1.0

72 12 10
                                    

Yolun kenarında sigarasını tüttüren rahat genci görünce gülümsedi. Yanına doğru ilerlerken halkın arasından birkaç kişiyle sessizce konuştuğunu fark edebiliyordu, başını sağa sola çeviriyor ve herkesi izliyordu kartal gibi gözleriyle. O her zaman böyleydi. Korumacı, ajan.

"Hey.. Günaydın."

"Günaydın Sang. Bugün menüde ne var."

"Planlar tıkırında ama sivil askerler işin içine girdi. İşte hepsinin fotoğrafı ve bilgileri bu zarfın içinde. Hızlı teslimat tamam."

"Sana kahvemden ikram etmek isterdim ama burdan toz olup gitmen gerekiyor sanırım. Görüşürüz, Descarta'ya teşekkürlerimi ilet."

"Tamamdır, görüşmek üzere."

Adımlarını hızlandırarak oradan uzaklaştı. Lacivert saçlı olan ise mektubu paltosunun iç cebine yerleştirip yol almaya başladı. Küçük bir sokağa girdiğinde arkasında onu takip eden bir adam olduğunun yaklaşık beş dakikadır farkındaydı. Cebindeki mektubu çıkardı ve yüzleri inceledi. Gerisin geriye yerine koyduktan sonra bileğinin içindeki bıçağı arkasını dönüp adama fırlattı. Anlının ortasına saplanan bıçaktan dolayı sesini bile çıkaramadan yere yığıldı, Jisung da yüzünde küçük bir gülümsemeyle ilerleyip cesedin yanı başında belirdi.

Yanılmamıştı, bir sivil askerdi. Bıçağı kafasından çıkarırken oldukça sert çekti, böylece yüzüne ve paltosuna birkaç damla kan sıçramıştı. Cebindeki bezle metal parçasını güzelce temizledi. Adamı alıp sokağın sonundaki çöplüğün oraya götürdü. Saman yapımı torbaları aralayıp cesedi yerleştirdikten sonra kalan torbalarla da üzerini örtü, sanki hiçbir şey olmamış gibiydi. Yakında cesedin kokusunu alırlar ve bulurlardı, cebinden bir kağıt çıkarıp, daktilo gibi düz bir el yazısıyla "Tebrikler." yazdı. Bir poşeti aralayıp görünen paltonun cebine yerleştirdi ve ordan uzaklaştı. 

Hızlı olmuştu, oysaki dövüşmek kanını ısıtabilirdi. İlkbaharın serin rüzgarı üşütüyordu onu. Bir sigara yakıp ağzına götürürken gülmemeye çalıştı. Bir kişi daha arkasında onu takip etmeye başlamıştı. 

[...]

"Burda ne arıyorsun ha?!"

Fısıldayarak konuşuyordu ama açıkça sinirliydi. Siyah kısa saçları olan genci yakalarından tuttuğu gibi duvara çarpmış ve sırtının zedelenmesine neden olmuştu. 

"Sikeyim Chris.. Biraz sakin olur musun?!"

"Buraya ne sikim çevirmeye geldin?"

"Sakin ol sadece hademeyim, basit bir hademe..!"

Chris gülmekten kendini alamadı. Alaycı bir sırıtma koydu yüzüne ve yakalarını tutmaya bırakırken onu duvara ittirip geriye çekildi. 

"Sana yardım edeceğim."

"Sikik yardımına ihtiyacım yok Hyunjin."

"Sshh, kırıcı oluyorsun Chris, şimdi gidip kralla tanışmalıyım, izninle."

Chris tekrar güldü, biraz histerikti.

"Eminim gece yarısı seni yatağına atıp yapabildiği kadar becerecek. Senden tek beklediğim, aptal olma."

Hyunjin ona göz devirdikten sonra odadan çıktı. Yüzündeki iğrenç gülümsemeyi silmeden onu izledi Chris. Plan bu kadar kusursuz olduktan sonra Hyunjin bir aksaklık çıkarırsa hiç tereddüt etmeden onu öldürürdü, bu çok kolaydı. Komik.

[...]

"Hah-ah.. Ahh.."

Hiç dinmeyen inlemeler yatak odasını doldururken Minho üzerine eğilmiş, sırt kasları üzerine öpücük ve ısırıklar kondurduyordu. Siyah kısa tutamları parmakları arasına alarak başı yastığa bastırdı bir süre. Uzun zamandan sonra kendine iyi bir eş bulabilmişti sonunda. Bu narin vücut Felix'ten bile güzeldi. Gerçi doğru ya, Felix uzun zamandan beridir onun yüzüne bile bakmıyordu Chris'ten ötürü. Kabullenmesi her ne kadar zor olsa da unutmuştu şu an, şu seksin şehveti arasında. Bitiyordu işte, sanki bembeyaz bir sayfa açılmış gibiydi. Chris yok gibiydi, belki de kendini kandırıyordu ama bu şu anın mükemmelliğini değiştirmeye yetmiyordu.

Shadow |Chanlix ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin