Şarap Kadınlar Ağrısı

261 12 4
                                    

Şarap Kadınlar biriktirmek zordur elbette. Hele bir üzümü şiir ile ezip şaraba çevirecek isen çok daha zor.

Kalbi binlerce parçaya ayrılan kadınları yapıştıran bir adam olmak elbette kolay olmuyordu. Ama o bu görevi kendine daha çok küçükken biçmişti. Annesini hep mutsuz görüyor, onu mutlu etmek için her yolu deniyordu. Dünyada ki tek kıymetlisi annesiydi. Annesini, babasının ittiği mutsuzluk kutusundan çıkarmayı, bir şövalye gibi görev edinmişti. Özetle Esmer Günah kadınların kalbini fet etmekte zamanla profesyonel bir hâle gelmişti. Günümüzde adam başına beş kadın düştüğünü düşünürsek, bir de bu orana her yüz erkekten birinin bile adam çıkmakta zorlandığını hesaba katarsak, kadınların onu görünce daha doğrusu tanıyınca ondan vazgeçmek istemeyişini daha iyi anlıyor insan. Dinçer'in kaderinde de ezilen kadınları içinde bitiktirip şarap yapmak vardı. Ilk şarabını annesinden yapan bu esmer günahın ağrısını, sızısını hep içine akıtması onu bir şarap ambarı kadar zengin kılmıştı. Kadınları, duvarlarını, acılarını, bulutlu bulutsuz sızılarını biliyordu. Şimdiye kadar hiç bir kadını aldatmamış ve yalan söylememişti. Bir kadın ile yetinmeyi bilmişti. Evet bir erkek olarak o da açtı, ve açlığını dindirmek için elbette birşeyler yaşıyordu. Ama ardında kırılmış, kalbi bertaraf olmuş perişan kadınlar bırakmıyordu, bir gecelikte olsa onlara kendilerini özel hissetiriyordu.

Annesi Fatma hanım, babası Cemal beyin ölümünden sonra tüm hayatını tek çocuk olan Dinçer'e adamıştı. Dinçer babasını, Fatma hanımda en yakın arkadaşı ve eşini, bir trafik kazasında kaybedeli 20 seneyi aşmıştı. Esmer Günah daha 3-4 yaşlarındayken babasını toprağa vermişti. Annesinin anlattığı kadarı ile babası müthiş bir adamdı. Hep annesinin aşık olduğu ve bunca zaman aşık kaldığı adama benzemeyi istemişti. Ölü bir adamdı babası evet hemde yirmi yılı aşkındır ölü. Ama toprağın altından bile örnek bir baba ve erkek figürü olmayı başarmış bir ölü. Dinçer ilk yazmayı öğrendiğinde, babasına bir mektup yazmıştı. Bu mektubu babası Cemal beyin mezarında dikili olan bir gül fidesinin altına gömmüş annesi oğlu görmeden o mektubu alıp saklamıştı. Kısa ama özlem dolu bir mektupdu. Bu gül fidesi altında yatan mektupta büyük ve bozuk bir el yazısı ile şu yazıyordu.

" Babacığım ben yazmayı öğrendim. Ilk sana yazmak içimden geldi. Seni çok özlüyorum. Annemde çok özlüyor. Sana iki tane sorum var cevaplarını bu kağıdın arkasındaki boşluğa yaz olur mu?
1. Sen artık yoksun ya evin erkeki benmişim ev erkeği ne iş yaparki?
2. Birde bugün senin kırkın çıkmış ölmüş birinin kırkı ncı kez bir daha ölmesi çok korkunç geldi bana Allah seni sevmiyor mu baba?

Bir çocuğun saf duyguları ile yazılmış bu ilk mektubu, Fatma hanım kimbilir kaç kez okuyup ağlamıştı. Ona miras olarak birakabilcegi tek şey bunca sene sonra bile aşık olduğu adamdı. Fatma hanım eşi Cemal beyin ölümünden sonra çok içine kapanık bir hâle gelmişti.. Müzik öğretmenliği yaptığı devlet okulundan ayrılmış kendini sadece Dinçer'in eğitimine adamıştı. Dinçer ise babasının yokluğunu annesine hissettirmemeye çalışarak, gerek çocukken gerekse şimdi sürekli çalışarak maddi manevi Fatma hanıma destek olmuştu. Yaşı belkide bazı şeyleri deneyimleyip biriktirmek için bir hayli küçüktü. Ama bazı kadınlar yüzünden o da ezilmiş, harcanmış , kullanılmış ve kırılmıştı. Ilk başlarda her kadını şarap yapmak için can atan bu adam sonraları her üzümden şarap olmayacağını anlamış ve adımlarını ona göre atmıştı. Bir çok kadın biriktirmiş ve hiç birini incitmemisti. Melike'yi incitmek, bu ihtimale dahi tahammülü yoktu.

Şarap Kadınlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin