SERİ12

5 2 0
                                    


MEDİA; Ceylin aşkım <3



~Ceylin'den

Ruhum neden sızlıyordu? Bu soruya anlam veremedim. Sanırım bugün yaşananlardan dolayı içim sıkkındı. Öyle olmasını ümit ediyordum.

Aklıma Doğa ile Ateşin sarılması gelmişti. Gerçi hiç çıkmamıştı ya hoş.

Kendi kendime öfkeyle 'Ada ağzına sıcayım!' diye sayıklıyordum.

Aklıma hep bunu o sokmuştu. Lanet olsun!

Kendime itiraf etmek istemiyordum ama galiba canım yanıyordu. Ateşe birşeyler mi hissediyordum?

Doğadan nefret ediyordum! Artık arkadaş gibi hissetmiyordum, ' o da zaten ayrı bir havalarda!' diye homurdandım.

O sırada sesin geldiği yöne kafamı kaldırdığımda, Doğa bana bakıyordu.

Dediklerimi duymaması ümidi ile kafamı 'ne var' anlamında salladım. Boş boş bakıyordu suratıma.

Sanki hiç insan görmemiş? Te allahım.

"Ne var Doğa" diye sesimi hafif yükseltince, irkilir gibi olup " gözüm dalmış aşkım" dedi. Aşkın batsın.!

"Şey seni aşşağıya yemeğe bekliyoruz." tamam anlamında kafamı salladım.

"Ateşle bi döktürmüşüz var ya" gülerek söyledi bu lanet cümlelerini. Oysa benim ellerim sinirden kasılmıştı.

Hiç bir şey fark ettirmek istemeyerek, aşağıya indik.

Sofrada sessizlik hakimdi. Bugünkü Ateşin patlamasından dolayı kimse tek kelime edemiyordu.

Ama Doğa mutlu gibiydi. Dans ede ede yemek yiyordu sağa sola sallanıp
'mmhh çok lezzetli' hareketleri yapıyordu.

Ateşin ona göz ucuyla bakıp durduğunu fark ettim. İçim içimi yiyordu iştahım kapanmıştı.

Ada yemeğini yiyip Yukarı çıkarken "bekle ben de geliyorum Adaşkım."
diye peşinden koştur adımlarla merdivene tırmandım.
Ada'mın beline elimi doladım.

Doğa hariç biz ikimiz çok yakın arkadaşlardık.

Doğayla önceden iyiydik ama Ada ile çok farklı bizim dostluğumuz.

İkimizde yukarı çıkıp uzandığımızda, Ada birden durduk yere sorar gözlerle bana baktı ama hiç birşey söylemiyordu.

"Yüzün asık?" donuk bir ifadeyle kurdu cümlesini. "Değil" sert çıkışmıştım.

"Ceylin allah aşkına,? Doğaya sofrada bakışlarını gördüm sana ne oluyor??"
sinirlenmişti.

Konuşmama izin vermeden cümlesine devam etmişti.

"Doğayla aranızda birşey mi geçti? İkinizi de çok seviyorum bir sorun varsa çözmeliyiz?" dudakları sinirden titriyordu.

Ada arkadaşlık ilişkilerine hep önem vermişti hala da veriyordu.

Ama sanırım ona gerçekleri hislerimi söylemem gerekiyordu.

"Ada.." dudaklarımı yalayıp, kafamı ellerime indirdiğimde bana baktığını görebiliyordum.

Cümlenin devamını bekliyordu.

"... ben , B-ben " dilim varmıyordu lanet olsun iyi değildim. Gözlerim dolduğunda tırnaklarımı ellerime batırmaya başladım.

"Siktiğimin cümlesini tamamlayacak mısın artık??" öfkelenmişti.

Tek çırpıda söylemek istedim.

"Ada ben Ateşten hoşlanıyorum galiba ve hepsi senin suçun lanet olsun ki senin suçun.!!" gözlerimden alev çıkıyordu ve yaşlar yanaklarıma sıcaklık veriyordu.

Tenim gözlerimin aksine kanım çekilmişcesine buz gibiydi.

"Ateşi aklıma sen soktun, siz olursunuz dedin al işte.! Lanet olsun biricik Doğacığını kıskanıyorum. Kafayı yiyorum Ada.!"

Ada gözlerime ve suratıma hüsrana uğramış bir ifadeyle bakıyordu.

Ama beni bu hale getiren oydu. Yada ben hatamı kabullenemeyip bir suçlu arıyordum sadece.

Bilemiyordum.

Adanın gözlerini sırtımda hissederken, odadan çıktım.

Kendimi banyoya kapatıp, sırtımı kapıya yasladım.

Olduğum yere çöktüğümde kendimi de çökmüş hissediyordum.

Ada herşeyi biliyordu artık.

Ben bile kendime yeni itiraf etmişken, Ada erken mi öğrenmişti?

Yada yanılma ihtimalim varmıydı?

Sadece bir takıntı yada öyle boş bir his mi? Kafa karışıklığı mıydı? Ah lanet olsunn!


Ne olacaktı bundan sonra?

AŞK ATEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin