wolfgang | hyunjin ff ✔

onuncu bölüm | sizinle geliyorum

İyi Okumalar ✨  | Wolfgang 🐺

Satır arası yorumlarınızı bekliyorum 💖

Young Kim'in Gözünden :

Elimdeki viski bardağını önümdeki sehpaya koyarak arkama yaslandım ve sırıtmakta olan Minho'ya çevirdim bakışlarımı. "Senden bir iyilik istemek için geldik Minho." Yüzündeki sırıtışı hiç bozmadan usulca kafa salladı. "Görüyorum Young. Ama bu hala evime kurtlarla gelmiş olduğunuz gerçeğini açıklamıyor?" Gözleri ile Jisung ve Hyunjin ikilisini işaret ettiğinde Beomgyu beklemeden söze girdi. "Onlar bizim sürümüzden. Sana zarar vermeyeceklerin emin olabilirsin." Minho'nun kaşları çatılmıştı. Evet, biz bir sürüydük.
"Siz..Siz kurtlarla sürüsünüz? Tanrım Gyunwo'nun değiştiğini biliyordum ama sizin bu kadar değişeceğinizi tahmin edememiştim." dedi hayret dolu sesiyle.

İç çekerek oturduğum yerde dikleştim. Kısa bir süreliğine yanımda oturmuş Minho'ya dik bakışlar atan Hyunjin'e göz atıp odağımı tekrar Minho'ya çevirdim. "Sorun avcılar Minho. Peşimizi bırakmıyorlar. Beomgyu'ya ve diğer kurtlara saldırdılar. Gyunwo'daki tüm doğa üstü varlıkları öldürüyorlar. Bu yüzden kurtlarla işbirliği yaptık."

Sırıtışı son buldu aniden. Avcı kelimesini duymak onu kesinlikle mutlu etmemişti. Korktuğundan falan değildi. Avcılık anılarından nefret ediyordu. Yapmaması gereken şeyleri yapmıştı. Ve kesinlikle pişmandı. Sessiz kalmayı tercih ettiğini fark ettiğimde tekrar söze girdim. "Bize Kim Namjoon ile alakalı bildiğin her şeyi anlatmanı istiyoruz Minho. Lütfen, bize yardım etmelisin."

Kafasını usulca iki yana sallamıştı. Yüzünü buruşturarak bakışlarını pencereden dışarıya çevirdi. "Bu işlerden nefret ettiğimi biliyorsun Young. Bu olaylara bir daha dahil olmayacağım." dedi, keyiften oldukça uzak sesi ile. Beomgyu hiç beklemeden konuştu. "Bana yıllar önce borçlandın Minho, unuttun mu? Seni vampire çevirdim ve şimdş sıra sende. Kim Namjoon ile alakalı bildiğin her şeyi anlat."

Minho ona soğuk bir bakış attıktan sonra ayağa kalktı. "Kapının yerini biliyorsunuz." demişti salonun çıkışına ilerleyerek. Hızla ayağa fırladım. "Anlamıyor musun Lee Minho, hepimiz öleceğiz! Senin koruyacak hiçbir şeyin olmayabilir ama bizim var. Koruyacak bir sürümüz ve sevdiklerimiz var! Ve sende biliyorsun, Deasun hala hayatta olsaydı senin şu an yaptığın gibi saklanmazdı! Bu yüzden bize bunu borçlusun."

Ve onun ismini duyması yetmişti. Ahn Daesun. Yıllar sonra ismini bile duymak Minho'nun duraklamasına yetmişti. Daesun  eski bir arkadaşımızdı. Minho ile tanıştıklarında ne Minho onun bir vampir olduğunu ne de Daesun onun bir avcı olduğunu biliyordu. Öğrendiklerinde ise hiçbir şey değişmedi. Hala birbirlerini sevmeye devam etselerde Daesun Minho'nun avcı arkadaşları tarafından öldürüldü. Ve Minho için hayat o günden beri renksizdi.

Minho yavaşça arkasını döndü. Gözlerindeki doluluğu görebiliyordum. Kaç yıl geçerse geçsin o hala Daesun'u seviyordu.
Derin bir nefes verdim sessizliğin hüküm sürdüğü salonda. "Tüm avcıları bitireceğiz Minho. Ama önce senin bize yardım etmen lazım. Bunu en azından Daesun için yap. Onun intikamını almamıza yardım et."

Minho başını öne eğerek salonda bulunan kitaplığa ilerledi. "Yaklaşık iki yüz kişiler. İki liderleri var. Biri Kim Namjoon diğer lideri ise sadece Namjoon tanıyor. Namjoon'dan başka hiçbir avcı diğer lideri görmez, duymaz ve direkt olarak ondan emir almaz. Namjoon'un bir piyon olduğunu düşünebiliriz. O sadece işin görünen kısmını yapıyor," kitaplıktan aldığı kutu ile bize döndü ve oturduğumuz yere doğru ilerlemeye başladı.