3. Bölüm Sonu Hatırlatması
"Yalnızken böyle giyinme," dedi. "Anlamadım?" Çatalı alıp eğdiği kafasını yerden kaldırdı ve çatalı önüme koydu. "Yani diyorum ki, o güzel tenini saklama benden."
Eğilince yüzüme düşen saç tutamını eliyle geriye doğru attı. "Bugün uzun olacak."
♧
"Ailen yok mu?" Diye sordum. Bu büyük evde yalnız başına sıkılmıyor muydu? "Yok, öldüler." Dedi.
"Nasıl?"
"Öldürdüm onları, ben öldürdüm..." Dedi ve sertçe yutkundu. "Kafamın içinde öldürdüm."
Bunları söylerken ifadesi değişti, dağıldı ve düşünceleri mimiklerini parçalara ayırdı.
"İnsan ailesini seçemiyor maalesef ama kendi yolunu kendisi seçebiliyor." Dedi çatalıyla tabağındakileri karıştırırken.
Eğdiği başını kaldırdı ve yüzüme baktı. "Senin gibi." Dedi.
"Dün gece bir hata yaptım," dedim. "İnsan ailesini seçemediği için, kendi yolunu da şaşırabiliyormuş."
Alayla gülümsedi. "Seçimler, seçimleri doğurur." Dedi. "Bunu asla unutma, küçük."
"Yanlışın neresinden dönsem, kârdır." Dedim. "Döneceğim yakında."
"Hayal kurmak güzeldir," dedi. "Ancak, baş kahramanı sen isen. Aksi hâlde, olaylar planladığın gibi ilerlemeyebilir."
Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "Hayal ile hayat arasındaki tek fark, son harf değildir." Dedi. "Gerçek dünyaya hoş geldin, küçük." Geri çekildi ve sandalyesini çekerek kalktı masadan.
"Ders bir; insanlara asla güvenme." Dedi ve kulağıma doğru eğilerek fısıldadı. "Bana bile."
Sandalyemi geriye doğru sürükledi. "Bu kadar oyalanmak yeter, iş başına artık."
"Ne işi?" Diye sordum. "Yanımda duracaksın sadece. Giyeceğin kıyafetleri odandaki koltuğun üzerine bıraktım. 15 dakikan var."
Üst kata çıkıp odamda benim için ayırdığı kıyafetlere göz attım. Siyah belden oturtmalı bir ceket, siyah kumaş pantolon, ceketin içine giymek için bordo boğazlı bir bluz ve siyah topuklu ayakkabılar. Nereye gideceğimizi bilmiyordum ama bu seçimi kendim yapmıştım, haklıydı. O yüzden inat etmek yerine bir süre onunla oynamaya karar verdim. Madem büyük bir oyunun içerisindeyiz, o zaman oyunu kurallarına göre oynayıp vakti geldiğinde oyundan çekilmeliyim.
Kıyafetleri hızlıca giydim ve makyaj masasının üzerinden kırmızı bir ruj alıp dudaklarıma sürdüm. Ruj yeterliydi benim için. O sırada kapı açıldı. "Hazır mısın?" dedi yanıma yaklaşırken. "Hazırım."
Göz ucuyla bir süzdükten sonra ağzından olumsuz anlamda bir homurtu çıktı. "Bir şey eksik," dedi ve iyice yaklaşarak açık bıraktığım saçlarımı omuzlarımın üzerinden geriye attı. Elini cebine koydu ve koyu yeşil bir takı kutusu çıkarttı. "Birazdan tamamlanacak," diye fısıldadı kulağıma ve elindeki kutunun kapağını açtı. Kutunun içerisinden bir çift küpe çıktı. Küpeleri yavaşça kulaklarıma taktı ve bir süre yüzüme baktı. İşaret parmağını dudaklarımın üzerinde gezdirirken, "İşte şimdi oldu," dedi. "Muazzam." Belimden kavrayarak kendine bastırdı ve aynaya bakmam için başımı tutup karşımızdaki aynaya çevirdi.
"Bak," dedi. "Küpeler sana, sen yanıma yakıştın." Başka bir şey demeden elimden tuttu ve peşinden odadan çıkarttı. "Nereye gidiyoruz?" diye sordum arabanın önünde dururken. Kapımı açarken fısıldadı. "Çok konuşuyorsun, küçük."
Yol boyunca birileriyle telefonda görüşme yaptığı için bir daha sormaya fırsatım olmadı. Araba durduğunda geldiğimizi anladım. "Geldik," dedi. "İnebilirsin."
Yavaşça kapıyı açtım ve inmeden önce etrafıma göz attım. İzbe bir yerde durmuştuk ve etrafta kimse görünmüyordu. Yanıma gelip elimi sıkıca tuttu. "İçeride yanımdan ayrılmayacaksın," dedi. "Yoksa, sonuçlarına katlanırsın."
Arabayı bıraktığımız yerin birkaç metre ötesinden başka bir sokağa girdik, hâlâ izbeydi fakat bir yerlerden müzik sesi geliyordu belli belirsiz. Yürümeye devam ettikçe ses artıyordu. Gri paslanmış bir kapının önünde durduğumuzda artık ses çok yüksek geliyordu. Kapının kulpunu kavradı fakat açmadı. "Tekrar ediyorum," dedi. "İçeride yanımdan ayrılmayacaksın, kimseyle konuşmayacaksın ve kimseye bakmayacaksın. Bir şey sorulursa ben cevap veririm. Özellikle aramızdaki bu durumdan kimsenin haberi olamaz. Anladın mı, küçük?"
"Tamam," dedim umursamazca. Kapıyı açtı ve içerideki manzara gülümsememe neden oldu. Gece uzundu ve oyun daha yeni başlıyordu.
Sabrının sınırlarıyla biraz oynayacağım Akın Kalkan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİKOPAT MAFYA (+18)
Teen Fiction"Soyun," dedi. "Ne saçmalıyorsun?" Diye bağırdım. Bağırmamla anında bana döndü ve bedenimi kapıyla kendisi arasında sıkıştırdı. "Bana bak küçük," dedi. Bakmadım. Eliyle çenemi tutarak kendisine bakmaya zorladı. "Konuşurken yüzüme bakacaksın. Bana...