İlk bölümle karşınızdayım! Yorumlarınızı şimdiden merak ettim umarım beğenirsiniz.
İyi okumalar!
🥀🥀
Rüzgarın esintisi sadece bedenimi değil, saçlarımı da geriye doğru savuruyordu. Ayaklarım saçlarıma hitaben yere sağlam basıyor, geriye savrulmamı engelliyordu. Ayaklarımın ucunda kayıp giden toprak aşağıya doğru bakmamı sağladı.
Yükseklik.
Korktuğum ama yinede kaçıp gidemediğim çıkmazım gibiydi.
Yanaklarımı ıslatan yaşlarımı ellerim yardımıyla silip orayı gözyaşlarının iziyle doldururken korkunun verdiği his, midemi bulandırdı.
Nerede ve neden burada olduğum hakkımda hiçbir fikrim yoktu. Sahi neden buradaydım? Neden Ayaklarım koca bir boşluğa gidecek bir uçurumun önündeydi.
Bu kadar acizleşmiş miydim? İntiharın çözüm olacağını bilecek kadar ne yaşamıştım? Beni bu kadar yıpratan, çaresiz kılan ne olmuş olabilirdiki?
Zihnim öyle çok doluyduki, neler düşündüğümün ya da ne düşünmem gerektiğinin farkında değildim.
Aşağıda dalgalanıp kıyıya sertçe çarpan denizin eşsiz dalgası zihnime başka bir sis perdesi daha ekliyordu. Rahatlatıcı bir o kadarda korkutucuydu.
Gözlerimi kapatıp dinlenmeyi seçtim, zihnimi boşaltmayı ve gözlerimin akıtmak için beklediği yaşları bir an önce geri göndermek için derin nefesler alıp verdim.
Burada olmam yanlıştı, neden buraya gelmiştimki zaten. Ruhum kıskaçlarının altından kaçıp gitmek için deli gibi çırpınıyordu. Bilmiyorduki onu tutan engeller benim düşüncelerim ve acılarımdı.
Bir adım daha öne attım bilinçsizce. İçimdeki ses buna uymamam gerektiğini söylesede onu engelleyen düşüncelerim vardı. Ve o düşünceler içimdeki sesi arttırıyordu.
Yedi yıl, koskoca yedil yıl geçmişti değil mi o günden bu yana. Kendim için onu arkamda bırakıp buraya gelmiştim. Pişmanım ama değildim de. Onun için her şeyden vazgeçmeye hazırdım ama aileme küçükken verdiğim sözleri yeri getirmek zorundaydım. Bugüne kadar kimseye boyun eğmeyen ben onlara verdiğim söze boyun eğmiştim.
Kendimi kurtarmalı ve onların hayatını yaşamayacağıma dair sözler vermiştim. Hayallerim vardı ve ben o hayaller için sevdiğim adamı terk edip ondan çok uzağa kaçmıştım.
Birbirimize aramıza kimse girmeyecek diye söz verirken şimdi aramızda koskoca şehirler vardı. Aşamayacağımız kadar çok değildi ama hislerimiz buna engeldi. Benden nefret ediyordu.
Belkide aramızdaki şehirlerden daha çok onun nefreti bizim aramızdaki en büyük mesafeydi. Bunu ben yapmıştım.
Bir adım daha attım öne doğru, rüzgar gittikçe şiddetini arttırıyordu ve bunu sanki yapacağım hatadan uzaklaştırmak ister gibiydi. Peki ben rüzgara kulak asacak bir ruh halinde miydim?
İçimde yanılgılarım vardı, pişmanlık, çaresizlik ve en büyüğü acı vardı.
Büyüyor, büyüyor ve kıvranmamı zevkle izliyordu.
Bir adım daha attığımda ölümün eşiğindeydim. Ölmek için ayağımı ileriye doğru atmam yeterli olacaktı.
Peki bunu yapacak mıydım? Heleki aileme verdiğim sözler için sevdiğim adamdan vazgeçmişken.
Gerçekten can almam bu kadar kolay olabilir miydi? Bugüne kadar çoğu karşıma çıkan insanlar bana nasıl intihara kalkıştığını anlatmıştı ve ben onları şaşkınlık ve korku dolu izlemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKUNUN ESARETİ
Chick-LitYıllar önce elimden kayıp giden her şeyim, artık tekrar elimden alınıyordu. Kazanmak için şansım olsaydı eğer, tek kazancımın o olmasını dilerdim. Sadece onu kazanmak, onu kaybetmekten korkmayı seçerdim. Ama engeller vardı, aramıza çığ gibi düşen v...