öpücük. |8

1.6K 269 190
                                    

diğer ficimde işler yolunda gitmiyor, burayı yoluna sokayım bari.
alırım oylarınızı ve yorumlarınızı, hadi güzellikler.

Jeongguk'un kollarındaydım, evet tekrar bedenim onun kolları arasındaydı ve ben ilk defa bu kadar güvende hissetmiştim.

Titrek nefesler verirken burnumu hafifçe onun omzuna sürtmüş, sonunda kendime geldiğim için bir anda ağlamaya başlamıştım. Her şey bir anda o kadar gelişmişti ki şokunu daha yeni yeni atlatabiliyordum.

Jeongguk ağladığımı hissetmiş olmalı ki başımı yasladığım omzunu geri çekmiş, bana bakmıştı. Anında endişe ile tekrardan sıkıca beni sarmalamış, derin bir nefes verdiğini işitmiştim. "Az kaldı, dayan biraz olur mu? Uzanacaksın birazdan." Dediğinde burnumu hafifçe çekmiş, başımı sallamıştım.

Birkaç saniye daha koridorda yürüdüğümüzde, aniden durmamızla sıkıca Jeongguk'un omuzlarına tutunmuştum. "Ne yapıyorsun sen? Bırak arkadaşımı!" Tanıdık ses ile büyük gözlerimle başımı çevirmiş, bağırarak bize doğru yürüyen Hoseok ve Namjoon'a bakarak burnumu yeniden çekiştirmiştim.

"Sakin olun, Taehyung'a bir şey yapmayacağım. Kötü-"

"Kessene, bırak onu. Başında birileri yok mu sandın!?" Namjoon'un kalın sesi ile derin bir nefes almış, konuşmak istesem de dudaklarımdan kelimeler çıkamamıştı. "Bakın, zamanı değil. Barın sahibiyim, ona zarar vermeyeceğim diyorum." Jeongguk'un dediği şey ile şaşkınca kaşlarımı kaldırmış, yine de ona sarılmaya devam etmiştim.

"Barın sahibi olman bir şey değiştirmiyor, uzak dur ondan-" Namjoon'un sesini bölen ince ses ile rahat bir nefes vermiştim sonunda. "Tanrı'm, Bay Jeongguk.. Üzgünüz." Jimin hızla ikisinin kolundan tutup çekiştirmiş, ardından bize doğru bir adım atmıştı. "Taehyung iyi mi?" Diye sorduğunda Jeongguk başını iki yana sallamıştı. "Birisi sataşmış, hallettim. Şimdi sakinleştireceğim, izin verirsen."

Jimin birkaç saniye ikimizi süzmüş, düşündükten sonra sonunda geriye çekilerek derin bir nefes vermişti. "Tamam, evine bırakın ama lütfen. Babası onu öldürür." Demiş, arkasını dönerek Hoseok ve Namjoon'u çekiştirerek ortadan kaybolmuştu.

"Gel bakalım." Derin sesi ile mırıldandığında gözlerimi açmaya çalışmış, tamamen sesten uzak bir odaya girdiğimizde sonunda biraz olsun başımın ağrısının geçtiğini hissetmiştim. Beni kırmızı bir koltuğa yatırdığında dudaklarımı ıslatmış, gözümden akan yaşları elimin tersi ile silerek hıçkırmıştım.

Hızla arkasını dönüp dolaptan bir kutu getirdiğinde onu incelemiş, içinden gerekli malzemeleri çıkartarak pamuğa dökmüştü. Ardından yavaşça dudaklarımın kenarına sürtmeye başlamış, titremelerim arasından kısık bir tıslama bıraktığımda elini hızla geri çekmişti. "Geçti, tamam." Fısıltılı sesi ile kapattığım gözlerimi geri açmış, simsiyah gözleri ile karşılaşmamla hızlanan kalbime engel olamamıştım.

Keşke benim olsaydı, demiştim istemsizce, keşke sadece benim olabilseydi. Bu düşünceleri sarhoşluk mu getiriyordu bilmiyordum lâkin o an sadece bana ait olmasını istemiştim.

Tekrar düşünmeden pamuğu dudaklarıma sürttüğünde yeniden acı çeksem de bu sefer ses çıkartmamıştım. Sonunda işi bittiğinde elindekileri çöp kutusuna atmış, kutuyu kaldırıp yerine koyarken mırıldanmıştı. "Barlara bu kıyafetle gideceksen Taehyung, sağlam arkadaşların ile git." Dediği şey ile gözlerimi yeniden silmiş, başımı eğmiştim. "Be-ben üzgünüm, bilmiyordum."

Anında kaşları çatıldığında hızla bana doğru eğilmiş, çenemden tutarak yüzlerimizi hizalamıştı. "Sikeyim, senin suçun değildi. Bu orospu çocukları yüzünden insanlar dışarıda özgürce gezemiyor." Diyerek sinirle tıslamış, ardından baş parmağı ile dudağımı yoklamıştı hafifçe. "Güzel dudakların ne hâle gelmiş." Sona doğru sesi yumuşamış, gözlerimin tam içine bakmıştı. Tanrı'm aklıma mukayyet ol.

dance with me - taekook.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin