⊰8⊱

250 24 3
                                    


Uyarı: Bu bölüm karakterinizin ruh halini daha iyi benimsemeniz içindir. İçinde Hanma bulunmamaktadır. Yine de okumanızı tavsiye ederim

[Günlerden bir gün]

Güneşin doğmasına yakın... uykusuzluğun verdiği sarhoşluk. Biraz üşümüş. Saten pijamasıyla yatıyordu yatağının ortasında.

Doğduğumdan beri... bir şeyler tuhaftı. İnsanlar...yüz ifadeleri. Çok fazla hatırlamıyorum. Evden çıkma iznim yoktu. Ben yasak bir aşkın meyvesiydim. Hatırladığım tek şey başımda duran kadının sürekli ağlaması. Bir gün kitap okurken gürültüsü beni rahatsız etmişti. Ona ilk kez o zaman sordum neden ağladığını. Bana "Babanı çok özledim." Dedi. Onu anlayamadım. Sanırım o da beni anlayamadı. Hiç yanına gidip sormazdım. Bana küçük yaşta okumayı öğrettikten sonra pek iletişim kurmadım. Ama ben kitap okurken gelip başımı okşar, babamdan bahsederdi. Annem babamı elde etmek için çok çabalamış. Babam onu çok mutlu ediyormuş. Oysa sürekli onun için ağlıyordu. Onun için neden ağladığını, bazı günler eve geldiğinde neden gülümsediğini anlayamadım. Sonra örneklerini okurken anladım. Annemin hissettiği şey aşktı ama Hanma'yı görene kadar "aşk" benim için üç harften ibaretti. Onu anlayamadığımı farkedince bana sinirlendi. Sonraki günlerde içine kapandı, ve tüm acısının suçlusu ben olduğumu söyledi. O zaman bunu da anlamamıştım ama bana vurmaya başladı. Yine bana vurduğu zamanların birinde "Bana bak Y/n tükendim. Bu ruhsuzluğun beni her gün yavaş yavaş öldürüyor. Annenim ben. Ben seni var ettim! En azından anlıyormuş gibi yap. Baban da sen de ikiniz de benden nefret ediyorsunuz." Gibi bir şeyler söylemişti. O gün gerçekten aydınlandım "En azından rol yap." Bunca zaman nasıl aklıma gelmemişti. Sanırım o gün ilk defa gülümsedim. Kitaplardaki herkesin sevdiği kızlar gibi. "Senden nefret etmiyorum. Seni seviyorum anne." Ona anne dememe çok şaşırmıştı. Ve noldu biliyor musunuz. Yine ağladı. İnsanları anlamak zor. Ama o günden sonra bana dokunmadı. Kitap aldı ve güzel yemekler yaptı. Annemdeki bu düzelmeden sonra babam onunla evlendi ve daha büyük bir eve taşındık. Kendime ait bir odam oldu. Dışarı çıkma izniyle beraber artık tv de izleyebiliyordum. İnsanların kişiliklerini incelemeye başladım. Okul bunun için harika bir fırsattı. Başkalarının kişiliklerini gözlemledim ve hepsinden birer parça çaldım. Annem alışkın da olsa babam benim bozuk olduğumun farkındaydı "O biraz tuhaf değil mi?" Gibi şeyler söyledi en başta. Yine de beni anlamak için bana kitaplar almaya başladı. Kısa sürede bir yığın kitaba sahip olunca bana bir kütüphane ayaraladılar...

