IV

14 3 0
                                    

Daniel Caeser ft. Kali Uchis - Get You

Saatime bakıp biraz daha vaktim olduğunu gördüğümde adımlarımı yavaşlattım ve etrafıma dikkat kesildim. Sakuralar açmaya başladığı için şehri süsledikleri bu kısa anı kutlamak amacıyla çoğu dükkan sakuralı ürünler satmaya başlamıştı. Vitrinlere sakuralı dekoratif eşyalar koyuyor, müşterilerin ilgisini çekmeye çalışıyorlardı. Başarılı olmadıklarını söyleyemezdim çünkü cadde boyunca ilerlerken gözlerimi o can alıcı pembeden ayıramıyordum. İnsanın içinin nedensiz bir mutlulukla kaplanmasını sağlıyordu.

Ayağım takılır gibi olduğunda sabah evden çıkmadan önce kararsız kaldığım topukluları giymediğim için kendimi tebrik ettim. Onun yerine beyaz spor ayaklabılarımı giymiştim ve eğer onları seçmeseydim şu an yeri boylamış olabilirdim. At kuyruğumu düzelttiğim sırada telefonum çalınca elimi bol kesim kot ceketimin cebine atıp kimin aradığına baktım. Yeeun'du.

"Efendim,"

Bakışlarımı yürüdükçe sallanan kahverengi elbisemin eteğine dikerken bir yandan da dijital reklam panolarından yükselen k-pop şarkılarını dinliyordum.

"N'apıyorsun?" Sesi neşeli geliyordu.

"Sanho'ya gidiyorum,"derin bir nefes aldım. "Sen?"

Karşı taraftan hoşnutsuz bir ses geldiğinde beni bir yere davet etmek için aradığını anlamıştım. "Ben de stüdyodayım. Kahve içmeye gidelim mi diye soracaktım."

"İşim erken biterse gidebiliriz belki."

Sanho'yu gördüğümde adımlarım daha da yavaşlamıştı.

"Bugün dersinin olmadığını sanıyordum."

Kapıyı açıp atölyeme girerken "Yoktu,"dedim. "Özel ders diyebiliriz, ani gelişti. Şimdi kapatmam lazım gelince anlatırım."

Aramayı sonlandırıp yağlı boya sınıfına geçerken kafamda dersin işleyişi hakkında planlar yapıyordum. Normalde burası öğrenciler tarafından hiç boş bırakılmazdı ama dün gece hepsine mesaj atıp gelmemeleri gerektiği konusunda bilgilendirmiştim. Dağınık duran tuvalleri bir kenara kaldırıp yeni tuvalleri yerleştirdikten sonra ihtiyacımız olabileceğini düşündüğüm boyaları ahşap masanın üzerine dizmeye başladım.

"Selam,"

İrkilip arkamı döndüğümde sağ elim istemsizce kalbime gitmişti, o kadar korkmuştum ki çok hızlı atıyordu. Karşımda gördüğüm kişiyle elimi çekip nefesimi düzene sokmaya çalışırken "Selam,"dedim. "Dalmışım da..."

Tek elini saçlarından geçirip güneş gözlüğünü çıkarırken gülümsedi. "Fark ettim, kusura bakma."

"Hiç sorun değil, bir suçun yoktu." Gülümsemesine karşılık verdim.

Bakışlarını dizdiğim tuvallerde ve masadaki ambalajları kirlenmiş boyalarda gezdirirken "Ne ile başlıyoruz?"diye sordu.

Üzerinde kırmızı bir tişört, altında ise kahverengi bir pantolon vardı. Saçları alnına dökülüyordu. Bana doğru ilerlediğinde gözlerim attığı her adımda hareketlerinin kırışmasına sebep olduğu tişörtündeydi. Bakışlarını bir anda yüzüme çıkardığında onu süzerken yakalanmanın farkındalığıyla bir panik dalgası vücudumu sardı.

Tam önümde olmasına aldırmamaya çalışarak "Ee şey.."diye mırıldandım ve arkama dönmek için geriye doğru bir adım attım fakat O gelmeden önce yerleştirdiğim büyük tuvali tamamen unutmuştum. Tuval ayağımın takılmasıyla yere düşerken ben de korkuyla gerilemiştim ve sırtım Kim Taehyung'un göğsüne çarpmıştı.

UNDERNEATH THE ARTLIGHT [Türkçe]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin