0.5

109 15 24
                                    

"Efendim, Nacotchia kasabasında bir isyan başlamış. İki günden beri halk komşu Avusturalyalıların çoğunlukta olduğu komşu kasabayı yakıp yağmalıyor. Çözüm olarak ne sunacaksınız?"

"Büyümedikçe sorun yok. İsyanı çıkartanları bulun."

"Ama efendim-"

"İsyancıların başını bulun dedim."

"Hannel Jis lakabında birini duyduk. Aratılması için her yere ilanlar astık efendim, bulduğumuz an size ulaştıracağız."

"Güzel, şimdi çıkabilirsin. Giderken hademeye Descarta'yı odama çağırmasını söyle."

"Tabii efendim, iyi geceler."

Kızıl saçlı Seong Setris Hwa uzaklaşırken Minho odasına ilerledi. Chris'i göreceğinin heyecanı ve bir yandan da öfkesi vücudunu sararken derince nefeslendi. Aynadan kendisine bakıp geri çekildiğinde kapının açılma sesiyle arkasını döndü. Chris ifadesiz bir yüzle onu izliyordu.

"Kapıyı kapat ve otur sevgili Christopher."

Chris keskin bakışlarını onun üzerinden çekmeden yatağa oturduğunda Minho ilerleyerek ona birkaç adım yaklaştı. Önünde durunca Chris başını hafifçe yukarı kaldırıp ona baktı. Minho ise elini beyaz yanağa koyarak işaret ve baş parmağıyla okşadı.

"Geçen gece Felix'le bahçede ne yapıyordun?"

"Sizi alakadar ettiğini sanmıyorum."

Minho biraz daha aralanan grilerini mavi gözlere doğrultarak "Siz derken?" diye sordu. Vahşi kelimeler bir sessizlik olarak odada yankılanırken baş parmağı yanağa daha sıkı bastırmıştı kralın. "Dedim ki, sizi alakadar etmez. Felix benim sevgilim." Minho içinde kabaran öfkeyi dizginlemeye çalışarak gülümsedi, açıkça bu, korkunç bir gülümsemeydi. Saklamak istediği şeyi ortaya çıkarıyor ve berbat ediyordu.

"Senin onu sevmediğini düşünüyordum."

Chris Minho'nun sözlerine karşılık yüzüne küçük bir gülümseme koydu, kaşları hafiften çatılmıştı, bu şeytanın gülümsemesiydi. Her şeyi gizleyebilirdi ama saklayacak hiçbir şey yoktu, Chris'in içindeki intikam ve öfke duygusunu yansıtmaktan başka bir şey yapmıyordu.

"Senin beni sevdiğini düşünüyordum, Minho."

Minho duyduğu sözlerle yanağı okşamayı bıraktı, durgun bakışları Chris'in dudaklarını bulurken parmaklarını hareket ettirip Chris'in çenesine yerleştirdi ve başparmağını dolgun alt dudağa bastırdı. Dudaklar aralandığında başparmağı dili üzerinden ağzının içine girdi ve dudaklarda hafif bir ıslaklık bıraktı. "Seni sevdiğimi de nereden çıkardın?" Neredeyse sinirli sayılacak kelimeleri Chris'in yüzüne çarparken bir yandan parmağını daha da bastırıyordu. "Sadece sen de diğerleri kadar sikiksin ve benim sürtüğüm olmaya mecbursun."

Diliyle parmağı boylu boyunca yaladıktan sonra yüzünde şeytani gülümsemesiyle konuştu;

"Sanmıyorum."

Minho'yu bacaklarından tutarak yataktan hızla kalktı ve yerlerini değiştirdi. Minho yatağa sertçe sırtının çarpmasıyla refleks olarak dirseklerini yatağa yaslayıp şaşkın bakışlarını Chris'e çıkardı. Chris ise yüzünde küçülen gülümsemesi ve ona yukarıdan bakışları ile üstüne çıktı. Ondan çok daha yapılı olan vücuduyla kralın ellerini birleştirip başının üzerinde kilitledi. Boynuna doğru eğilip ısırıklar bırakırken kralın durdurmaya çalıştığı inlemeleri odada yankılanıyordu. Hayatı boyunca hiçbir erkek onu becermemişti, her zaman birileri onun sürtüğü olmuştu ve şimdi, bunu ufak bir hademe mi değiştiriyordu? Siktir, o ufak bir hademe bile değildi, kraldan çok daha güçlüydü ve kralın gözdesiydi. Ve evet, o bunu değiştiriyordu, kralı kendi sürtüğü yapıyordu.

Shadow |Chanlix ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin