Esmer Günah

607 32 13
                                    

- Fazla yorgunsun, dağınık, umursamaz ve keşfedilesi.

"Kırmızı Kadınlar" bu kitaba kafası takılmış görünüyordu. Adeta hipnotize olmuş ve çocuğun, evet adamın değil çocuğun yüzüne bile tekrar bakmayı bir anlığına unutmuştu. Evet oldukça genç hatta tahminen, yirmili yaşlarda bir adamdı o. Ona kısaca Esmer Günah demek oldukça yerinde bir tespit olacaktı. Atletik vücudu ve erkeksi yüz hatları Melike'yi mest etmişti. Onu ilk kez görüyordu ve tanımadığı bu adama duyduğu açlığı bastırmak konusunda henüz yetenekli değildi. Bu genç adama karşı duyduğu fiziksel, kimyasal ve duygusal her şey yüzünden, puntoları hayli büyük bir kitap gibi okunuyordu. Adam yüzüne yarım bir gülümseme iliştirdi. Melike'ye onunla konuşması için bir şans daha verirken, yüzündeki hınzır gülümseme, Melike'ye onun neredeyse çıplak olduğunu hatırlattı.

- Ne Şarap bir kadınsın sen, genelde böyle mi karşılarsın yeni komşularını?

Melike çok şaşkındı. Ve dudaklarından sadece şunlar dökülüverdi.

- Hayır! Benim eşyalarım kapının önünde kalınca, yani ben onları orda unutunca... Karşılama derken?

Çıplaklığını anımsayan Melike çantasını acele ile yerden aldı ve kapıyı adamın yüzüne kapattı. Melike ne olduğunu kavrayamıyordu. Ne yani az önce genç bir adamın karşısında yarı çıplak öylece duran kendisi miydi? Kapıyı tekrar araladı ve başını usulca kapı aralığından çıkartıp emin olmak için tekrar baktı. Adam merdivenlerden inerken onun kapısının açılmış olduğunu duymuş olacak ki, Melike'ye şöyle seslendi.

- Saat sekiz benim için uygundur. Akşam yemeği için şimdiden teşekkür ederim tatlım.

Daha şimdi belki de bir dakika önce, yüzünü ilk defa gördüğü biri öylece evine yemeğe mi gelecekti yani. Burası neredeyse şehir merkezine bir buçuk saat uzaklıkta bir kasabaydı. İyide bu adamın, bu çekici, bu esmer günahın burada ne işi vardı.  Hem üst kat kiralık ya da satılık değildi, orasının ev olduğunu bile bilmiyordu. Herkesin kullanmadığı eşyalarını koyduğu, ardiye olarak kullandığı birkaç odaydı hepsi o. Şimdi konu bu değildi ki nerden çıkmıştı bu adam birden bire, hem ne bu küstahlık ne yemeğinden bahsediyordu o öyle? Hayır, bu olur şey değildi. Bu saçmadan da saçma bir durumdu. Melike üç senedir yatmadan önce uyku ilaçları alıyordu. Öyle ya, belki de böyle bir adam yoktu. Zihni onunla satranç oynuyordu. Tüm bunları düşünmek için fazla yorgundu. Bir an önce duş alıp uyumak istiyordu. Koridorda çıkardığı kıyafetlerini ve kol çantasını bir tepe şeklinde kucakladı. Yatak odasına doğru gitti. Elleri dolu olduğu her zaman yaptığı gibi odanın kapısını ayağı ile açtı. Elindeki yükü yatağının üzerine fırlattı. Önce kaçmış külotlu çorabından, sonra da iç çamaşırı kalana dek üstündeki her şeyden kurtuldu. Üzerine pembe bornozunu giydi. Ve mutfağa yalın ayak gitmenin hazzını yaşadı. Mutfak Amerikan tarzı dizayn ettirilmişti. Ev eski bir yapıydı. Fakat Melike’nin babaannesi vefat etmeden hemen önce burayı hep Melike'nin istediği gibi dizayn  ettirmişti.

Önce buzdolabının kapağını açtı. Sebzelikten domates ve marulu çıkardı. Üst raftan ise beyaz peynir tabağını kucakladı. Elinde ki şeyleri çenesinin altına sıkıştırıp tezgaha fırlatır gibi bıraktı. Yorgunluktan eli ayağı kesilmişti. Musluğu açtı ve domates ile marulu özensiz bir şekilde yıkadı. Tezgahının altında ki dolaptan bir salata tahtası çıkardı. İçi pembe beyaz servis peçetesi ile kaplı ekmek sepetinden, iki küçük sandviç ekmeği aldı. Domates ve marulu özensiz bir şekilde dörde bölüp acele ile ekmeğin arasına doldurdu. Tam ısıracaktı ki, peynir koymayı unuttuğu aklına geldi. Üzeri jelatin kaplı peynir tabaktan, iki dilim peynir alıp ekmeğin arasına dağınık bir çocuk odası gibi yerleştirdi. Öyle acıkmıştı ki ilk sandviçi bitirmesi bir kaç dakika kadar kısa sürmüştü. Tam ikincisini hazırlıyordu, kapı ritmik tik taklar ile çalmaya başladı. Kim olabilirdi ki? Az önceki tuhaf ve seksi herif değildi herhalde. Komşulardan biri olmalıydı gelen. Mutfaktan ağır adımlar ile kapıya gitti. Kapı deliğinden bakmak hiç adeti değildi. Kapıyı açıp, başını dışarıya doğru uzattı. Nasıl yani?  Bu Esmer Günah'ın yine ne işi vardı burada? Hayır bu kibar bir tanım olacaktı, gerçekten gergin ve kendini tehdit altında hissediyordu, bu gereksiz adam ne halt ediyordu? Saatin sekiz olmuş olmasına imkan yoktu daha az önce altıyı bir karış geçmiyor muydu?

Şarap Kadınlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin