Yapılacak tek şey vardı,elimi ona doğru uzattım ve "Tanıştığıma memnun oldum,ben bu mâlikanenin sahibi;Jeon Eun'un torunu,Jeon Jeongguk."
...
Karşımdaki kişinin adını söylemesine izin vermeden yavaşça demir beyaz kapıdan çıktım. Sinirim bozulmuştu, üstüne üstlük mâlikanenin bana ait olduğuna inanmamıştı bile. Kanıtlamanın verdiği ferahlıktan olsa gerek rahatlamıştım.
Yere bıraktığım market poşetini alıp içeri girdim. Ramen suyunun kaynamasını beklerken evi dolaşmaya başladım. Gerçekten büyüktü. Üst kata çıktığımda Tüm kasabayı önüne seren balkonu gördüğümde gözlerimi kıstım.Hayatta huzur verici şeyler yoktur diye düşünüyordum hep.Çünkü;neredeyse bu yaşıma kadar hiç huzurlu hissetmemiştim, şu ana dek. Annem,babam, kardeşim var mı bilmiyordum. Sadece Halam ve Jimin Hyungu tanıyordum. Çok zor dönemlerden geçtiğim bile olmuştu. Dolan gözlerime dayanamayıp akmasına izin verdim.
İçli şekilde nefes aldığımda,burnumun direğini sızlatan bir yanık kokusu aldım, "Siktir,suyu unuttum!" Hızlı adımlarla merdivene yöneldim, ikişer üçer atlayarak indim.Tam son basamağa geldiğimde merdivenin halısı ile mutfağın kapısının önüne yüz üstü düştüm. Büyük bir inleme kopardım. Az önce duygusallıktan ağlıyordum şimdi acıdan ağlıyorum lanet olsun. Dolu gözler ile yüzümü halıdan kaldırdım.Buğulu gözler ile yanan perdeleri görebiliyordum.Zar zor olsa bile kalktım. Koşar adımlarla tezgaha geldiğimde, aldığım su dolu bardak ile perdeyi söndürdüm. Öksüre öksüre mutfaktan çıktığımda,salonun ortasında katı bir yüz ile onu görmemle donup kaldım.
Nasıl buraya girmişti,neden içerisi yanarken yardım etme tenezzülünde bulunmamıştı? "S-siz buraya nasıl girdiniz?" Bana bakmıyordu, gözlerini yangının gerçekleştiği yere dikmişti.Kaskatı kesilmiş orayı izliyordu. "Beyefendi,afedersiniz ama neden evimdesini-" konuşmama izin vermeden. "Kim Taehyung" dedi.
Konumuz bu değildi ve o tamamen saptırıp alakasız bir zamanda bana adını söylemişti, çok garipti. "Her neyse, artık açıklasanı-"
Bilmem kaçıncı kez lafım kesilirken konuştu. "Alevler,onları gördüm ve buraya geldim; hâlbuki sizi yerde güzel bir şekilde yatarken gördüğümde,bedeninizin bu dünyadan ayrıldığını sanmıştım." Ağzım şaşkınlıkla aralanırken ne dediklerini kavramaya çalışıyordum.Gerici bir ortam içerisindeyken, şu garip çekici adamı evimden gönderip zihnimde bunlarla savaşmak istiyordum. "Gördüğünüz gibi bedenim dünyadan ayrılmadı,belki bir gün yine gelirsiniz ve o gün bedenim buradan ayrılmış olur,kim bilir? ama dediğim gibi bugün değil.Bu yüzden görüşmek üzere Taehyung bey!" Elimle kapıyı gösterirken Taehyung'un sanki dediklerim onun hoşuna gitmiş gibi dudağının kenarını kıvırdı. Ben içli içli nefes alıp verirken o yavaşça kapıya doğru yürüdü. Onu inceleme fırsatına sahip olduğumda, güzel giyim tarzına sahip olduğunu farkettim. Kıyafetleri güzel taşıyordu ve yüzüyle birbirlerini mükemmel tamamlıyorlardı.Böyle kasabaya böyle biri çok fazlaydı.
Taehyung kapının önüne geldiğinde bana doğru dönüp,veda etme anlamında donuk bir ifadeyle başını sallayıp kapıyı kapattı. Olayların hala etkisi altında olarak yürümeye başladım. En üst kattaki balkona çıktım,derin nefesler alarak çevreye göz gezdirmeye başladım. Artık karnım aç değildi. Nedensizce aç hissetmiyordum. Halbuki çok acıkmıştım.
Düşüncelerimi balkondan bakarken gördüğüm görüntüler böldü. Bay Kim, elinde demir bir testere ile benim bahçeme doğru geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grandma's house
FanfictionJeongguk,garip insanların olduğu kasabaya taşındığı zaman;kasabanın en garip insanına kalbini açacağını nereden bilebilirdi ki?