"Hyung yeni kayıt geldi hangi sınıfa alalım?" Hoseok afalladı o kadar çok öğrenci gelmeye başlamıştı ki artık koyacak sınıf kalmamıştı. Jimin'in dans videosu sayesinde. Sadece tanıtım amaçlı bir video çekmişlerdi fakat Park Jimin'in cazibesi herkesi kendine çekmişti.
"En sonuncu şubeye al Jimin."
"Ama hyung orası çok olmaz mı?"
"Yapacak bir şey yok bir kayıt daha olursa yeni bir sınıf açarız."
"Tamamdır hyung."
Akşam üstüydü ve Jimin çok yorulmuş her yeri ağrıyordu. Eve gidip sıcak bir duş alıp uyumayı planlıyordu. Eve doğru gitmeye başladı. Mutluydu çok şey başarmıştı. Ama işte aptal kalbine söz geçiremiyordu. Onu o kadar özlemişti ki. Kokusunu, sesini, gülüşünü... Hatırlamak istemiyordu ama ne zaman unutmuştu ki? Kapıyı açtı ve eve girdi. Duş aldıktan sonra Tam kendine bir yorgunluk kahvesi yapacakken Telefonuna bildirim geldi.
TaeTae^3^
(Mesajı aç)
Attığı postu gördün mü? Dönmüş..
Bir dakika ne postu ya? Kim dönmüş? Hemen instagrma girdim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
KAYDIR---
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
jkjeon: Döndüm...
Yorumlar Kapatılmıştır...
OHA!! BU KİM LAN!! Abi çok değişmiş! Çok değişmiş daha da yakışıklı olmuş. İyi de neden döndü ki. Evlenmiş midir acaba. Çok özledim ama gidip de boynuna sarılamam. Nerede ki şimdi? UF hayır ben bile değişmedim o nasıl bu kadar değişmiş. Belki de bir kaç haftalığına gelmiştir. Yani kalıcı gelmemiştir. Gittiğinden beri hiç post bile paylaşmamıştı. of ne yapacağım şimdi. Tüm uykum, iştahım kaçtı. Taehyung'u arayım hemen.
+Alo Tae? Gerçek mi bu?
+Evet min. Az önce onunla konuştum. Şimdi benim eve geliyor. Diğerleri de gelecek seni alıp tabi.
+NE?! Hayatta gelmem ben Jimin yorgun falan dersiniz.
- Saçmalama Jimin. Kaç yıl geçti. Sen de özledin biliyorum. Hem- Ah kapı çaldı Jungkook gelmiştir. Hadi seni de bekliyorum.
Dedi ve telefonu kapattı. Tanrım!! Ne yapacağım şimdi. Heyecandan elim ayağım titriyor.
Yeni Bir Bildiriminiz var!
Yoongi hyungiiee: 10 dakikaya kapındayız. Taehyung sana haber vermiştir zaten.
Yoongi Hyungun mesajıyla daha da stres olmuştum. Tamam sakin kalmam lazım hazırlanmak için 10 dakikam var. of ağlamak istiyorum çok heyecanlandım. Kıyafet seçmek için odama gittim ve giyindim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Saçı pembe hayal edelim .)
Tamam hazırdım. Aşağıya indim ve arabaya bindim. Yoongi hyung telaşlı suratımı görünce beni rahatlatmak için elini omzuma attı ve konuştu:
"Minnie bu kadar telaşlanmana gerek yok. Bak biz var yanında. Heyecandan titriyorsun. Biraz sakinleşmeye çalış."
Sözleri biraz olsun beni rahatlatmıştı. Başımla onu onayladım. Ama arabada gergin bir hava vardı Jungkook'u uzun bir aradan sonra ilk defa görecektik. Tabi bu aralıkta herkes Jungkookla telefonla konuşmuştu. Ben hariç. Taehyungun evine varmıştık. Kalp atışlarımı düzene sokamıyordum.
Önden Jin hyungla birlikte kapıya doğru gittik. Kapıyı çaldı. Heyecandan avuç içlerim terliyordu. Ve kapı açıldı. Taehyung kapıyı açmıştı fakat Jungkook etrafda görünmüyor gibiydi. Herkes içeri geçip Taehyung ile selamlaşmıştı. Tabi herkesin gözleri Jungkook'u arıyordu. Herkes sorar gözle Taehyung'a baktı.
"Jungkook lavaboya kadar gitti. Birazdan gelir." Taehyung sözünü bitirir bitirmez içerden bir ses duyuldu.
"Geldim bile!" Tanrımm! Bu onun sesi miydi. Çok da değişmemişti amaaa. Bilmiyorum karnıma ağrılar girmeye başladı. Kalp atışlarım o kadar hızlı atıyordu ki göğsümü delip geçebilirdi.
Ve işte Salonun kapısından Jungkook gelmişti. Tanrım cidden ayakta durabilecek gücüm kalmadı. Herkes donmuş bir şekilde Jungkook'a bakıyordu Sağ Kolu boydan boya dövmeyle kaplıydı. bacakları sıkıydı ve cidden o kocamandı. Çok yapılı bir vücudu vardı.En son aynı boydaydık şimdi benden çok uzundu! Hobi hyung gergin ve sessiz ortamı dağıtmak için konuştu:
"Wooo Jungkook! Baya değişmişsinn." Jungkook Gülümsedi ve Hobi hyung'a sarıldı. Gülüşü... O kadar özlemişim ki. O gülüşü bana yeterdi. Herkes sırayla Jungkookla tokalaşıp sarılıyorlardı. Bende onları izliyordum.
Jungkook son olarak Namjoon hyung ile selamlaştıktan sonra bana döndü. Gözlerime baktı. Zaman durmuştu sanki. Etrafımızda kimse yok gibiydi. Sadece biz vardık. Bakışları o kadar derin ve hisliydi ki eminim eğer konuşabilseydi seni çok özledim derdi. O kadar narin, hasretle ve sevgiyle bakıyordu ki şu an ona karşı koymak çok zordu. Sarılmadan önce sadece benim duyabileceğim bir şekilde fısıldadı: "Pembe yakışmış."
Utanamamaya çalışıyordum çok zordu! Yavaş yavaş bana doğru geldi ve sarıldı.
"Seni çok özledim." dedi sarılırken. Kokumu içine çektiğini hissedebiliyordu. Ama onun kokusu hala aynıydı hala baş döndürücü kokuyordu. O kadar özlemişim ki... Bende ellerimi onun koca gövdesine sardım. Ama çok sıkı sarılmadım onun aksine. Sonuçta geçmişte yaptığı şeyler affedilecek şeyler değildi. Fazla uzun durduğumuzu anladım ve elimle hafifçe ittirdim. Bazı şeyleri anlaması gerekiyordu. O sırada herkes bizi izliyordu. Tekrar Jungkook'un yüzüne baktığımda hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyordu. Böyle olmasını bende istemezdim ama yaşattıklarını yaşama vakti gelmişti.