Telefonun beşinci kez çalmasıyla derin bir nefes aldı Jungkook. Bu baş belası öğrencisi yasak olmasına rağmen oyun alanına telefonunu getirmişti. Jungkook onun elinden telefonunu almıştı ancak telefon sabahtan beri susmak bilmiyordu. Hoseok denilen kişi kimse sabrını epey taşırmıştı.
Sonunda mola saatinin gelmesiyle elindeki telefonu ters bakışlarla Taehyung'a verdi. Taehyung başta ne olduğunu anlamasada ekranda cevapsız çağrı sayısını görünce mahcup bir şekilde ensesini kaşıdı.
Arkasını dönüp giderken bir yandan da Hoseok'u arıyordu. Defalarca aramasının sebebi eğer önemli bir şey değilse kesinlikle bunun hesabını soracaktı.
Kısa bir telefon görüşmesinden sonra olayları idrak edemediğinden kaşlarını çattı. Ne olduğunu pek anlamamıştı ancak Hoseok'un yardıma ihtiyacı olduğu belliydi.
Geri dönüp antrenman henüz bitmediğinden antrenöründen izin almak için ellerini arkasında birleştirip ne söyleyeceğini düşünerek yavaş yavaş ilerledi.
•••
Biraz yalvarma biraz da araya kattığı üç beş yalan sayesinde sonunda izin alabilmişti. Açıkçası izin vereceğinden pek umudu yoktu ama nasıl başardığını kendisi de bilmiyordu. Tabii bunun sonucunda ertesi gün daha fazla çalışması gerekiyordu ama bunu çoktan göz ardı etmişti bile.
Hızlı bir şekilde spor salonundan çıkıp neyle gitsem diye düşünürken yanından geçen taksinin neredeyse önüne atlayacaktı. Önce yanında para olup olmadığına baktı. Neyse ki almıştı yoksa yürümekle uğraşmayı hiç istemezdi.
Üstündeki golf kıyafetleri biraz kısa olduğundan ters ters bakan şoföre kafa göz dalmak istese de şuan onu bekleyen arkadaşı olduğu için göz devirmekle yetindi.
Sonunda eve gelebildiğinde parayı şoförün eline fırlatırcasına koydu. Bazı cahil insanlara ağzının payını vermesini iyi bilirdi ancak şimdilik susmayı tercih etmişti.
Hoseok ve Jimin'in evinin bulunduğu kata asansörle uğraşmak istemediğinden merdivenlerden ikişer ikişer çıkmaya başladı. Kendisinden yardım istediğine göre demek ki Jimin evde değildi.
Kapının önüne varınca zili ardı ardına birkaç kez çaldı. Anında açılan kapıyla direkt içeri daldı. "Hoseok ne oluyor? İyi misin? Sen iyiysen kim bayıldı? "
Hoseok bir şey demeden elinden tutup mutfağa sürükledi. Taehyung mutfakta yerde yatan bedeni görünce gözlerini kocaman açtı. "Tanrım! Hoseok, katil mi oldun!? Bak alıştıra alıştıra söyle yüreğim dayanmaz. "
Hoseok Taehyung'un bağırarak konuşmasıyla yüzünü buruşturdu. "Ne saçmalıyorsun ya? Hadi ayaklarından tut odama taşıyalım. Daha fazla kalmasın burada. Zaten yarım saatte anca geldin. "
Taehyung ayaklarından, Hoseok kollarından tutunca birlikte odaya götürüp yatağa koydular. Taehyung cok büyük bir iş yapmış gibi elinin tersiyle alnını silip konuştu. "Bunu neyle besliyorlar acaba, kollarım uyuştu. "
"Kolonya getirelim belki ayılır. "
Taehyung Hoseok'a kafa sallayıp yerini bildiği kolonyayı getirdi. Eline birazcık döküp tanımadığı adamın koklamasını sağladı.
Bir başında Hoseok diğer başında Taehyung beklerken sonunda adam gözlerini açmıştı. Yoongi Taehyung'tan tarafa dönüp gözünün önü aydınlansın diye birkaç kez kırpıştırıp konuştu.
"Sen kimsin? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAFÈ •SOPE•
Fanfiction"Peki ya gerçekten seni seviyorsam. O zaman ne yaparsın?" for;sehay<3
