ikinci bölümün devamı

28 3 0
                                    


2 gün sonra

Ağlama sesinin geldiği odaya doğru yürüdüm. Odanın kapısındaki kan izleriyle adımlarımı yavaşlattım. Gözlerim bir süre kanların üzerinde oyalandı. Acı bir şekilde yutkundum.

Bir kaç adım daha attım. Kapının eşiğinde durduğumda bir kız gördüm.

Bu kızın kolları kan içindeydi. Vücudunu kendine sarmış ağlıyordu. Yutkundum. Onu bu halde görmek hiç görmemekten daha kötüydü.

Gözümden düşen bir damla yaşla bir adım daha attım.

Şimdiki Zaman

Gözlerim gökyüzündeydi. Bunu ikranın yaptığı kesin değildi biliyordum. Yine de inanmak istiyordum. Eğer cidden ikra gökyüzü kraliçesiyse bu şekilde bana ulaşmak sadece ikranın aklına gelebilirdi.

Adine döndüm. Hafifçe tebbesüm ettim. "Bu ikra olmalı" anlam veremeyen gözlerle bana bakıyordu. Bir adım atarak aramızdaki mesafeyi kapattı.

"Emin misin?" Değildim fakat gökyüzünü simsiyah yapmak sadece ikraya yakışırdı.

Başımı olumsuz anlamda salladım. "Değilim." Başımı önüme eğdim. Kararsız kalmayı sevmiyordum. Bu bilinmezlik canımı sıkıyordu.

Ben bu bilinmezliği altı aydır taşıyordum.

Civanın ellerini çenemde hissettim. Başımı dikleştirdi. Güldü bana sanki geçicek dermiscesine...

"Elfe olabilir diyorsa bu ihtimali düşünmeliyiz." Gözlerini benden çekmeden kurmuştu bu cümleyi. Tebbesüm ettim.

Bana bu kadar güvenmesi içimi ısıtmıştı.

Adin de civanı oynarlacasına başını salladı. " Tabi ki de düşünücez."

Gözlerimi yan tarafa çevirdiğimde kina ile göz göze geldim. Çok ruhsuz bakıyordu. Bakışları hiçbir şey hissetmez gibiydi. Sanki bir mimik yapmamak için zorluyordu kendini.

Dâvere döndüm. O bana her zamanki gibi gülerek ilgili bir şekilde bakıyordu.

Barkına dönmedim. Onda beni korkutan bir şeyler vardı sanki. Bakışları beni ürkütüyordu.

Dâver bakışlarını benden çekip adine baktı. "6 günümüz var."

Haklıydı. Sadece 6 günümüz vardı. Her şeyi kurtarmak için sadece 6 günümüz...

Kinaya döndüm. "Dâverin evrenine götürmelisin bizi." Sonuçta onun güçleri hala yerindeydi.

Bakışını olumsuz anlamda salladı. "Yapamam lavgis yaptığım gücü hissediyor. Güçlerimi kaybederim."

Kaşlarımı çattım. Bana gücünü kullanmıştı. O zaman nasıl lavgis gücünü hissetmemişti?

Tam sormak için ağzımı açmıştım ki dâver sözleriyle lafımı ağzıma tepti.

"Hadi bir an önce yola çıkmalıyız. Daha kabus kuyusundan geçicez."
Bunu demesiyle barkının gözleri ona döndü. "Evrenine gitmek için başka bir geçiş seçemez miydin?"

Bunu resmen tiksinircesine söylemişti. Dâveri sevmiyordu sanırım.

Jeton o an düştü bana. "Kabus kuyusu?"

Civan bana bakarak "hepimizin evrenine gitmesi için geçişler var. Adinin evrenindeyiz. Sudan gelebilirsin buraya. Benim evrenime havadan veya çok şiddetli bir rüzgardan geçiş yapman lazım. Dâverin evrenine ise kabus kuyularından bu kuyular senin en büyük sınavın. En zor geçiş onun sınavı geçemeyen evrene giremez."

Deniz kızının çığlığı duyulmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin