Deniz, deniz kızını aldı bölüm:1

83 7 18
                                    

Bilinç altı kabusun tam kendisidir

Dünya bizi sürekli oyalardı. Zaman zaman bizi üzerek, zaman zaman güldürerek, zaman zaman da yorarak...

Dünya bizi sürekli oyalardı. Bir dert verirdi ilk bize. Bu dert ile nasıl yaşıcağımızı izlerdi. Eğer bu derdi aşabilirsek bir dert daha verirdi. Ta ki son nefesimizi verene kadar oyalardı bizi.

Ben ise bu dünyaya ait değildim. Hiçbir zaman içine kabul etmemişti bu dünya beni. Hiçbir zaman kabullenmemişti varlığımı. Bana türlü türlü acılar vermiş ve beni yok etmeyi planlanmıştı. Bu güne kadar hiç yenilmemiştim.

Bu gün ise bütün hayatım suların içinde yok olmuştu.
...

Sabah erken uyanmıştım. Uykunun hayatımızı çaldığını düşünüyordum. Genellikle çok az uyurdum. Kafamı pencereye taraf çevirdim. Güneşli hava içimi ısıtıyordu. Yüzümde hafiften bir tebbesüm oldu. Genellikle kapalı havaları daha çok sevsem de bugün kuzenimle birlikte tekneyle açılma planım vardı.

Bakışlarımı pencereden çektim. Yavaşça kuzenimle beraber paylaştığımız odaya doğru yürüdüm.
Kapıya geldiğimde ise istemsizce ayaklarım durdu. İkranın yüzündeki belli belirsiz bir gülüş vardı. Nedensizce o an hiç uyanmasın istedim.

İkrayla 4 yaşından beri aynı evde yaşıyorduk. Bize babaannemiz bakıyordu. Bu süre zarfında ayrı kaldığımız çok zaman olmuştu. Nerdeyse bir yıl babamda kalmak zorunda kalmıştım. Zaman zaman beni yanına alırdı. Tabi bu on sekiz yaşıma girdiğimde son bulmuştu.

İçimde bir yerlerde huzur hissediyordum artık. Biliyordum ki kimse ikrayla bizi ayıramazdı.

Annem ise küçük yaşta gitmişti. Ona kızmıyordum hatta onu en iyi ben anlıyordum. Babama dayanamamış olmasına hak veriyordum. Küçükken beni yanına almadığı için ona kızsam da dokuz yaşında kızmayı da sorgulamayı da bırakmıştım.

İkraya kaydı gözlerim. Annesini veya babasını hiç tanımayan o küçük kıza...

Yengem ikraya hamileyken amcamla denize açılmış fakat fırtınadan dolayı tekne devrilmişti. Amcam boğularak can verse de yengem kurtarma ekibi sayesinde hastaneyi yetiştirilmişti. 

Yengem ikrayı doğurduktan sonra yaklaşık üç ay komada kalmış. Uyandığında ise amcamın ölümünü kaldıramamıştı. Çoktan üç aylık olan kızını eşine benziyor diye istememiş, kısa süre sonra da delirmişti. İkrayı çoğu kez öldürmeye suda boğmaya çalışmıştı. Ona göre ikra lânetliydi ve eşini o almıştı ondan. Bu dünyaya ikrayı verirse ona eşini vericeklerdi.

İkranın yanına çömeldim.
İkranın yüzüne gelen saçlarını elimle kulağımın arkasına aldım. Yüzünde oluşan huysuz ifadeye gülümsedim.

İkraya deniz kızı derdim. Su ikraya düşmandı sanki. Yine de ikra herkese inat suyu çok severdi.

Suda kaç kere öldürmeye çalışmıştı annesi onu. Büyüdüğünde bile yüzleşmeye gittiğinde yine denemişti fakat o hiç vazgeçmemişti bu dünyadan. Suyu sevmiş yaralarını kendi sarmıştı.

İkra sert gibi görünürdü. Bir kabuğu vardı. O kabuğunu kıran kişilerle yakın olurdu. Acımasız bir kız gibi görünse de aşırı merhametliydi.

İkradan altı ay büyük olmama rağmen o gözyaşlarımı silen kişi olurdu. Bir tavsiye verilmesi gereken yerde o verirdi tavsiyeyi.

İkra bana hem anne hem baba olmuştu. Kardeşlikten öteydi benim için.
Sevgi ne demek birbirimizde tatmıştık.

Gözüm duvardaki saatte kaydı. Saat çoktan bir olmuştu. Deşhete düştüm o an. Geç kalıcaktık. Of kesinlikle geç kalıcaktık.

İkrayı hemen uyandırmam lazımdı daha gidiceğimizi bile bilmiyordu.
İkrayı uyandırmak her zaman benim için ölüm gibiydi. Hayatta tek seferde uyanmıyordu.

Deniz kızının çığlığı duyulmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin