[7]

80 14 1
                                        

Seokjin oturduğu yerden Namjoon'u gözleriyle adeta yiyordu. Namjoon artık sessizlikten sıkılmaya başlamıştı. O yüzden sessizliği bozmaya karar verdi.

"Bana öyle bakmanın sebebini öğrenebilir miyim. Sabahtan beridir oradan gözlerinle beni yiyorsun da!"

"Ne sana bakacağım ben. Dışarıya bakıyorum."

"Gözlerin şaşı herhalde. Pencere o tarafta."

Seokjin, Namjoon'un parmağıyla gösterdiği yere bakıp onun duyamayacağı şekilde ağzında bir şeyler geveledi.

Namjoon tam bir şey söyleyecekken çalan telefonuyla sustu. Kısa bir telefon görüşmesinden sonra ayaklandı. Uzun zamandır aradaki mesafe sebebiyle görüşemediği annesi bu akşam yanına geleceğini söylemişti.

"Sen bakmaya devam et dışarıya, ben gidiyorum."

"Evin uzaksa bırakırım. Benim için sorun değil."

"Gerek yok kendim giderim."

"Peki kendin bilirsin."

Namjoon kendisiyle birlikte ayaklanan Seokjin'e göz ucuyla baktı.

"Madem çok ısrar ediyorsun gelirim. Ama yolda tek kelime etmeyeceksin."

O sırada kapının kenarından kafalarını uzatıp onları izlemeye çalışan Jimin ve Taehyung'un, kalktıkları an elleri ayaklarına dolanmış, kaçmaya çalışırken birbirlerine çarpmışlardı. Jimin uyarırcasına Taehyung'un kafasına hafifçe vurmuş, sırtından itekleyerek hemen arkalarında olan mutfağa sokup kapıyı da kapatmıştı.

Namjoon onları fark etsede bir şey söylemeden Hoseok'un odasına girdi.

"Daha iyi misin?  Bir şeyin yok değil mi? "

"Sorun yok, iyiyim. Akşam gelirim işe."

"Hoseok saçmalama! Ne işinden bahsediyorsun sen? Ben patrondan izin alırım sen dinlen bugün. Sakın işe gelmek gibi bir hata yapma yoksa kolundan tutar zorla geri getiririm seni buraya."

Namjoon uyarısını yapıp Hoseok'u omuzlarından hafifçe ittirip yatağa oturttu.

"Bugün dans kursuna da gideyim deme sakın."

"Tamam koca bebek. Tüm gün benimleydin zaten git artık evine, iyiyim ben. "

Seokjin elini Namjoon'un sweatinin kapşon kısmına atıp çekiştirdi.

"Hadi artık, gidelim gamzeli bücür."

Namjoon geriye doğru sendelerken çırpınarak Seokjin'in elinden kapşonunu kurtarmaya çalışıyordu.

"Beklesen ölürsün değil mi? Arkadaşımın iyi olup olmadığını kontrol ettim. Artık o da suç oldu. "

Seokjin, Namjoon'un arkasından söylenmelerine kulak asmadan evden çıktı.

"Beklesene beni! Tanrım! Hiç mi düzgün insan çıkmaz karşıma! Benim suçum günahım neydi de böyle manyak insanlar beni buluyor! "

Namjoon bir yandan ayakkabısını giyerken diğer yandan her zaman yaptığı gibi yine söyleniyordu.

Diğer ayakkabısını tam giyemediği için topallayarak Seokjin'in çalıştırdığı arabaya bindi.

"Ayakkabı giymeye bile zaman yok. Bu acelenizi neye borçluyuz acaba bay yürüyen omuz? "

"Hep böyle çok mu konuşursun? Susmak nedir bilmez misin sen? "

"Konuşmam için yalvaracağın günleri bekliyor olacağım Kim Seokjin. "

Namjoon cümleyi ağzında gevelediği için Seokjin onun ne dediğini arabanın biraz gürültülü olmasından dolayı anlayamamıştı.

"Anlamadım."

"Hiiiç öyle araban güzelmiş. Biraz daha sessiz olsa iyi olurmuş."

"Sağ ol. Şuradan kestirme bir yol biliyorum, daha çabuk ulaşırız. "

Seokjin diğerine göre daha kısa olan yola doğru direksiyonu kırıp o yoldan gitmeye devam etti.

Yolun ıssız olması Namjoon'u biraz gerse de bir şey demeden yolu izlemeye devam etti.

Daha önce hiç bu tür yollardan geçmemişti, geçemezdi de çünkü Namjoon ıssız yerlerden hoşlanmazdı. Kalabalık yerler her zaman daha cazip gelirdi.

Araba aniden durunca Namjoon meraklı gözlerle Seokjin'e baktı.

"Lanet araba! Bozulacak başka zaman mı bulamadın?!"

"Lanet araba! Bozulacak başka zaman mı bulamadın?!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(☞ ͡ ͡° ͜ ʖ ͡ ͡°)☞

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


(☞ ͡ ͡° ͜ ʖ ͡ ͡°)☞

CAFÈ •SOPE•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin