0.2

112 16 45
                                    

"Kral Barhatres, seni huzuruna çağırıyor.. İnanılmaz. Gel seni onun yanına götüreyim."

Az önce bir hademenin onu çağırmasıyla dışarı çıkmış, birkaç dakika sonra dönmüş olan Sis Rosè içeriye girerken ilk bu sözleri sarf etmişti. Descarta onu başıyla onaylandıktan sonra Sis Rosè onu götürmek istediğini söyleyip kapıyı işaret etti. Descarta önden, Sis Rosè da arkasından çıktı. Bir kat aşağı indikten sonra ikiye ayrılan koridorda sağa dönüp ilk kapının önünde durdular.

"Hareketlerinde çok dikkatli ol, Kore'ye dair hiçbir alışkanlık veya kelime kullanma, iyi şanslar dilerim. Emin ol ki Barhatres seni seçtiyse bir şekilde gözüne girmişsindir."

Descarta onu başıyla onayladıktan sonra geriye çekilip dik bir duruş takımdı. Nefeslerini düzene sokup heyecan ile yanıp tutuşan kalbinin hızlı atışlarını yatıştırmaya çalıştı. Gözlerini açtığında Sis Rosè'nin ona gülümseyerek baktığını gördü. Ardından genç kadın ona el salladıktan sonra adımlarını geriye çekerek üst kata çıkmak için merdivenlere doğru yürüdü. Bakışlarını ondan çekerek kapıya döndü. İşaret ve orta parmağını birleştirip diğerlerini kapayarak hafifçe ahşap kapıyı tıklattı.

"Gelebilirsin."

Kadife sesi, Kore'de doğup büyümüş olmasına rağmen mükemmel aksanı ve özenle seçtiği kelimeler kızıl saçlıyı tatmin etmişti.

Parmakları ikili kapının menteşeleri üzerinde birkaç saniye bekledikten sonra aşağı bastırarak ikisinin aynı anda açılmasını sağladı. Hafifçe aralanan boşlukta kralın ihtişamlı odasını görmek onu mutlu etmişti. Yine de yüzündeki ciddiyetten ödün vermeyerek içeri girdikten sonra kapıyı kapatıp birkaç adım attı ve sonra durdu. Kral Minhes, üzerinde altın işlemeleri bulunan siyah bir gömlek, siyah kumaş pantolon ve koyu kahve çizmeleriyle elinde tuttuğu bastona dayanma ihtiyacı duymasa da hafifçe yere bastırıyor, ahşabın rahatsız edici gıcırtısı etrafa yayılıyordu. Yarı açık gri renkte gözleri, aralanmış dolgun dudakları, şakaklarının altından yüzüne hafifçe kare şeklini veren çene ve yanakları, muhteşem yüz hattı ile kendisine bakıyordu. Siyah saçları ortadan ikiye ayrılmış, üzerinde küçük bir taç yer alıyordu.

"Yaklaş."

Kendisine verilen emirle önünde birleştirdiği ellerini aralayıp birkaç adım attı. Kral için herhangi selam verme girişiminde bulunmamış, aksine başını yere bile eğmemişti ve bir dakikadır onu dik bakışlarıyla izliyordu. Adımları ona bir metre uzaklıkta durduğunda bu sefer Barhatres yaklaştı. Omzuna koyduğu elini bir an olsun çekmeden arkasına geçip aynaya doğru adımlamasını sağladı. Ondan birkaç santim uzun oluşunu kullanarak başını eski kıyafetlerin sarmaladığı omzun hizasında ilerletti.

"Güçlü, yakışıklı, yapılı, harikulade." diye fısıldadı ellerini omuzlardan aşağı kollara ve sonra ellere ilerleterek. Kızıl saçlının nefes alıp verişleri hızlanırken yüzüne küçük bir gülümseme koydu. Başını geriye çekip hafifçe sağa adımladıktan sonra tekrar muhteşem vücudu, ardından aynadan ona bakmakta olanın yüzünü inceledi.

"Beni tatmin ettin. Ya da şöyle mi demeliyim; beni tatmin eden ilk kişisin, Descarta Christopher."

"Benim için büyük bir memnuniyet, Kral Lee Minho." dedi Chris sakince gülümseyerek. Barhatres kendine gerçek isminin seslenilmesiyle kalbinin sıkıştığını hissetti. Öfke tüm kanına dolarken bunu dışarı yansıtmamakta kararlıydı. Tekrar kızıl saçının arkasına geçtikten sonra elini bileği üzerinde tutup gülümsedi.

"Bakalım sandığım kadar güçlü müsün?" diye fısıldadıktan sonra elindeki hançeri hızla onun omzuna saplamak için oynattı. Ancak bileğine yapılan ani hareket sonrası karnına yediği tekme ile geriledi. Nefeslenmeye çalışırken bir yandan ellerini dizi üstünde birleştirerek başını Chris'e çevirmişti. O karnındaki acıyla başa çıkmaya çalışırken Chris önünde eğilmediği kralın şimdi kendisinin önünde eğildiğini görmekten tatmin olmuştu.

Shadow |Chanlix ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin