~2.Bölüm~
Hayallerimin peşinden koşmak için çalışmam lazımdı. Gayret etmem ve sonunda ona ulaşmam gerekiyordu.
Çünkü ben Nurşahane Bilici'nin kızıydım.
Annem dedemlere karşı gelerek liseyide üniversiteyide okumuş. Babamla ise üniversitenin son yılı tanışmışlar ve evlenme kararı almışlar. Dedem karşı gelmemiş bu duruma. Çünkü annemin nasıl inatçı bir kadın olduğunu biliyormuş. Ehh tabi kimin annesi.
Aklıma annem gelmişken telefonumu cebimden çıkartıp rehberden yerini buldum.
Arar aramaz açmıştı.
"Kurban olduğum" demişti hemen. Yüzümde bi gülümseme oluştu. Özlemiştim onu.
"Nasılsın annecim?" Sorumla beraber konuştu. "İyiyim kızım sen nasılsın? Üniversite nasıl?" Derin bir nefes aldım.
"Ben iyiyim şimdilik üniversite de iyi gidiyor."
"Şimdilik derken Canset?" Eminim ki şuan kaşları çatılmış tek yere odaklanmıştır.
"Vizeler başlayacak anne. Ve ben biraz korkuyorum. Çok çalışıyorum ama yapamazsam korkusu var yine de"
Yumuşacık sesiyle konuştu.
"Benim güzel kızım senin yapabileceğine inanıyorum. Ha eğer olurda bir sorun çıkarsa bu önemli değil. Her türlü annen arkanda bebeğim"
Genişce gülümsedim ve annemin annem olduğuna şükrettim. Her daim yanımda bir destekçi olmuş, yapamazsam bile yanımda durmuştu."Teşekkür ederim anne. İyi ki varsın"
Kıkırdadı. "İyi ki varım ama baban kıymet bilmiyor" babamın yanında olduğunu anladım. Annem babamı çok sever ve her daim yanında olduğu için şikayet etmezdi.
"Anne ben artık kapatayım. Ders çalışıcam"
Söylediklerime karşı hemen "Tamam kuzum sen kapat sonra tekrar konuşuruz" dedi.
Şuan parktaydım ve elimde şeker salıncakta sallanıyordum. Anneme ders çalışacağımı söylemiştim ama kafamı dinledikten sonra yapacaktım bunu.
Derslerimde şu zamana kadar hiç zorlanmamıştım. Zeki ve çalışkandım. Hayat dolu olduğum gerçeğini değiştirmiyordu tabi.
Herşeyi yerinde yaşamayı severdim.Bir saatin sonunda eve gelmiş Bige'yle beraber yemek yapmaya koyulmuştuk.
Ben pilavı yapacakken "Erkin'ler de gelecek" demişti. Bu benim için sorun değildi tabi ama bana da danışmasını isterdim.
Bige anlayışlı bir kızdı. Bu sebeple hemen ona geleceklerinde bana da danışmasını söylemiştim. Benden özür dilemişti.
Masayı hazırlarken zil çaldı. Bige bana bakıp "Kapıyı açar mısın güzelim?" Dedi.
Başımla onaylayıp kapıya gittim. Sevgilisini neden kendisi karşılamıyordu diye aklıma gelmişti ama koşarak odasına gitmesiyle bu sorunun cevabını almıştım. Üstüne çeki düzen verecekti. Benim için sıkıntı yoktu. Siyah tayt ve crop vardı üzerimde saçlarımı at kuyruğu yapmıştım.
Kapıyı açıp gülen yüzümle karşımda ki iki adama "Hoşgeldiniz" dedim. Erkin gülümseyerek "Hoşbuldum" demişti. Vaha ise başıyla onaylamıştı. Salona geçtik. Gözleri evi inceliyordu. Evimiz iki kızın isteği üzerine diziliydi. Hem düzenliydik hem de ikimizde şık şeyleri seviyorduk. Pembeden oluşan bir oda değildi. Kahverenginin hakim olduğu geniş bir salondu.
Bige odasından çıkıp hemen Erkin'e sarıldı.
"Hoşgeldin sevgilim" gözlerimi ikisinin üzerinden çekip masaya baktım. Boş tabakları vardı. Doldurmak için ayaklandım.
İkisinin cilveleşmesini izlemekten çok daha iyi bir fikirdi.
Mutfağa girince arkamdan gelen ayak sesleriyle başımı hafif çevirip omzumun üzerinden gelene baktım. Vaha'ydı.
Gözlerini gözlerime çıkartıp "Sigara içsem rahatsız olur musun?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 YAPRAKLI YONCA
Teen FictionBir adam vardı. Karanlığında boğulan bir adam değil. Sadece biraz şanssızdı. Bir kadın vardı. Dillere destan değildi güzelliği. Sadece şans hep onun tarafındaydı.