İzlediğimiz sahnelere inanamayarak kafa sallamalar ve ardı arkası gelmez hayretlerle geçen bir saatten sonra, The VelociPastor'un kapanış jeneriği akarken dahi hala gülüyordum. Bunun nedeni gerçekten böyle bir filmin para harcanıp çekilmiş olması mıydı emin değildim ama kendimi tutamıyordum.
"Film... bu yılın en iyisiydi bence"
Başını salladı. "En azından en ilginci diyebiliriz"
"Evet, ilginç de olur." Güldüm. Dirseğimi yastığa bastırırken, diğer filmi aramaya başlamıştım. Savaş da bana doğru biraz daha eğilmiş, kolunu hemen kolumun yanına dayamıştı. İlk önce çaktırmadan ters tarafa kaymayı düşündüm, ama omzundan bana doğru akan sıcaklık, doğru düzgün hareket etmemi engelliyordu. Yüz üstü dirseklerimizin üstünde uzanırken ara ara salladığı ayağı bacağıma çarpıyor ve ikimiz de bundan kaçınmıyorduk. Sanki aramızda artık o gerilimli tansiyon yok olmuş, yerini böyle doğal minik temaslara bırakmıştı. İyi hissettiriyordu.
"Böyle filmleri ne zaman izlemeye başladın?"
Gülümsemesi yavaşça soldu "Bir kaç yıldır."
"Aklını dağıtmaya ihtiyacın olmuş olmalı?" Savaş'ın bana daha önce yazdığı notlardan biri aklıma geldi. Herkesin bazen saçma sapan gülmeye ihtiyacı vardır. Sessizce kafasını salladı. Belki bu sessizliği susmam için bir işaretti ama yine de geri adım atmadım.
"İnsanı kötü düşüncelerden uzaklaştırıyorlar değil mi?" Bana döndü. Avucuma dayadım çenemi. Göz gözeydik. Yakındık ve o bana bir kaç saniyeden uzun bakmaya kalktığında kalbim de heyecanla harekete geçiyordu. Bana attığı dikkatli bakışlar kalbimi yuvasından çıkarıyordu sanki. Gözlerimi kaçırdım. "Belki bazen sebepsizce, sınavdan boktan bir not aldığında veya kötü bir ayrılıktan sonra birazcık da olsa gülmek için bu kötü filmleri izlemeye başladın. Bence bu filmleri tanımlamak için kötü kelimesi yetersiz kalır ama"
Kıkırdadı. Yanımda yavaşça hareket ettiğini hissettim. Sanırım başka tarafa dönmüştü yüzü artık.
"Özür dilerim"
"Ne için?"
"Mert'le olanlar."
"Bilmiyordun Savaş. Bu konuda anlaştık bence. Eğer bilseydin kesinlikle yapmayacağını ben biliyorum ama"
"Bunu ikidir söylüyorsun." konuşurken ayağıyla yatak başlığına çarpıyordu ve hafifçe sallanıyorduk. Ona döndüğümde yine bana bakıyordu. Yeşil gözleri sanki biraz kararmıştı ve dudakları ince bir çizgi halini almıştı. "Ne dediklerini biliyorsundur. Benim hakkımda. Şerefsiz bir yuva yıkıcı"
"Sema'nın Devrim'i seninle aldattığını biliyorum. Biri fotoğrafınızı çekmiş, bunu da duydum. Bir de videodan bahsediyorlar. Bunları tüm okula yollamışlar."
"Evet ve o kadar değil. Sonrasında Devrim'in benimle konuşmaya çalıştığını da duymuşsundur. Ve ona söylediklerimi de. Eğer kız arkadaşını memnun etseydi aldatılmayacağını söyledim herkesin önünde. Ki herkes bunun tamamen benim götlüğüm olduğunu biliyordu."
Buna biraz afalladım işte. Çünkü Mert'in anlattıklarından sonra, hikayenin bu kısmının biraz abartı veya tamamen yalan olabileceğini düşünmüştüm. Sonya'nın birinin tüm bu konuşmayı kaydettiğini söylemesine rağmen, sonuçta kendi gözlerimle görmemiştim ve bunun için uğraşmayı da asla düşünmemiştim. Zaten artık uğraşmama gerek de yoktu, çünkü Savaş yanımda hepsini kabul ediyordu. İnce gülüşünü duyduğumda tekrar ona döndüm.
"Bunun yalan olduğunu düşündüm deme sakın bana?" kısa bir anlığına göz göze geldik ve bu sefer bakışlarını ilk çeken o olmuştu.
"Düşündüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
K'den Notlar
RomanceBu muhteşem hikaye @Twoony'nin -K isimli hikayesinden Türkçeleştirilmiş ve ilhamla yorumlanmıştır. Yazara sevgiyle teşekkür ederim. *Orijinal İng versiyonunu Twoony hesabından bulabilirsiniz (bkz.takip ettiklerim) This story is sort of translated an...