Aşeka Devam

48 2 2
                                    

Tamamen şok olmuş bir halde orada öylece duran Melike'yi gören Dinçer, tezgahın arkasından çıkarak ona doğru yürüdü. Sağ elini Melike'nin yüzünü avuçlarcasına yüzüne koydu. "Iyi misin?" diye sordu. Herşey neden bu kadar karmaşıktı?
Dinçer in bir soluk ötesinde ki varlığı,  hayır,  Dinçer'den Melike'ye yansıyan hatta onu yakan varlığı onu rahatlatmıştı. Dinçer'in avuç içlerinden Melike'nin yanaklarını saran sıcaklık, yüzünü onun avuçlarına gömme isteğine dönüşüvermişti. Bu tutkuya karşı çıkmak istercesine direndi,  gözlerini sıkıca kapayıp açtı,  kendini ondan bir adım geri çekti. Öylece arkasını dönüp gidiyordu. Ama adımları o kadar yavaştı ki bacakları,vücudunu taşıyamaz olmuştu. Bu birden bire üzerine çöreklenen ağırlık duygusunu, haksız olduğu gerçeği çepeçevre sarmaladı.  Esmer Günah'ı dış görünüşü yüzünden züppe bir adam sanmıştı. Halbuki ki o şimdi burada alın teri ile ekmek parasını kazanıyordu.  Kafasının arkasından tüm yüzüne pompalanan kan sanki yüzünün rengine kırmızı bir gölge düşürüyordu.

Dinçer önlüğü çıkardı ve tezgahını yan komuşuna emanet etti. Ağır bir acele ile Melike ile aralarında oluşan mesafeyi kapattı. Mesafe kapandığında ellerini cebine soktu ve onun yanında yürümeye başladı. "Nereye gidiyoruz?"dedi.  Şu tatlı elma kokuları seninde ki kahvemsi kıvamı perdelemisti. Melike yüzüne bakmayarak "Sen gelmiyorsun. Işinin başına dön."dedi.
Sesi azarlar gibiydi.  Ona kızgın olduğu için değil,  vicdan azabı yüzünden onu etrafından uzaklaştırmaya çalışıyordu. Herşeye rağmen Dinçer'in ona karşı iyilik dolu sesi,  anlayışı,  merhameti içini daha da acıtıyor,  iki misli suçluluk duyuyordu. Bu gözleri yere dalmış,  düşünceli kadının dalgınlığını işte yine iyiliksi sesi ile bölüyordu.
"Benden neden uzaklaşmak istiyorsun kadın?"
"Yeni birini tanımak istemiyorum.  Hepsi bu!  Hem benim için işinden olma. Sonra görüşürüz."
"Aslında bende şimdi mola vermiştim. " Bu adamın seninde ne vardı.  Bu adam sesiyle kaç kadının yarasını dikmişi? Dahası sesiyle kaç yara açmıştı? Yüzüne baktı. O bal gözlerini yerden kaldırıp onun yüzüne bakması kim bilir kaç şiir ederdi.  Bu bakışın altında,  vicdan azabı,  özür dileme,  pişmanlık gibi bir sürü şey vardı.  Ama en önemlisi taktirdi.  Onu böyle çalıştığı için taktir ediyordu.  "Bu elindekiler benim için mi ? Böylesi bir zahmete ne gerek vardı. "Melike daha bir şey söyleyemeden onu bileğinden tuttu ve az illerdeki parka götürdü. Salıncaklara kadar yürüdüler. Kadının elinde ki poşeti alıp küçük bir piknik sofrası hazırladı yanında ki salıncağa,  kolundan tutup oturtunca Melike'yi şöyle sordu.  "Hiç arkadaşın yok mu?Melike biraz düşündü, sonra yüzünü yere eğip sustu. Sonra birden "Mesleğin bu mu?  dedi."Bilmiyordum" "Önemli değil ama senin için sorun olur mu ?"diye sordu Dinçer. "Hayır,  neden oldun ki ?"dedi Melike.. "Bilmem ki.. insanlar arkadaş olmamak için hep bir bahane arar ya... Ama Özür dilerim . Sen herkes değilsin. " Bu iyi bir şey miydi kötü bir şey mi? 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 20, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Şarap Kadınlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin