Halamın dediğine göre bulantımı keseceği düşünülen tek şey,babaannemin deposundaki ilaçlarıydı.
...
Karnımın kasılmasına elim ile engel olmaya çalışırken bodrum katına doğru yol aldım.El feneri ile birlikte bodrum kapısının önüne geldiğimde,karanlık olan uzun merdivene baktım.Tırsmama engel olup birer-ikişer inmeye başladım.Jimin Hyung gelene kadar ilaçları bulmam gerekiyordu,ki o gelince şu yeşil saçlı çocuğun çalıştığı mini markete alışverişe gidecektik.
Daha hızlı adımlarla bodruma girdiğimde feneri açarak etrafa göz gezdirdim,dikkatimi sadece ilaç aramaya odakladığım için çevre pek dikkatimi çekmemişti.İlaç kutularını bulduğumda ağzım bir karış açıldı,gördüklerim çok ama çok garipti.Başta inanmadım,sonuçta bunlar gerçek olamazdı değil mi? ''Jeongguk!Burada ne yapıyorsun,derdin ne senin?'' Jimin hyung eve girip bodruma gelmiş beni gördüğüm vampir sembollü kitaplar,vampir bağlama büyüleri ve benzer şeylerin olduğu bodrumdan çekip çıkarmıştı.
Hala hyungun neden bana kızdığını anlamaz şekilde ilaçları içerken markete gitmeye yol aldık.Anahtarı alıp dış kapıyı kapattığımda Jimin hyung arabay doğru yürüdü. ''Hyung,market zaten yakın arabaya gerek yok.'' diye seslendim.''Alışveriş torbaları bizimle birlikte yürüyecekse,arabaya gerek yok.'' dediği şey ile gözlerimi devirdim,bana garip şekilde bakınca kahkaha atmaya başladım.Ben gülerken hyung yanına çağırıyordu.Gülerek kafamı sol tarafa çevirdiğimde bir çift kahvelerle karşılaştım.Yüzü çok solgundu,kapıya dikilmiş beni izliyordu.Rahatsızca arabaya doğru yürüdüm.Hyunga belli etmemeye çalışarak gülümsedim.
Arabadayken gözüm Hyunga kaydı,ailesinin durumu pek iç açıcı değildi.Ama o kendi çalışarak gerçekten çok gelirli biri olmuştu,sosyetenin içindeydi.Ben öyle olur muydum orasını bilmiyordum.
Markete geldiğimizde Hyungun bakışları markette gezindi,benim bakışlarım ağzında lolipopu ile vücudunu kasaya yaslamış,gözlerini içeriye girenlere diken Yoongi'ye bakıyordum.Kafamı Yoongş'nin zıt tarafına çevirdiğimde hyungu göremememle birlikte hızlı adımlarla etrafı taradım.Tamam,market çok büyük değildi ama küçükte değildi.En sonunda sebzelerin bulunduğu kısımda hyungu görmemle yanına damladım.Konuşmama izin vermeden,''Gguk,buradan sebze almayacağız;taze bile değiller'' yüzüme garip bir şekilde bakarak cümleyi kurduğunda tepkisiz kaldım. ''Size sebzelerimin taze olmadığını düşündüren nedir acaba?'' arkamızdan gelen sese doğru döndüğümüzde,üzerinde siyah takımı olan,siyah saçlı bir adam vardı.Ayrıca korelilere rağmen güzel bir burun genine sahipti,belki de ameliyattı?
''Pardon ama,kimdiniz?Evet sebzeleriniz taze değil'' Hyung gayet özgüvenli bir şekilde karşısındaki adamla konuşuyordu,eğer adam sebzelerim dediyse buranın sahibi olma ihtimali çok yüksekti. ''Ben Jung Hoseok,marketin sahibiyim.'' kocaman bir gülümseme sundu Hoseok bize,daha doğrusu hyunga.Bu konuşma ilerleyen safhalarda flörtleşmeye kadar ilerledi,ben ise sadece onlara bakıyordum.Hyung sıkıldığımı anlamış olacak ki,beni ramen almaya gönderdi.Arkada hyungun şirin kıkırtılarını duyarken ramen raflarına doğru yürüdüm.
Raflara geldiğimde,Yoongi'yi donuk ve hızlı nefesler alarak Hyung ve Hoseok' a bakarken görmeyi beklemiyordum.Ona şaşkın şekilde bakarken raflara geldim ve birkaç şey seçerek sepete attım.
Sonra hyung geldi,bana festival olduğunu söyledi.Acaba o gelecek miydi, oraya ayak bastığında etrafın havasının değiştiği, konuştuğunda ağzından çıkan kelimelerin şarkı gibi çıktığı adam;o festivale gelecek miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grandma's house
FanfictionJeongguk,garip insanların olduğu kasabaya taşındığı zaman;kasabanın en garip insanına kalbini açacağını nereden bilebilirdi ki?