-jungkook: still with you
'
Saatler geçmişti. İki gündür galaksi gözlü çocuğu göremiyordum. Ve ben kendi kendimi yiyip bitirmiştim saatlerce.
Bana hasta olduğunu söyleyerek bugün okula gelemeyeceğini dün gece bildirmişti. Tam da okulda onu göreceğimi ümit ederken. Hiçbir cevap verememiştim mesajına. Niye iyi misin diye sormamıştım ki mesela? Ya da bir şeye ihtiyacı olup olmadığını sormamıştım? Hasta ise bakıma muhtaç olabileceğini nasıl akıl edememiştim ki. Asla yazamamıştım ona. Onun -dünden beri- mesajına cevap verme tenezzülünde bile bulunmamıştım. Kötü hissediyordum. Fazlasıyla kötü hissediyordum.
Bu iki gün boyunca sürekli düşüncelerle savaşmıştım. Sürekli aklımı karıştıran bir düşünce vardı. Galaksi gözlü çocuk ile ilgili sorular soruyordu bana. Ve ben hiçbirini cevaplayamıyor, sadece başımdan savıyordum.
Aslında her şey ortadaydı ama, kabullenemiyordum işte.
Onunla son görüşmemizden bu yana birçok şey yapmıştım. Şarap ile resimler çizmiş, tuvallerime şiirler kazımıştım. Diğerlerinden fazlaca farklıydı ama bunlar. Bu zamana kadar hep rastgele yazdığım satırlar da öylece çizdiğim resimler de ilk defa birisine ithaf ediliyorlardı. Bana birisini hatırlatıyorlardı. Sanki zihnimin orta yerini, kalbimin tamamını işgal etmemiş gibi şimdi de ona söylemek istediklerim, onunla yapmak istediklerim parmaklarımdan dökülüyordu usulca. İnanması güç geliyordu ama bu iki gün boyunca olan şey buydu. Birisi sürekli rüyalarıma giriyor, zihnimi ele geçirmiş bir biçimde kendisini sanki unutmam mümkünmüş gibi hatırlatmak istercesine yokluyordu. Gözlerinin küçük ışıltılarına, o ışıltıların ardındaki her an fırtına çıkaracak gibi gizlenen bulutlarına hayran kalmıştım.
Göz göze geldiğim an Jeon Jeongguk isimli çocuğa, kendisine Küçük diye seslenilmesinden hoşlanan çocuk ruhlu birisine vurulmuştum. Hem de sefil hayatımı sırf onun için sonlandırmamak uğruna...
Seviyordum. Onunla sadece birkaç saat geçirmiş olsam da yerleşmişti işte aklıma. Asla aklımdan çıkmıyordu. Yaptığım her eylemde onu arar olmuştum. Mesela deli gibi merak ediyordum şu an. Okuldan geldiğimden beri yatağa öylece uzanmış, onu düşlüyordum utanmazca. Bana yine galaksi gözleriyle bakıyor, masumluğunu iliklerime kadar akıtıyordu. Yatağın ucundaki yatağa çıkmaya çalışan köpeğim bile dikkatimi çekemiyordu onun gibi. Tüm her şeyim o oluvermişti. Şimdim ve geleceğim. Tamamen kendimi onun varlığına teslim etmiştim. Geçenki gece onunla birkaç saat daha kalma şansını kaçırmıştım. Tam bir hayalkırıklığıydı. O biraz daha kalmamı teklif etmese de onunla kalmaya devam edebilirdim. Ama kendi kendime gurur yapmış, bir de ona teslim olmuştum. Bütün yol boyunca gözyaşlarım dinmemişti. Sanki bir daha görüşmeyecekmişiz gibi canımı yakmıştı evimin yolu.
Düşüncelerimden sıyrılmama neden olan şey telefonumdan gelen sesti. En son telefonumdan bildirim sesinin ne zaman geldiğini bile hatırlamıyordum. Yataktan usulca doğrularak komodinimdeki telefonuma uzandığımda ekranda okuduğum isimle yataktan kalkmıştım; Küçük.
Yanıma gelebilir misiniz bayım?
*konum*Okuduğum mesajla kalbim teklemişti. Bu evrenin bana bir işareti miydi? Sonunda iki günün sonunda onu görebilecek miydim? Hızla birkaç dakikaya orada olacağımı yazarak giyinmeye başladım. Birden her şey daha da canlanmıştı gözümde. Sadece tek bir mesajıyla beni bu kadar hızlı değiştirebilmesi inanılmazdı. Beni fazlasıyla afallatıyordu. Telefonu yatağa fırlatarak dolabıma uzandığımda dudaklarımın yana kıvrılışını kesemiyordum. Bu sefer kesinlikle gururuma yenilerek gözyaşlarıyla bu eve dönmeyecektim. O şansı bir kere kaybetmiştim. Bir daha kaybedemezdim. Elime geçenleri giyerek telefonu elime aldıktan sonra salona adımladım hızla. Ayaklarımın ardından gelen minik ayaklara ise birkaç saniye dönüp baktım. "Birkaç saate döneceğim Yeontan." yere çökerek başını sevip tüylerinin arasına sevgi dolu bir öpücük bıraktım. Galaksi gözlü bir çocuk sayesinde köpeğime bile daha sevecen yaklaşıyordum resmen. Beni tam anlamıyla birkaç parıltıyla fethetmişti. Rafın üstünden evin anahtarını alarak koşar adımlarla çıktım. Elimdeki telefonun kilidini açarak attığı konuma girdim. Buradan çok da uzak olmayan bir parkın konumuydu. Güneş ufuğa yaklaşırken beni selamlıyor, bulutlar ise geceki yıldızları gizlememek için bu günlük dağılmış numarası yapıyorlardı. Aynı onun gözleri gibiydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ya' Aburnee |taekook|
Fanfiction"Benim biricik küçüğüm. Seni dünden daha çok, yarından daha az seviyorum. Ama seni en çok bugün seviyorum..." "Bu söz kimin peki?" "Bu söz ise Kim Taehyung isimli bir aşığa ait küçüğüm. Ne ünlü bir yazar ne de ressam. Sadece, fazlaca aşık bir adam...