dediğinde o da hızını artırıp bana yetişti ve çevredeki insanları izlemeye başladı. "Bitmek üzere sayılır, iyi bir iş çıkardığımızdan emin olabilirsin."
"Ona ne şüphe." Bir elimi bisikletten çıkarıp işaret parmağımla Seojoon'u gösterdim. "Seojoonsun sen."
Seojoon her ne kadar fark ettirmese de iltifat aldığında utanan biriydi. Tek eliyle siyah saçlarını dağıtırken "Ve onlar da BTS."dedi.
"Haklısın, şarkılarını dinlemeye başladım. Çok ünlü olmalarına rağmen hep daha fazlasını hak ediyorlarmış gibi geliyor."
Hızımı artırdıkça sesi artan rüzgarla birlikte gözlerimi anlık olarak kapatıp açtım. Çok güzel bir histi ve içim huzurla doluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNDERNEATH THE ARTLIGHT [Türkçe]
FanfictionVante sanata bayılırdı; tabloları incelemek için sergilere gider, hoşuna giden her şeyi fotoğraflardı. Valentina sanata aşıktı; renklerle dans eder, hayallerini fırçalarla tabloya aktarırdı. İdol Kim Taehyung & Ressam Valentina 2022| k