Bir süre sonra babam annemi evin hizmetlisiyle düzenli olarak aldatmaya başladı. Bunu çok sorun etmiyordum. Ama o adam gerçekten titriyordu. Bana daha fazla kitap aldı ve daha fazla konuşmaya başladı. "Bunu annene söylememen lazım. O sağlıklı düşünemiyor, kendi de dahil hepimize zarar verir." Gibi şeyler söyledi. Bir gün sadece ne olacağını merak ettim ve annem de evin hizmetçisi de mutfaktayken "Anne, hizmetçin senden bir sır saklıyor." Başta beni anlayamadı. "Hatta babam da aynı sırrı saklıyor." Kaşlarını çattı. Şaka olduğunu düşündü başta. Sonra o genç sürtük ağlamaya başladı. Sonra ne mi oldu. 10 yaşında ilk cesetimi gömdüm. Ayrıntılarıyla anlatırdım ama benim için bile iğrençti. Her yeri temizledik. O gün ilk defa bir şeyler hissettim. O soğuk bedeni tutarken. Kanları temizlerken. Sonradan ögrendim ki bu şey heycanmış. Çok geçmeden bir kez daha insan gibi hissettim. Annemi idam cezasına çarptırdıkları gün. O güne kadar hissetmemiştim ama ölüsünü gördüğümde içimden büyük bir parçayı öldürdüklerini farkettim. Böylelikle yaşayabildiğim ikinci duyguyu keşfettim. Öfke. Kime bilmiyordum. Kadına? Anneme? Babama? Bir gün aynaya bakarken farkettim. O kadını da annemi de ben öldürmüştüm. Ben kendime öfkeliydim. Eğer normal doğsaydım...o gün gülümseyerek sırf onlara en fazla ne yapacağını merak ettiğim için söylemeseydim annemin ölüsünü görmeyecektim. Yine de ben gerçekçi bir insanım. Belki katkım olabilir ama her şey babamın suçu. Eve döndüğümüzde. Sinirime hakim olamadım ve gece uyurken yastıkla onu boğmaya çalıştım. O bir süre tepkisiz kaldı. Ben bağırmayı bırakana kadar. Sonra yastığı başından çekti ve beni göğüsüne gömdü "Aynı annen gibisin. Bu yüzden seviyorum seni. Özür dilerim her şey kontrolümden çıktı..." Sarılarak ağladı. Herkes ağlıyor. Ama onu öldürmeye çalışmama rağmen beni bağrına bastı...

Sonrasında babam tedavi gördü ve işine yoğunlaştı. Eve neredeyse hiç uğramamaya başladı. Uzun süre içimdeki boşluğu dolduramamın sonucu olarak hayattan soğudum. Kitap okumak da zevk vermiyordu rol yapmakta. Sonra hafta da bir değişen uşağın (çoğu tuhaf tavrımdan dolayı kaçıyordu)  hizmetçilerden birini döverken gördüm. Nedense çıkarttığı acı inlemeleri beni kendine çekmişti. Benim geldiğimi görünce korktu. Hiç bir tepki vermeden sadece merak ettiğim için elindeki ince sopayı alıp hizmetçiye vurmaya başladım. Annemi o gün anladım. Bu çok rahatlatıcıydı. O iri yarı erkek karşımda inledicke yüzüme kocaman bir gülümseme geldi. Bu gerçekten zevkliydi... o gün ilk defa bir çalışana ismini sordum "Michail" Bir süre daha günler böyle geçti. Ama o iyi yarı adam sonunda dayanamayıp bana karşı koydu. Michaille şiddetli bir kavgaya girdiler. Savrulduğum yerden sakince kalktım ve elime geçen ilk şeyle. Sandalyeyle kafasına vurdum. Yere yığıldı. Hareket etmedi. Michail şah damarını yokladı. "Ölmüş" paniğe kapılmıştı. Rahatlayıp duvara yaslandım.

"Hiç adam gömdün mü Michail."
"..."
Gülmeden edemedim.
" Ben gömdüm. İkinciyi de gömerim. Gerekirse üçüncüyü de gömerim. Anlıyor musun beni?"
"Evet."

Korkmuştu ama bulunduğu durumun farkındaydı. Etrafı temizledik. Gece olmasını bekledik ve çalışmaya başladık. Kirden kurtulmak... bana o eski tadı veriyordu. "Michail bundan sonra ben senin annenim." "Küçük hanım sizden 10 yaş büyüğüm." "Sus lan." Michaille de aramızdaki bağ böyle oluştu.

  Ahh sonra onu gördüm.  Ara sokakların birinde. O birinin dişlerini söküyordu ve gülümsüyordu. İlgimi çekti. O an noldu bilmiyorum ama onun eşsiz olduğunu düşündüm. Oradan uzaklaştım ve sonrasında yakın takibe aldım. Tanıdıkça daha da aşık oldum. Resmi ya da resmi olmayan tüm bilgilerini öğrendim. Ünvanını. Dövmesini yaptırdığı yeri. En sevdiği boxerını. Onu düşünemeyeceğiniz kadar yakın takibe aldım.

Yanakları kızardı ve bacaklarını birbirine sürttü. Başından beri izlediği elindeki Hanma'nın resmine baktı "Düşününce...Ahh~"

~~~~~~~~~~~
Bundan sonra bölümleri günlük yayınlayacağım, bu ve önceki bölümü umarım sevmişsinizdir. Kendinize iyi bakın ve yeni bölümleri bekleyin ♡

Hanma Shuji • SaplantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin