merhaba şekerlikler, yazmaya nasıl teşvik olabilirim ben?? acil taktik!?!?
"Jimin, inan bana ağzımdan Fransa kelimesi çıkmadı." Büyük bir şokla mırıldanırken karşımdaki ufak bedeni süzmüş, kaşlarımı kaldırmıştım. Elindeki kahvesini birkaç kez sallamış, ardından gözlerini kısarak başını sallamıştı. "Biraz aptallaştın bu aralar, bence söyledin ve hatırlamıyorsun."
Verdiği cevapla anında kaşlarımı çatmış, kendimi kanıtlamak istercesine masaya dizlerimi yaslayarak Jimin'e yaklaşmıştım. "Lütfen inan bana, gerçekten söylemedim diyorum sana." Sonunda derin bir nefes verdiğinde kabullendiğini düşünmüş, sırıtarak geri çekilmiştim. Evet, kesinlikle bunda bir iş olduğuna inanıyordum.
"Belki de baban söyledi?" Dişlerimi yavaşça alt dudağıma sürtmüş, başımı sallarken bu ihtimali gözden geçirmiştim bir süre. "Evet, fakat babam annemden bahsetmekten nefret eder. Özellikle annemi asla işe sokmak istemez." Dediğimde omuz silkmiş, kahvesinden büyük bir yudum almıştı. "Bence o söyledi, babana bir sor. Eğer söylemediyse derinlemesine araştıralım derim." Dediğinde başımı sallamış, hızlıca ayağa kalkarak mırıldanmıştım. "Pekâlâ, şimdi gitmem lazım.. Görüşürüz o hâlde."
Cebimdeki belli miktardaki parayı masaya koymuş, koşar adımlar ile kafeden çıkarak babamı aramıştım. "Neredesin?"
"Şirketteyim, neden sordun?"
"Bu harika, yanına geliyorum."
Bir şey demeden telefonu kapatmış, yandaki otoparka girerek arabama binmiş, şirketin yolunu tutmuştum. Yaklaşık 15 dakika içinde yüksek binanın önüne geldiğimde anahtarımı valeye teslim etmiş, uzun zamandır girmediğim şirketin kapısından girdiğim anda garip bir şekilde kendimi daha rahat hissetmiştim. Sanırım Jeongguk gerçekten de beni bu şirket işlerine alıştırmıştı.
Asansörün önüne geldiğim vakit düğmeye birkaç kez basmış, bu sırada kol saatime bakarak istemsizce derin bir nefes vermiştim. Günlerdir bunu düşünüyordum ve artık gerçekten cevabını bulmam gerekiyordu. Asansör geldiği anda kendimi içine atmış, en üst katın düğmesine bastıktan sonra beklemeye koyulmuştum.
Karamel rengi saçlarımı bir süre incelemiş, üstümdeki hırkayı biraz çekiştirerek daha güzel durmasını sağlamıştım. Sonunda açılan kapı ile hızlıca babamın odasına girmiş, masada dosyaların başında duran yorgun halini gördüğüm anda ben de durulmuştum. Ona ne kadar sinirlensem de kıyamıyordum işte. Annem yokken her daim bana o sahip çıkmıştı. Anneme yakınlık kuramıyordum ama babam gerçekten ailesindenmişim gibi hissettiriyordu.
"Şey, merhaba." Kısık sesimle konuştuğumda sonunda bana dönmüş, zoraki bir gülümseme sunarak eliyle sandalyeyi göstermişti. "Otursana." Başımı sallayarak sandalyeye adımlamış, gergin bir biçimde oturarak babamı süzmüştüm. "Sana yardım etmeye geldim."
Belki de geliş sebebim bu değildi lakin şu an içimden sadece ona yardım etmek geçiyordu işte. Söylediğim cümle ile anında gözlerinin parladığını görmek içimi sıcak bir hisle kaplamış, benim de gülmemi sağlamıştı. "Vay canına, Jeongguk sana iyi öğretmenlik yapmış olmalı." Dediğinde anında gözlerimi kısmış, başımı sallamıştım. "Ah evet, o gerçekten iyi bir öğretmen baba."
Elimi boşta duran dosyalara götürmüş, incelemeye başlarken babamın sesiyle durmak zorunda kalmıştım. "Bu borç bizim şirkete çok kötü yansıdı, Pentagon çok etkilenmedi ama bizi derinden sarstı. Toparlanmamız gerekiyor." Dedikleri istemsizce ellerimin titremesini sağlamış, yutkunarak başımı sallamıştım. Resmen kendi şirketimi iflas edecek duruma getirmiştim. "Evet, bunun için daha çok çalışmalıyız. Değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dance with me - taekook.
FanficTaehyung girdiği iddia sonucu tanımadığı biri ile dans etmek zorunda kalır, bu kişinin babasının ortaklarından Jeon Jeongguk olduğundan bihaberdir.