0.4

111 17 36
                                    

"Sevgili Chris, sen oldukça temiz ve safsın. Kral ise oldukça kirli ve oyunbaz. Seni neden yanına çekti, bilmiyorum."

"Bana aşık." dedi Chris küçük salonun boğucu havasını içine çekerek. Bir yandan da yayıldığı koltukta başını hafifçe eğimişti. Rosè ona garip bir bakış attıktan sonra elindeki nakışa iğneler batırmaya devam etti.

"Sen çok keskinsin Chris. Tıpkı bir hançer gibi. Bu kadar keskin olman beni korkutuyor."

"Ne, sanki kral benimle bir şey yaşayacakmış gibi konuşuyorsun?" dedi bir sinirle başını ona doğrultarak. "Sen sadece krallığı düşünüyorsun, kral zaten her şeyin farkında. Bir aptal gibi onun sevgi gösterilerine kanıp bir sevgi besleyeceğimi sanıyorsan hayır, yanılıyorsun."

Rosè krala aşık olacağı düşüncesiyle kasıp kavrulan gözlerin ateşini gördüğünde nefesi kesikleşti. Sadece bir ihtimal olmasına rağmen sanki uzun zamandır içinde tuttuğu bir nefretle söylüyordu. Gerçekten, Descarta'nın geçmişini merak ediyordu. Gözlerini devirerek genci izledi. Şimdi salonda volta atmaya başlamış, ellerini yüzüne kapatarak ya da saçlarını çekiştirerek düşünüyordu.

"Sana sadece her şeyden çok çabuk emin olduğunu söyledim. Krala karşı beslediğin nefreti anlayamıyorum-"

"Sis, lütfen. Bu konuyu bir daha açma. Buraya sadece hademelik yapmaya geldim ve kralın her gün yatağına başka bir cariyesini attığına eminim. Kendi oğullarını bile kendisini tatmin etmek için kullandığı gibi söylentiler de vardı. Ki ateş olmayan yerden duman çıkmaz, bilirsin. Ben bu yüzden onu sevmiyorum. Amacım ne sanıyorsun? Mertebemi yükselteceğim, onun gözüne gireceğim, sevgisine küçük oyunlarla karşılık vereceğim ve sonra, ona akıl vermeye başlayacağım. Halkı sefalet içinde bırakmaması için. Onun veziri olduğumun hayalini kurmaktan başka bir şey yapmıyorum. Beni anlıyor musun? Ve sonra ona kapılacağım, hatta seveceğim gibi bir düşünce kaplıyor içimi ve bu tam bir kabus. Gerçekten.."

"Anlıyorum, anlıyorum. Ama iyi rol yapman gerek biliyorsun değil mi?"

Açıkça Sis Rosè'un onun vezir olacağına inancı yarı yarıyaydı. Hatta onu küçük görmüştü. Bu çok uçuk bir istekti. Vezir olmak, iki yüzyıldır vezirlerin kullanılmadığı hanedanda yeniden vezir olarak doğabilmek, tamam, düşündükçe daha da imkansız geliyordu. Ama Sis Rosè anlıyordu ki kralın Chris'e olan sevgisi konusunda şakası yoktu. Çekinmiyordu, gösteriyordu, her gün çay bahçesinde onunla sohbet ediyor, şu ana kadar hiçbir hademenin oturmaya bile cesaret edemediği yemek masasında ona elvan çeşit yemekler sunuyordu.

Bu kıskanılasıca bir durumdu, ve Sis Rosè her ne kadar saf yüreği arkasında dizginlemeye çalışsa da kötülüğü, kıskanıyordu. Onu ve mertebesini kıskanıyordu ama bu oldukça saftı. Tabii diğerleri Sis Rosè kadar nötr veya iyi niyetli değildi, hademeler Descarta olabilmek için her şeylerini verebileceklerini söylüyor, bazıları ona hayran olurken bazıları da kralın gözünden düşürmek için türlü kötülüklere başvuruyordu. Doğru, parlayan bir gerdanlıksan, herkes seni takmak ister. Herkes senin değerini ister. Bunun farkındaydı Sis Rosè ve elinden geldiği kadarıyla sevgilisi ile beraber onu korumaya çalışıyordu. Tabii ne kadar başarılı olabilirse.

[...]

Aşağı kata indiğinde, giriş kapısını aştı ve bahçenin sol tarafına döndü. Kızıl saçlarını arkaya taradıktan sonra üzerindeki ceketi düzelterek ilerledi. Felix'in eskrim dersi bugün Nepotrasc Chang'ın geç gelmesi üzerine akşamın geç bir saatine alınmıştı. Ve ders bitmek üzereydi. Etrafta kimsenin olmayışından dolayı çökmüş bir sessizlik, görüş açısından kolayca çıkan, sağ tarafta kalan bekçi kulübesi onu birkaç dakika sonra geçireceği zaman için sanki teselli ediyordu. Onları kimse göremezdi.

Shadow |Chanlix ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin