7 Ağustos 2022Saat 00.12
Çizikli Sayısı: 2
"Sorun ne, doktor?"
Doktor, önlüğünü düzelterek karşısındaki ekrana düşünceli bir şekilde baktı. Gözlerindeki korku, bedenindeki gerginlik çok açıktı. Alnından aşağı süzülen teri elinin tersiyle sildi.
"Sorun.... Sorun çok büyük Maria,"
Maria doktorun söylediklerine anlam veremeyerek kaşlarını çattı. Daha birkaç yıl önce yaptıkları hatayı telafi ettiklerini sanıyordu. Şimdi herşeye yeniden mi başlayacaklardı? Üstelik eğer bunu kendi aralarında çözemezlerse birdaha telafisi asla yapılamazdı. Muhtemelen Dünya'nın sonu gelirdi.
Doktor derin bir nefes alarak oturduğu yerden kalktı ve yürümeye başladı. Maria doktorun peşinden ilerlerken soru sormadan edemiyordu.
"İyileştiklerini sanıyordum, hâlâ aynılar mı?"
Laboratuvarın cam duvarları arasından geçerlerken ayak sesleri bu sessizlikte yankılanıyordu. Etraf yarı karanlık ve soğuktu. İkisi beraber koridorları geçerek büyük bir odaya ulaştılar.
Doktor odanın ortasındaki, karşılarında duran kafesin önüne gelerek durdu. Üzeri kırmızı bir kumaşla kapatılmış, hareketsizce olduğu yerde duruyordu. Maria olduğu yerde kalarak doktora şüpheci gözlerle baktı.
"Yoksa... Yine harekete mi geçti?"
"Daha kötüsü, Maria. Tüm bildiklerini unut. Bu kıyametin ta kendisi."
Korku dolu gözlerle kafese doğru baktı. Yutkunamıyordu bile. Olacakları bildiğinden bedeni titremeye başlamıştı, üstelik düşündüğünün de ötesinde olduğunu söylüyordu doktor.
Beyaz ışıkların odayı kısmen aydınlattığı geniş odada sessizlikle beraber gelen korku ve gerginlik hissedilebilirdi. Doktor elini kafese doğru uzattı. Nefeslerini tutmuştular.
"Üç, iki, bir."
Kırmızı kumaş yere düşerken etrafta büyük bir çığlık koptu. Işığa açılan kafesin içinde çıldırmışçasına doktora saldırmaya çalışan adeta iki canavar vardı. Çıplak, zayıf bedenleri soluk; gözleri kan kırmızısına dönmüş, korkunç seslerle bağıran insanlardı bunlar. Bağırıp çağırıyor, ellerini kafesten dışarı uzatmaya çalışıyorlardı.
Doktor hızlı adımlarla geri çekilirken kafes devrilmişti. Koşmaya çalışıyordu, odadan çıkması gerekti. Yoksa burası onun mezarı olurdu. Yaşlı adam kaçmaya çalışıyordu, hayatta kalmaya çalışıyordu.
Maria canını kurtarmaya uğraşan doktorun çabalarının yetersiz olduğunu biliyordu fakat odaya girmek onun için bir intihardı. Çığlıklar atıp kafesle birlikte ilerleyen bu canavarlara yem olmak istemiyordu.
Doktor takılıp yere sertçe kapaklanırken başka yolu olmadığını fark etti. Yüzü bembeyaz olmuş yerde sürünerek odadan çıkmaya çalışan yaşlı adama baktı. Gözleri fal taşı gibi açılmış, yalvarıyordu adeta.
"Maria..."
Yıpranmış, zorla çıkan sesi acıklıydı. Hızlı soluklarının arasında elini Maria'ya uzattı.
"Yalvarırım yardım et!"
Gitmek isterdi, kurtarmak isterdi fakat yapamadı. Ölmek istemiyordu. Gözleri dolmuş, vücudu titrer bir şekilde elini kapıdaki 'KAPALI' yazan düğmeye götürdü. Doktorun çaresiz bakışları altında demir parmaklıklar odanın girişini örttü.
İki canavar doktoru bacağından yakalayarak kendilerine doğru çektiler. Bağırıyordu, yapabileceği tek şeyi yaparak boğazı yırtılırcasına sadece bağırıyordu.
"MARİA! KURTAR BENİ!"
Kız hıçkırıklarla doktorun yalvarışlarını, son çabalarını öylece izledi. Bu çığlıklar ömrü boyunca kulağında yankılanacaktı.
Kızın bedeni hıçkırıklarla sarsılıp, yanağı göz yaşlarıyla yanarken az önce gördüğü manzarayla kanı dondu. Gözleri kocaman açıldı, ne gördüğünü anlamamış gibi. Geriye doğru birkaç adım attı.
Ayaklarına kadar ulaşan siyah sıvıya korku dolu gözlerle baktı. Her yere yayılıyordu ve durmak bilmiyordu. Doktorun öldüğünü sanmıştı belki ama yanıldığını kapıya dayanıp sert yumruklarla kırmaya çalışan zayıf bedenini görünce anladı. O da diğerleri gibi korkunç bir varlığa dönüşmüştü sanki.
Bedenindeki şoku atlatmaya çalışarak hızlı adımlarla oradan uzaklaştı. Sesler uzaktan duyuluyor, her tarafta yankılanıyordu. Durmadan koştu, nefesi kesilene kadar.
Birlikte Dünya'nın sonunu hazırlamışlardı. Ve bunun geri dönüşü yoktu. Bu cehennemin ta kendisiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESCAPE: !DANGER! //ENHYPEN\\
Science FictionBinada alarm sesi yankılandı. Herkes birbirine korkuyla bakıyor, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Etraf karanlık, hafif serindi. O an kanımız dondu. Ürpertici sessizlik yükseldi bir an, içinde birşeyler gizliyormuşçasına. Yavaşça, usulca, sinsice y...