Gri gökyüzünden gözlerimi alamadım. Açık gri renkli tüyler yağıyordu gökyüzünden. Ben ise yere çökmüş bir şekildeydim. tüyler üzerime yağıyordu.O kuyu da yaşadığım anlar yüzünden ellerim hala titriyordu. Dâverle göz göze geldim. Gözlerime acır gibi bakıyordu. Yutkunup gözlerini kaçırdı.
Bir an için üzüldüğümü görünce yaptığı bu sınava pişman olduğunu düşündüm.
Başımda Barkın yan tarafımda ise adin vardı. Dâver ve civan ise karşımdaydı. Biri eksikti. Kinayı göremedim. adine döndüm. "Kina nerde?"
Yüzündeki endişeyi saklamaya çalışıyor gibiydi. Yüzündeki mutsuzluktan kinanın güvende olmadığı çok açıktı. "Kina çıkmadı büyük ihtimalle sınavı geçemedi." Diyerek açıklama yaptı.
Sınavı geçmediğine göre adinin evreninde kalmıştı. Bu demekti ki tek güç kaynağımız da yanımızda değildi.
Civan bir kaç adım bana doğru yürüyüp elini uzattı. Ona tutunarak ayağa kalktım.
Kafamı arkama çevirdiğimde simsiyah bir şato karşıladı gözlerimi. Şuana kadar gördüğüm en ihtişamlı şey olabilirdi. Bu evren adinin evreni gibi bir harabe olmamıştı. Hatta lavgis buraya baya iyi bakmış olmalıydı.
Dâvere döndüğümde şatoya özlemle bakıyordu. Gözleri dolar gibi oluyordu ki ona baktığımı farkedip kafasını yana çevirdi.
Duygularını belli etmek istemiyordu. Onun için gözyaşlarının görünmesi güçsüzlük göstergesi gibiydi.
Barkın bir iç çekip "ruhlar yok olmuş" dedi. Ona doğru döndüm. Ne demeye çalıştığını anlamamıştım. Oda bana baktığında bunu görmüş olucak ki "Normal de uçan ruhlar karşılar seni bu evrende" diyerek açıklama yaptı.
Acaba ruhlar evreni ölen kişilerin ruhları mıydı yoksa ruh olarak mı doğuyorlardı?
Dâvere baktım. Hiç ruha benzemiyordu. Peki böyle bir evren ondan olmayanı kralı sayar mıydı?
Sorularımı kendime sakladım. Şuan zaten başımızda çok büyük bir dert vardı.
Şiddetli bir şekilde rüzgar esti. "Lavgis geldiğimizi hissetti." Dedi civan.
Bu kadar uzağı nasıl hissedebilmişti?
"Planımız yok." Bu büyük bir çaresizliğin içinde olan adinin sesiydi.
Beşimizde orda öylece duruyorduk. Hiçbir gücümüz yoktu. Bir planımız veya kozumuz yoktu. Sadece tek çaremiz buydu.
Kalbim hızlı bir şekilde atıyordu. Burası bizim sonumuz olucakmış gibi hissediyordum. Burayı hiç sevmemiştim.
İçimde çok kötü bir his vardı. Kalbimin derinlerinde çok büyük bir boşluk ve bu boşluğu doldurabilecek tek kişinin varlığını hissediyordum.
Dâver aniden bize doğru döndü. "Küre!"
Hepimiz onu sorgularcasına bakıyorduk. Koca bir kahkaha atıp sevinç dansına benzer bir şey yapmaya başladı.
Yok bunlar baya delirdi.
"Lavgis hepimizin gücünü vücudunda taşıyamaz. Bunu yapabilecek tek kişi evrenin ruhu. Böyle bir şey yapamayacağından dolayı gücümüzü bir yerde saklaması gerekir. Böyle bir gücü ise sarayımda yalnızca benim küremde saklar."
Gülümsedim. Artık bir planımız vardı. Bir çıkış yolu vardı. Belki de hayatta kalmak için son yolumuzdu.
Kaleye doğru ilerledik. Kaleye girdiğim anda hepsi bir anda ortadan kayboldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz kızının çığlığı duyulmaz
FantasyDeniz, deniz kızını geri istiyor. Çığlıklar bunu durdurabilir miydi? İki genç kızın hikayesi... İki kuzenin... Kafa dağıtmak için tekne kiralayan iki kızın hikayesi... İkra her şeye inat denizi sevdiği için elfe ona hep deniz kızı derdi. Peki deniz...