2 [felix]

695 103 3
                                    

felix ayaklarını sürüye sürüye üstündeki ince kapşonlu, boynuna bıraktığı kulaklığı ve omuzlarındaki sırt çantasıyla ne yapacağını düşünerek sokakta yürüyordu. iliklerine kadar üşürken sabahı nasıl getireceğinin şüphesi vardı içinde.

felix zengin bir ailenin çocuğu değildi. babası memur, annesi ev hanımı olan orta gelirli bir ailedendi. ondan beklenilen tek şey ise iyi bir üniversiteye girip, babası gibi memur olmasıydı. fakat o bunu istemiyordu.

müzik, felix için hayatında en çok önem verdiği şeydi. müzik için herkesi, her şeyi arkasında bırakabileceğini düşünüyordu. o sadece sevdiği şeyi, kendi müziğini yapmak istiyordu. fakat reşit bile olmamasının yanında ne mental olarak ne de finansal olarak tek başına bir hayat sürdürecek gücü yoktu. felix ailesine bu iki anlamda bağlıydı.

kulaklığını boynundan kulaklarına çıkarıp eviltoys'un en son şarkılarından 'no leaf clover'ı açmıştı. bu şarkıyı ölene kadar dinleyebilirdi. hayır, felix hyunjin'in sesi ile harmanlanmış her şarkıyı ölene kadar dinleyebilirdi.

ayaklarını sektire sektire yürürken, kendini iyice müziğe kaptırmış ve şarkıyı yüksek sesle söylemeye başlamıştı. felix'in sesi çok güzeldi.

mahalleden çıkıp sahil yoluna girdiğinde şarkıyı kapatıp, kulaklıklarını tekrar boynuna bıraktı. biraz da denizin dalga seslerini dinlemek istiyordu. kayalıklara çıkıp uzun bir nefes çekti içine. ince bedenine vuran rüzgar her darbesinde biraz daha titretirken sadece daha çok nefes aldı. nefes almaya ihtiyacı vardı.

kayalıklardan inip tekrar yürümeye devam etmeye başladı. kendisine geceyi geçirecek bir yer bulması gerekiyordu ve ne yapacağı hakkında en ufak bir fikri yoktu. oflaya puflaya ayaklarını yere sürte sürte yürümeye devam ederken duyduğu hıçkırık sesiyle gözleriyle etrafı tararken tepesindeki sokak lambasıyla yüzünü aydınlatan kırmızı saçlı bedeni farketti. yüzünü daha iyi seçebilmek için gözlerini kısarken, bakış açısına tamamen giren yüz hattı ile şok olmuştu.

inanamayarak birkaç kez gözlerini açıp kapattı. hayranı olduğu, rol modeli olarak saydığı kişi tam olarak felix'in karşısında duruyordu. fakat bunun dışında hıçkıra hıçkıra ağlayan bir insandan başkası da değildi.

az ilerisinde duran bedenin hwang hyunjin olduğu düşüncesi bile felix'in bedenini titretirken ne yapacağını bilememişti. sadece boğazını temizleyip kendisini göstermeyecek şekilde bir ağacın arkasına geçti. normal bir zamanda kişisel alanına asla girmeyip öylece giderdi ama şu anlık durum çok farklıydı, onun için endişeleniyordu.

hyunjin'in ağlayışları gittikçe bütün sahile hakim olmaya başlarken felix daha fazla dayanamayıp, olduğu yerden çıkarak sessizce hyunjin'e doğru yürümeye başladı. hyunjin hala onu farketmemişti.

"sadece nefes alabilmek istiyorum. lütfen nefes almama yardım et." hyunjin'in ağzından çıkan cümleyle felix'in adımları dururken, kendisini dizginlemeye çalıştı. rahat etmesini istiyorsam, rahat olmalıyım.

felix adımlarını tekrar atmaya başladığında sesini sakin tutmaya çalışarak konuştu. "yıldızlar nefes almana yardımcı olamaz, benim olmamı ister misin?"

hyunjin maskesi için cebine hamle yaparken, felix yabancı birinin onu bu halde göreceğinden korktuğunu anlamış ve adımlarını tekrardan durdurup, rahat bir şekilde ayaklarını bastığı yere çökmüştü. tabii sadece dıştan rahat görünüyordu.

***

hala bazı şeyleri kafamda tam oturtamadım, o yüzden geri dönüşü olmayan olaylar yazmaktan korktuğum için hemen bölüm salmak istemiyorum ama yazdıklarımı da vermeden duramıyorum 😔

okurken yorum bırakmayı unutmayın<3

'ming

starlight | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin