6. Bölüm Sonu Hatırlatması
Bana bir defter ve kalem lazımdı. Olayları ve kişileri en kısa zamanda bağdaştırıp akıllıca bir plan hazırlayacaktım. Odayı bir süre aradıktan sonra ne bir kağıt parçası ne de bir kalem bulabilmiştim. Akın'dan bir bahaneyle istemem gerekiyordu.Odamın kapısı çalınca, düşüncelerimden sıyrıldım. Akın içeri girmişti. "Kapı çalmayı bildiğini bilmiyordum ama keşke çaldığın gibi gir dememi de bekleseydin."
Yatağa doğru yürüdü ve yavaşça yanıma oturdu. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı ve kulağıma doğru fısıldadı.
"Ben sabırlı bir adam değilim, küçük. Kendi evimde bir odaya girerken kimseden izin istemem." Dedi. "Ve senin benden başka bir özelin olamaz."
♧
Ertesi sabah uyandığımda ortada görünmüyordu ve evde büyük bir sessizlik hakimdi. Onun odasında kalıyordum ve bu beni iyice rahatsız ediyordu. Onun evinde, onunla kaldığım yetmiyormuş gibi...
Dün gece yanıma gelip, birkaç dakika sonra gitmişti ve geç bir saatte uyumama rağmen ne odaya gelmişti, ne de evden ses geliyordu.
Geceyi dışarıda mı geçirmişti?
Yataktan çıkıp lavaboya gidip, elimi ve yüzümü yıkadım. Geçen gün aldığı kıyafetleri kurcalayıp giyecek bir şeyler aradım. Hepsini eledikten sonra nihayet normal bir şeyler bulmuştum. Buz mavisi triko kazağı ve siyah kot pantolonu giyinip saçımı rastgele bir topuz yaptım.
Odadan çıktığımda ortalarda görünmüyordu. Salona indiğimde orada da yoktu ve etraf gereksiz sessizdi.
Sanki sessizlik tanımlanabilecek başka bir kavramdı ve bu sessizlik, sessizliğin bile sesini kısardı.
Ben düşüncelere dalmışken, birden anahtarın kapıya girme sesi irkilip sıçramama neden oldu.
Gelen, Akın'dan başkası değildi.
Paltosunu astıktan sonra gözleri salonun ortasında dikilen beni buldu ve ifadesizce bakmaya başladı.
"Neredeydin?" Diye sordum. Sorum karşısında kaşları çatıldı ve sonrasında alayla gülümseyerek yanıma doğru yürümeye başladı.
Bir nefes kadar mesafe bıraktı aramızda.
"Dün bir, bugün iki." Dedi. "Bana hesap sorabileceğini mi zannediyorsun?"
"Ortalarda yoksun geceden beri. Beni ormanın ortasında, bu perili evde tek başıma bıraktın. Sorarım." Birden gülmeye başladı. "Perili ev mi?"
"Lafın gelişi. Korku filmlerindeki evler gibi. Konumuna ve sahibine de bakarsak..." Gülen yüzü soldu ve yerini yine ifadesiz bir hâl bürüdü. "Akşam Cemil'lere gideceğiz."
"Bi-" Az kalsın biliyorum diyecektim ve büyük bir pot kıracaktım. Kaşları çatılırken şüpheyle beni süzmeye başladı. Hemen bir şey uyudurup cümlemi tamamlamam gerekiyordu.
"Bir şey rica edecektim senden." Dedim ve cümlemi kurtardım. En azından öyle umuyordum. "Bana kâğıt, kalem ve biraz boya alır mısın?"
"Sebep?" Diye sordu. İyice şüphelenmeye başlamıştı. "Çok sıkılıyorum. Biraz resim falan yaparım oyalanırım diye düşündüm." Cevabım ikna etmemişti ve şüpheli gözlerle süzmeye devam etti. "Birkaç tane de kitap olur mu? Bir şeyler okurum." Şüphe çekmemesi adına kitap istemiştim yanında. Çok ikna olmuş gibi durmasa da, aksi bir şey söylemedi. "Tamam, yarın hallederiz."
Salondan çıkacağım sırada, "Kahvaltı yapmayacak mısın?" Dedi. "Sen burada otur ben bir şeyler hazırlayayım birkaç dakikaya hazır olur." Cevap vermemi beklemeden salondan mutfağa geçti.
Çok geçmeden çağırdı beni. "Gelebilirsin, hazır." Mutfağa gittiğimde bir bardak meyve suyu ve yanında tost hazırladığını gördüm. İkimizde karşımızda biri otururken yemek yiyemediğimiz için yanına oturdum. Bu sessizlik beni mahvediyor, adeta boğazımı sıkıyordu.
"Neden yanındayım?" Diye sordum. Meyve suyunu içerken sorum karşısında afalladı ve sonrasında umursamıyormuş gibi meyve suyunu içti. Bardağı masaya koyarken hâlâ ilgisiz duruyordu. Normal bir şeyden sohbet eder gibi, "Sen seçtin." Dedi.
"Ne olduğunu bilmiyordum," dedim. Bakışlarını masadan çekip, bana çevirdi. "Şimdi biliyor musun?" Diye sordu.
Biliyor muydum? Sanırım hayır. Ama tahminlerim vardı. Tahmin edilmesi imkânsız da olabilirdi.
"Tahmin etmesi zor," dedim. "Her şey olabilir." Çenemi kavrayıp yüzümü kendine doğru çevirdi. "Sana tahmin yürüt demedim. Biliyor musun diye sordum. Evet ya da hayır?"
"Hayır," dedim. "Bilmiyorum." Çenemi kavrayan parmakları gevşedi ve bıraktı. Tekrardan bakışlarını masaya çevirdi ve yemeğiyle ilgileniyormuş gibi davranmaya devam etti. "Güzel. Öğreneceksin zamanla," dedi.
"Akşam-" cümlesi kapı zilinin çalmasıyla yarım kaldı. Kaşları çatılırken bana baktı. "Birini mi bekliyordun?" Diye sordum. Çünkü burayı çalışanlardan başkası bilmiyordu ve onları izne çıkartmıştı. Başını olumsuz anlamda salladı. Birini beklemiyordu ve yüz hatlarından gerildiğini anlıyordum.
Kapı tekrar çalınca ayağa kalktı ve elini belindeki silahın üzerine koyarak her an silahını çıkartmaya hazır vaziyette kapıya doğru yürüdü.
Ben mutfakta oturmuş, bekliyordum.
Kapıyı açtı ve bir silah sesi duyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİKOPAT MAFYA (+18)
Teen Fiction"Soyun," dedi. "Ne saçmalıyorsun?" Diye bağırdım. Bağırmamla anında bana döndü ve bedenimi kapıyla kendisi arasında sıkıştırdı. "Bana bak küçük," dedi. Bakmadım. Eliyle çenemi tutarak kendisine bakmaya zorladı. "Konuşurken yüzüme bakacaksın. Bana...