Sana hiç alfa olduğumu iddia etmedim ki

175 16 1
                                    


Zor geçen bir 'tanışmanın' ardından hızla geldiğimiz eve doğru ilerliyordum. Baekhyun arkamdan gülüyordu ancak bu durumdan gerçekten hiç hoşnut değildim. Babası bir sürü soru sormuş, cevap vermeme izin vermeden azarlamıştı. Muhabbete dahil olamadan sessizce ikisini izlerken bile bana kötü bakışlar atıp diken üstünde hissetmemi sağlıyordu. Alfanın kalbini kazanmak, Baekhyun'un güvenini kazanmaktan bile daha zor olacağı başından belliydi.

Büyük salondan uzaklaşınca yavaşlayıp Baekhyun'un yanıma gelmesini beklemiştim. Buraya hiç iyi bir şekilde gelmemiştim, bu yüzden insanlara kendimi nasıl tanıtabilirim emin değildim. Güney benim bölgem olsa da, Kuzeyle hiçbir alakamız yoktu. İnsanlara her şeyi anlattıktan sonra kanıtlamam da gerekebilirdi. Bölgelerine izinsiz giren bir kurda neden sorgusuz sualsiz inansınlar ki? Düşüncelerin arasında ellerimi birbirine sürterken hissettiğim ısıyla o günü tekrar hatırlamıştım, avuçlarımdan çıkan kudretli ateşleri. Şimdiye kadar aklıma nasıl gelmemişti bilmiyorum ama, tekrar denemek için zaman kollamam gerekiyordu. Eğer büyükbabamın anlattığı şeyler gerçekse, bu güç bütün hikayenin sadece bir ayrıntısı olarak kalacaktı, çözülmesi gereken birçok problemle yüzleşmemiz gerekeceği kafama dank etmişti.

"Babamla çok iyi anlaştınız gibi."  gülümseyerek omzuma hafif bir yumruk atmıştı.

Dalga geçme demek istiyordum ama geçilmeyecek gibi de değildi. Gözlerimi devirerek ona bakmıştım.

"Babanın benden haz etmemesi neden hoşuna gidiyormuş gibi hissediyorum?"

"Hislerin güçlüymüş." dedi alayla. 

Bir süre itişip kakışmış, yolun nasıl geçtiğini bile anlamadan kaldığım evin kapısına gelmiştik. Elini ceketinin cebine atarken onu izliyordum, aldığı anahtarla kapıyı açmıştı. İçeri ilerlerken bende peşinden girip kapıyı kapattım. Ceketini çıkartıp antreye bırakmıştı. Gördüğümüz evleri beğeniyle süzmüştüm ancak burası gördüklerim arasında ciddi anlamda en çok beğendiğimdi. Güzel dizaynı vardı ve daha önemlisi kullanışlıydı, şov amaçlı abartı bir şey yoktu. Beğendiğim köşeleri aklıma kazımıştım, dönünce kendi evimde de birkaç değişiklik yapmam gerekecekti. Kapıyı açtığınız gibi sizi büyük bir salon karşılıyordu. Baekhyun geniş koltuğa bedenini bırakırken bende yanındaki tekli koltuğa geçip bacak bacak üstüne atmıştım. Bugün beni babasına karşı savunmadığı için ona kızmak istiyordum, ama şimdilik böyle bir hakkım yoktu, kısa süre içinde tanıdığım kadarıyla hiçte iyi karşılamazdı zaten. 

Kapalı gözlerini açıp bana baktığı zaman tatlı kahvelere bırakmıştım kendimi, gözlerimi kırpmayı bile unuttuğum süre içinde bana avucunu uzatarak dikkatimi dağıtmıştı. Bakışlarımı ellerine indirdiğimde elinde evin anahtarları olduğunu fark ettim, tek anahtar vardı ama yanında tatlı bir ay figürü asılıydı. Anahtarlığı ondan aldıktan sonra bir açıklama beklemiştim.

"Buranın anahtarı, bizimle kaldığın süre içinde burada misafir edeceğiz seni. Geldiğin günden beri burada kalıyordun zaten. Yandaki evde Kyungsoo yaşıyor, benim evim ise biraz daha aşağıda kalıyor, bir ihtiyacın olursa gelirsin, yandaki dereyi takip etmen yeterli olacaktır, karşına çıkacak ilk ev."

Seni bulmak için bu tarz şeylere ihtiyacım yok, kokunu ne kadar uzakta olursan ol alıyorum zaten diyememiştim. Başımla onaylarken anahtarlığı avuçlarımda sıkıştırdım.

"Davetsiz bir misafir için fazla lüks bir yere yerleştirilmişim gibi geliyor."

"Misafir evi burası değil burası çünkü, seni sınırda ölmek üzereyken bulduk, üstelik saçma sapan şeyler söyleyip bayıldıktan hemen sonra normal bir yere yerleştirmek tehlikeli olurdu. Hala başına ne tarz sorunlar açtığını bilmiyoruz. Bu yüzden gizli ve korunaklı bir yere, yani buraya getirmeyi uygun gördük, biraz da Kyungsoo'nun gereksiz ısrarı yüzünden tabii. Gerçekten hiç tanışmadığınıza inanmak zor."

I'm Alive In Your Blue Eyes (Chanbaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin