GABB

2

Gabb İslah okulunun büyük kapısından içeri girdi. Büyük bir bahçesi vardı, okul eski ama ferahtı. Polisler kapıdaki güvenlikle konuştuktan sonra oradan ayrıldılar ve güvenlik telefonla konuştuktan kısa bir süre sonra şişman bıyıklı bir adam yanına geldi,

"Merhaba Gabriella Swan, Northclass'a hoşgeldin. Şimdi sana ihtiyacın olan birkaç şey vereceğim ve seni odana göndereceğim. Sormak istediğin bir şey var mı?"

Hayır diyerek kafasını salladı Gabb.

Yol boyunca konuşan şişman adama uzunca baktı, dediklerinden hiçbir şey anlamamıştı, aklı hala Cam'deydi. Belkide birdaha onu görmek istemeyecekti. Kim isterdiki?

Sonunda uzun bir koridora girdiler, burası çok ürkütücü ve karanlıktı. Koridorun sonundaki odaya geçmesini işaret eden görevliye,

"Burda ne yapacağım?" diye sordu, adam ise,

"Burasıda normal bir okul ve her okulda olduğu gibi burasının da bir kuralı var. Şimdi sana okul kıyafetlerini vereceğim ardından boş olan bir odanın anahtarını, ders program listesini." diye cevap verdi.

Gabb daha fazla soru sormadı. Burası çok korkutucuydu. Fazla konuşmak yerine hemen uyumak dinlenmek istiyordu. Adamla odaya girdiler. Oda bir depo gibiydi aranacak her şey bulunuyordu. Görevli bir sandalye yardımıyla dolaba uzandı, "Sanırım S beden sana uygundur." dedi. Gabb ise kafasını onaylarcasına salladı ve siyah bir tişört, siyah bir pantolon ve siyah bir babeti elinde buldu. Daha sonra alelacele görevli eline 17 yazan bir anahtarlık tutuşturdu.

"Bu senin oda numaran. Saat 09.00'dan gece 12.00'a kadar serbestsin. Yani kafeteryada bir arkadaşının odasında takılabilirsin ama tam 12.00'da odanda olmak zorundasın. Yoksa cezalara maruz kalırsın." dedi ve eline son olarakta ders programı listesini geçirdi.

"Eee bak ne diyeceğim, bu koridordan dümdüz gittikten sonra 3 kat merdiven çıkacaksın odan sağ köşede. Birde unutma her zaman izleniyorsun. Ceza almak en kötüsüdür. İyi şanslar." diyerek ordan uzaklaştı.

Gabb denileni yaptı ve koridorun sonuna kadar gidip 3 kat merdiven çıktı fakat aklı durmuştu sanki. Kafası karışmıştı bir katta ancak bu kadar çok kat olabilirdi diye düşündü. Büyük bir gayretle odasını ararken, onun yaşlarında pembe saçlı (gotik bir havası vardı) bir kız yaklaştı,

"Hey kayboldun mu yoksa?"

diyerek alaycılıkla ama tatlı bir şekilde gülümsedi. Gabb ise "17 numaralı odayı arıyordum" dedi sertçe. Kız ,gayet sıcak bir ses tonuyla "En sağdaki oda kırmızı tokmağı olan kapının yanı." diyerek yol gösterdi. Gabb, hafifçe gülümsedi ve odasına doğru hareket etti.

Oda kapısını açtığında odanın ne kadar boş ve korkutucu olduğunu gördü. Elindeki eşyaları yatağın üstüne koydu ve bir ayna ve oturaktan oluşan parçanın yanına gitti. En sevdiği şeydi aynada kendini incelemek ama bu sefer bunu yapamadı, ya da yapmak istemedi. Yeni okul kıyafetlerini incelemeye başladı. Siyah dümdüz bir tişörttü abartısız ve sıradan pantolon ve ayakkabıda öyleydi.

Eskiden her sene okul kıyafeti aldıklarında hemen giyer ve saatlerce aynanın karşısından ayrılmazdı. Ders programını aynanın kenarına sıkıştırırken göz ucuyla derslere bakmak istedi.

"Bir günde 10 saat felsefe mi?, saçmalama Gabriella Swan, bu ölümle eş değerdir." diyerek kendi halinde mırıldandı ve yeni dersin 35 dakika sonra olduğunu gördü. Hemen okul kıyafetlerini giydi saçlarını taradı ve cebinde olan kimsenin farketmediği göz kalemini hafifçe mavi gözlerinde gezdirdi ve odasından çıktı.

Tek sorun dersin nerede işlendiğini bilmiyor olmasıydı. Yine o pembe saçlı kız ile karşılaştı.

"Görünüşe göre yeni birileri aramıza katılmış, merhaba ben Alexis." dedi gülümseyerek.