5 [size hiçbir şey yapmadım]

635 98 24
                                    

jeongin & felix

jeongin:

bugün gelicektim aslında ama jisung bırakmadı :(

felix:

başlıcam jisunga he

bir salmadı arkadaşımı

jeongin:

kaxneiwlxneomzlax

bir gün daha kal annemle bir şey olmaz

yarın sabah kapıdayım

felix:

annen çok korkutucu

bana +18 espriler yapıp duruyor

şu saati satsam iyi para gelir he dedim

götünü sat daha çok gelir dedi🤨

jeongin:

LWXNWILAXNIWLAMXIXOSMX

ANNEM YA COK SEVIYOM

felix:

o jisunga söyle seni görmek istiyorsa o buraya gelsin

göndermiyorum seni bir daha busana falan

jeongin:

sebebi olduğu için gelemiyor felix

bin kere söyledim

felix:

ateşler içinde yandığında bile çıkıp gelmedi jeongin

nasıl büyük bir sebepki senin sağlığın söz konusuyken bu şeyi siktir edemiyor

jeongin:

kurcalama amk

uyumaya gidiyorum ben

sen de uyu

felix:

ne bok yiyorsan ye

mal

***

"gece yine dışarıya mı çıktın?" çatalıyla aldığı zeytini ağzına götürürken gruplarının basçısı olan chan'ın sorusuyla kafasını aşağı yukarı salladı hyunjin.

"bir gün başına bir şey gelecek, dışarıya yalnız çıkmayı bırak." changbin'in söylediğiyle bakışlarını hemen çaprazındaki gözlere çevirdi. "benim için mi endişeleniyorsun yoksa kendin için mi?" hyunjin sinirle bir nefes bıraktı. "neden her şeyi ben yapmak zorundayım? sadece bugün 5 tane çekimim var, üstüne 8 aydır sırf ben yazmadığım için şarkı bile yayımlamıyoruz. siz bir sike yaramıyorsanız, işlerime de karışmayın."

"hyunjin! sesini alçalt ve kelimelerini düzgün seç." hyunjin mutfağa kakhaha bıraktı.

"sadece 2 gün önce arkamdan konuşurken siz kelimelerinizi hiç düzgün seçmiyordunuz bang christopher chan."

"ne konuşması?" odasının kapısının kenarında yeni uyanmış seungmin dörtlüde gezdirdi bakışlarını.

"benim kendimden başka kimseyi düşünmeyen bir şerefsiz olduğumu sana da anlatırlar seungmin, belki aranızda imza toplayıp beni gruptan atmayı falan da denersiniz." hyunjin cümlelerinin sertliğine kıyasla çok sakin konuşuyordu ve bu onun için hiç iyiye işaret değildi. "ah doğru ben olmazsam her şey sizin üstünüze kalır, o yüzden böyle bir şey yapmaya götünüz yemez."

"hyunjin yeter." bu sefer minho'ya döndü bakışları.

"hayır yetmez!" işte şimdi patlamıştı. "sen- sen cidden iki yüzlüsün. hayatımda gördüğüm en iki yüzlü insansın."

"neyden bahsediyorsun?" seungmin kaşlarını çatarak sordu.

"sana her şeyi anlattım, o gece sana her şeyi anlattım. ilk kez içimi sana açtım. bana sarıldın. geçeceğini, sorun olmadığını söyledin ve eğlenerek her şeyi bu ikisine anlattın. iğrençsin."

gözlerini masada hiçbir pişmanlık göstergesi olmadan kendisine bakan üçlüde gezdirdi ve dişlerini alt dudağına geçirdi. "ben size hiçbir şey yapmadım. neden benden nefret ediyorsunuz?" gözlerinden akan yaşlarla hıçkırarak ağlamaya başladığında karşısındakileri bırak kendisi bile inanamıyordu buna. çünkü o insanlarının önünde ağlamaktan nefret ederdi ve kendisini bir şekilde tutardı. fakat 2 gündür neden böyle olduğunu anlamıyordu.

"cidden bunları yaptınız mı?" seungmin inanamayarak sordu üçlüye.

"hiçbiriniz bir sik etmezsiniz." hyunjin gözyaşları hala akmaya devam ederken odasına yönelip kapıyı arkasından sertçe kapattı ve kendisini kapının önüne yaslayarak kafasını bacaklarına gömdü.

"jisung sana ihtiyacım var."

***

çocuklarımı kötü insanlar yapmak istemezdim...

çocuklarımı kötü insanlar yapmak istemezdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

'ming

starlight | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin