Yirmi Bir

364 38 19
                                    

Jongho'nun eve gelmesinden bu yana dört saat geçmişti. şimdi ise Yeosang, Seojun'u okuldan almaya geliyordu.

Merak ediyordu Yeosang, Seojun Jongho'yu öğrenince ne tepki verecekti? ona hemen açıklamayı düşünmüyordu. Düzgün bir şekilde uygun bir dille anlatmayı düşünüyordu.

Yeosang arabanın anahtarını aldı ve ayakkabılarını giydi. O sırada Jongho Yeosang'ın yanına gelmişti.

"Yeosang seninle geleyim mi?"

"Bilmiyorum Seojun nasıl tepki verecek merak ediyorum ve çok korkuyorum"

"Korkma bebeğim alışır kısa sürede"

"Umarım"

"Geliyorum o zaman?"

"Gel jongho gel"

İkisi de arabaya bindiler ve Seojun'un okuluna gittiler. Yol boyunca Yeosang aşırı stresliydi. Jongho'da ne kadar belli etmese de en az Yeosang kadar stresliydi. Uzun zaman sonra çocuğunu görecekti.

Okulun önüne geldiklerinde Seojun'un çıkmasını beklediler. Yeosang korkuyordu, çok korkuyordu. Seojun Jongho'yu istemezse ne yapacaktı?

Seojun kapıdan çıktığını görünce onun yanına gitti ve sarıldı Yeosang. Jongho'da arkasından geliyordu.

"Baba bu kim?"

Seojun parmağı ile Jongho'yu göstererek sormuştu. Ne diyecekti yeosang? her an 'O senin baban' diyebilirdi. O yüzden susmayı tercih etti.

Yeosang susmaya devam ederken Jongho durumu fark etti ve konuşmaya başladı.

"Merhaba ufaklık. Ben babanın yakın bir arkadaşıyım. Uzak bir yerden geldim ve sizinle kalacağım. Tabii baban izin verirse"

"Baba, izin verecek misin?"

"Tabii ki izin vereceğim. Dışarıda kalmasına asla izin veremem"

Seojun kafasını sallayıp önden giderek arabaya bindi. Jongho Yeosang'a döndü ve gülümsedi. Yeosang'da Jongho'ya gergin bir gülümseme verdiğinde ikisi de arabaya bindi.

"Abi, senin adın ne?"

"Jongho, Choi Jongho"

"Güzel bir adın varmış. Ben de Seojun"

"Biliyorum"

"Ne? nereden biliyorsun?"

İlk günden batırmıştılar.

"Ee... baban daha önce senden bahsetmişti"

"Ha anladım"

Evinin önüne geldiklerinde Yeosang arabayı park etti ve arabadan inip eve girdiler. Jongho ve Yeosang montlarını asarken Seojun onlardan önce odasına gitmiş, üstünü değiştiriyordu.

Yeosang, Jongho'nun elinden tuttu ve salona girdi. Koltukların birine oturduğunda aklına Seojun'un aç olup olmadığı geldi. Bazen okulunda yemiyordu.

"Seojun aç mısın?"

"Hayır okulda yedim baba"

"Eğer canın tatlı çekerse mutfakta masanın üstünde var. Gidip bir tane yiyebilirsin"

"Şu an canım istemiyor, belki ödevimi bitirdikten sonra yerim. O yüzden şimdi ödevimi yapacağım. Burada yapabilir miyim? yanınızda"

"Tabii ki"

Seojun koşarak odasına gidip defter ve kalemini alıp geri gelmişti. Masaya oturup ödevlerine başlayınca Yeosang ayaklandı.

"Seojun ben mutfağa gidiyorum. Sen Jongho abin ile burada dur, tamam mı?"

"Tamam baba"

Yeosang yanlarında ayrılıp mutfağa girdi. Sadece Seojun'a nasıl açıklayacağını düşünüyordu. Zamanı geldiğinde söylemeyi düsünüyordu. Ayrıca Jongho ile konuşmalıydı.

Yeosang bir bardak aldı ve su doldurup içti. O sırada Jongho yanına gelmişti.

"İyi misin bebeğim?"

"Korkuyorum"

"Korkma. Hem neden korkuyorsun?"

"Seojun seni gerçek babası olduğunu kabullenmez diye korkuyorum"

"Öyle bir şey olmayacak korkma güzelim. Hem beni istemese bile daha sonra alışacağına inanıyorum"

"Umarım dediğin gibi olur."

Jongho, Yeosang'ın dudağına küçük bir öpücük kondurup geri çekildi. Yeosang kollarını Jongho'ya dolayacağı sırada kapıdan gelen ses ile hızlıca ayrıldılar.

"Baba?"

After Years | JongsangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin