Mine, Cana'nın oldukça sert bir yumruk atabileceğini kabul etmek zorunda kaldı. Cana tüm öfkesini ondan çıkarmıştı ve yakında yavaşlayacak gibi görünmüyordu. Mine karşı koymaya çalışmaktan çok yorulmuştu ama ailesi gelene kadar güçlü kalması gerekiyordu.
Benimki bitkindi ve aldığı hasardan çok acı çekiyordu. Cana, Kuzey'in bir türlü gelememesi üzerine histeriye kapılırken, Mine kendini Cana'nın mutfağında yatarken buldu. Mine kendini toplamaya çalıştı ve sırtını mutfak dolaplarına dayayana kadar geriye doğru kaydı ve Cana çıldırırken kendini toparlamaya çalıştı.
"Kuzey gelicek!" Cana bağırmaya başladı, "Göreceksin! Oğlumuzu da getiricek!"
"Hı hı, tabi tabi." Mine burnunun altında söyledi.
"Sus!" Cana çığlık attı, sinirden titriyordu, "Gebertirim seni!"
"Ya harbi, en iyi yapabildiğin bu mu? Hayatımda yediğim en saçma dayaktı bu." Mine, Cana'nın düğmelerine basmaması gerektiğini biliyordu ama nedense onunla alay etmekten kendini alamadı. "Hem kaç kere söyliycem sana. Ne de yapsan babam asla Yıldız'ını bırakmaz. Bana istediğini yapabilirsin ama babama asla sahip olamazsın. Ne olursa olsun babam sadece ve sadece Yıldız'ı sevicek. Görüceksin, gelip beni kurtaracaklar sen de hapislerde çürüyeceksin."
Cana birden kahkahalar atmaya başladı. Bu deli hareketleri Mine'yi, Cana'nın atabileceği dayaktan daha çok korkutuyordu.
"Merak etme," Cana gülmeye devam etti, "Sana yapacaklarım daha bitmedi. Ama Kuzey'i ikna etmek için yapmicam." Cana tezgahın üzerindeki bıçağa uzandı ve onu aldı, sonra Mine ile göz göze gelebilmek için diz çöktü. "Benim hissettiğim acıları sana hissettirmek için yapıcam."
Mine, ayağa kalkmaya çalışmakla meşgul olduğu için Cana'nın sözlerine pek aldırmadı. Bir şekilde ayakları üzerinde durmayı başardı ama Cana tekrar üstüne atlamadan önce tepki verecek zamanı yoktu. Mine sırtının bir kez daha yere çarptığını hissetti ve kendini savunmaya hazırlandı. Ailesi gelene kadar bu çılgın kadının saldırılarına bir şekilde dayanması gerekiyordu. Onu burada yalnız bırakmayacaklarını biliyordu, Mine yakında onu kurtarmaya geleceklerini umuyordu.
-----------------------------------------------
Feride ve Kuzey, Yıldız'ın durumu hakkında hâlâ haber bekliyorlardı. Kuzey perişan oldu ve ne yapacağını bilemedi. Yıldız bu durumdan tamamen iyileşmezseydi Kuzey kahrından ölürdü. Eğer hayatının aşkına bir şey olursa kendini asla affedemezdi.
Feride, iki tanıdık yüzün onlara doğru koştuğunu fark ettiğinde endişeyle bir o yana bir bu yana volta atıyordu. Osman ve Emin, Yıldız'ın durumunu öğrenmişler ve hızla hastaneye gitmişlerdi.
"Feride abla, ne oldu ya? Yıldız abla bayılmış kalmış dediler." Osman, göz yaşları içinde olan Feride'ye sordu.
"Hiç bir şey bilmiyoruz," Feride gözyaşları içinde cevap verdi, "eve gttiğimizde, babamla böyle bulduk."
"Kızlara haber verdiniz mi? Nerdeler?" Osman sordu, Feride'nin arkasına baktığında bir köşeye çökmüş kara kara düşünen Kuzey'i fark etti.
Osman'ın sorusunun üstüne baba-kız ikilisi ile daha önce görüşen doktor, Yıldız'ın şans eseri büyük bir hasar almadığını ve sağlığını değiştirmeyecek küçük bir beyin sarsıntısı geçirdiğini bildirdi. Doktor ayrıca Yıldız'ın uyuduğunu ve odasında uyanmasını beklemekte serbest olduklarını bildirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AILE SAADETI
FanfictionYıldız restorana çalışmaya geri döndüğünde, kızlarda okula dönünce, şirin ailemiz bakıcı tutmak zorunda kalıyor. Ailelerinin içine getirdikleri bu yeni ve yabancı insan ailemize yardım mı edecek, yoksa bu mutluluğuna yakında kavuşan ailenin saadetin...