[1]

210 23 16
                                    

Çakan şimşekle evin içi saniyelik de olsa aydınlandı. Hastalığından dolayı iki hafta işe gidemediğinden maaşı kesilmiş, elektrik faturasına paraları yetmemişti. Normalde bu kadar fatura gelmezdi ancak ev arkadaşı pijama partisi bahanesiyle disko topu kullandığı için bir dünya fatura gelmişti. Bu yüzden elektrikler kesilmiş, her gece erkenden uyumak zorunda kalmışlardı. Ancak ertesi gün olacak önemli sınava saat gece yarısına gelmesine rağmen kendi telefonunun şarjı bittiği için ev arkadaşı Jimin'in telefonunun flaşını kullanarak devam ediyordu Hoseok.

Saatlerdir çalışmanın verdiği yorgunlukla, gözlerinin ağrımasıyla çalıştığı masaya kafasını koyarak orada öylece uyuyakaldı.

Normal dersler dışında bir yandan da dans eğitimi alması onu hem maddi hem de bedensel açıdan çok zorluyordu. Ancak hayallerini gerçekleştirmek için tüm bunlara katlanmak zorundaydı.

Ertesi gün kendi telefonu kapalı olduğu için, Jimin'in telefonunun flaşını da açık unuttuğundan şarjı bittiği için saati bilmeyerek uyandı. Boynu, sırtı ve kolları masada uyuyakaldığı için isyan ediyordu.

Jimin geceden sarhoş geldiği için hâlâ uyanmamış olmalıydı. Geç kalma ihtimaline karşı hızlı hızlı hazırlanıp evden çıktı. Koşarak vardığı sınıfı önünde biraz nefeslenip kapıyı tıklatarak içeri girdi. Hocanın olmamasının verdiği rahatlıkla boş olan sıralardan herhangi birine oturdu. Sınıfın saatine baktığında birinci dersin yeni başladığını olduğunu gördü.

Sınıftaki tek arkadaşı yanına geldiğinde istemsizce gülümsedi.

"Selam Hoseok, neden geç kaldın? Merak ettim seni."

"Selam Taehyung, gece yarısına kadar sınava çalıştım sabahta uyanamamışım."

"Sınav vardı değil mi ? Hiç çalışamadım."

"Sabahlara kadar antrenörü düşündüm desene sen şuna."

Taehyung kıkırdayıp Hoseok'un omzuna vurdu.

"Yok daha neler, saçmalama istersen."

Konuşurken ensesini kaşıdığının farkında değildi. Yalan söylediğinde hep bunu yapardı.

Tam bir şey diyecekken hocanın içeri girmesiyle yerine oturdu Taehyung.

Zorlu bir sınavdan sonra eve gidiyordu Hoseok. Sınavlardan sonra ders işlemek -özellikle bu ders matematikse- onu ciddi derecede yoruyordu. Şimdi ise para sıkıntısından dolayı uzun süredir otobüs kullanamadığından onca yolu yürümek işkence gibi geliyordu.

Sonunda eve geldiğinde çantasını kenara atıp direkt banyoya girdi. Okuldan gelince banyo yapmak huy gibi bir şey olmuştu onda.

Ilık suyun altında iyice mayıştığını fark edince çıktı. Rahat bir şeyler giyinip saçını kurulamak için eline aldığı havluyla salona girdi. Sessizce telefonla uğraşan ev arkadaşını görünce şaşırdı. O bu saatte evde olurmuydu ki?

"Hoşgeldin Hoseok! Bende seni bekliyordum!"

"Ne o ? Çok mu özledin beni."

"Özledim özlemesine de kalk gidiyoruz."

"Nereye? "

"Sürpriz ;)"





▪▪▪





"Tanrı aşkına Jimin, benim burada ne işim var."

"Bir susmadın Hoseok, yeter!"

"Bırak beni gideceğim."

"Otur oturduğun yere, zaten üç ayda bir oluyor lütfen kırma beni."

"Başka biriyle gelseydin, neden ben?"

"Off, bir sus artık Hoseok, biraz eğlenip gideceğiz zaten. Sürekli çalışıyorsun, ya iştesin ya okulda ya da dans kursunda. Biraz kafanı dağıtmaya bak."

Jimin önlerindeki masada duran içki bardağını eline alıp Hoseok'a uzattı.

"İçki içmem ben."

"İçince öyle demeyeceksin ama. Al bir dene."

Hoseok, Jimin'in elinden şarabı alıp Jimin'den kurtulmak için tek dikişte içti.

"Oldu mu?"

"Oldu oldu çok güzel oldu. Hadi bir tane daha söyleyelim."

Garson birer bardak daha aldılar. Jimin ,elindeki ikinci içki bardağını Hoseok'a uzattı. Hoseok, Jimin'in elinden ikinci içki bardağını alacağı sırada hafif uyuşmanın verdiği sersemlikle şarabın yarısın beyaz salaş gömleğinin üstüne döktü. Geldiğinden beri onu izleyen bir çift gözden habersizce lavaboya gitmek için ayaklandı.

Suyla üstünü temizlemek için ne kadar uğraşsada nafileydi. Şarabın kırmızı lekesi bir türlü çıkmıyordu.

İçeri giren adamı umursamadan ilk dört düğmesi açık olan beyaz salaş gömleğini temizlemeye devam etti .

"Boşuna uğraşma şarap lekesi çıkmaz."

"Ufff! Ben neden buraya geldim ki! "

"Beğenemedin mi?"

"Beğenmeli miydim?"

"Mekanlarımın beğenilmemesi genelde imkansızdır."

"Buraya gelene kadar şimdiye 200 tane soru çözmüştüm."

Söylenerek kapıyı çarpıp bardan çıktı. Ancak yanında hiç para olmadığı için bir süre yoldan geçen arabaları seyretti. Zaten burası bugünlük ücretsiz olmasa hayatta gelemezlerdi.

Jimin'in barmenlik yaptığı barda her üç ayda bir çalışanlara özel bir gece ücretsiz eğlenmeleri için fırsat verilirdi.

Hoseok bir süre daha öyle bekledi.

"Uzun zamandır bu mekana böylesine bir güzellik gelmedi."

Hoseok gelen sese doğru dönünce lavaboda gördüğü adamla aynı kişi olduğunu fark etti.

"Bu güzelliği burada bekleten şeyin ne olduğunu bilmek isterim."

Bir şey söylemek için ağzını aralamışken arkadan gelen arkadaşını görünce vazgeçip o tarafa doğru yürüdü.

"Hoseok burda mıydın bende seni arıyordum. Aaa Yoongi sende mi buradaydın."






▪▪▪






▪▪▪

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
CAFÈ •SOPE•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin