En Baştan

936 279 65
                                    

•Kitabıma bi şans tanıdığınız için hepinize teşekkür ederim, iyi okumalar 🖤

Londra, sene 2022

Kahretsin. İş çıkışı sigaramı yakmaya çalışırken çakmağımı şiddetli esintili yağmur yüzünden yakamadım..

Hızla arabaya koştum, sigaramı dudaklarımın arasına koydum arabanın içine girince bu sefer soğuktan titreyen ellerim yüzünden çakmağı yakamadım. Sonunda başarmıştım, sigara dumanını içime çekerek koltuğun arkasına yaslandım. Bugün baya stresli ve yorucuydu.

"Aman tanrım bu sadece bi röportaj". Son üç yıl içinde sayamacağım kadar çok röportaj yapmışımdır, az sonra başlıycak olan röportaj niye bu kadar çok canımı sıkmıştı ki.
Üstelik bu röportaj sıradan bir röportaj olmayacaktı: bu röportajı, bütün meslektaşlarımı reddeden biriyle yapacaktım. Gurur verici ve korkutucu.

"Beni neden kabul etti acaba.." aklımda deli sorular.

Derin bir nefes alarak o kişiye dair araştırdığım not aldığım her şeyi yeniden tekrarladım.
İsmi Mösyö Pierre. Kendisi Paris'ten Londra'ya sırf benim ile röportaj için gelicekti. Yüzü ile tanınan biri değildi kendisi hayırsever, sanatçılara, özelikle de sokak müzisyenlerine ve sokak sanatlarına yardım ediyormuş.

"Muhtemelen patronomun bunu onaylamaz."
Yeterli bilgi ve işine yarayacağı bişey olmadığından dolayı bu röportaj pek hoşuna gitmiycek.

Kolumdaki saate baktım. Son beş dakika kalmıştı. Sigaramı söndürüp, arabayı telefonuma gelen konuma sürdüm. Pencereden dışarıya baktım, sağanak var. Beni davet ettiği eve sadece birkaç metre var..

Acele etmem gerek son bir kaç dakikam kaldı, kapıyı açıp arabadan iner inmez telefondaki adresteki eve doğru koşmaya başladım yağmur birden daha çok şiddetlendi..

Zile bastım.
Bir iki dakika bekledim kapıyı açan olmadı, bu sefer kapıyı çalmaya karar verdim.

"Merhaba! Ben Hayal Serter."

Kapının arkasından boğuk bir ses *Girin!* dedi.

"Hmm. Anlaşılan, beni karşılıyan olmuycak."

Omuzlarımı düzeltim, ıslak saçlarımı geri attım kendimi düzeltim derin bir nefes aldım ve elimi kapı koluna götürdüm, çevirmeden kapı kendiliğinden açıldı sanki biri içeriden açmış gibi.

Evin içerisinde loş bi ışık vardı, kocaman salonu aydınlatmıştı. İçeri girdikten sonra gelen o koku sıcaklık her tarafımı sardı ve içimi huzur ile doldurdu. İçeriden bir ses "Hoş geldiniz küçük hanım".
Ses o kadar yumuşak ve kadifemsi bir sesti ki, kalbim daha da hızlı atmaya başladı.

"Sanki yüz beş değil de, on sekiz yaşındaymış gibi hissediyorum. Ne diyorum ben kendimi toparlamam lazım. Sonuçta ben bi profesyonelim. Nereden çıktı bu... heyecan?"

Bir ses "Umarım, ıslanmamışsınızdır. Bugün sanırım Londra'nın morali pek yerinde değil, belli ki?"

"Lanet olsun.." üzerime baktım ve kıyafetlerimin sırılsıklam olduğunu fark ettim.
"Şey... sanırım biraz ıslanmış olabilirim, şemsiyeyi unutmuşum da."

İçerideki ses "Ben her ihtimale karşı şömineyi yakmıştım. Eminim, şimdi hemen ısınırsınız."

"Acaba bişey sorabilir miyim. Siz Mösyö Pierre siniz değil mi?"

İçerideki ses "Evet, nezaketsizliğimi mazur görün. Sizi karşılayamıyorum, kimliğimi ifşa etmek istemiyorum."

"Anlıyorum"

Mösyö Pierre "Lütfen içeri buyurun, bayan Serter."

Ferah bir odaya geçtim. Şöminede yavaşca odunlar çatlıyordu. Odanın eşiğine basar basmaz vicudumda hafif bir karıncalanma hissettim. İçime bir sıcak bastı ama şömineden değildi. Öyle bişeydi ki sanki vicudum buraya aitmiş gibi, sanki daha önce buraya gelmişim gibi.

Mösyö Pierre "Umarım rahat edersiniz. Buyurun."

Sesi odanın hiçbir şekilde aydınlatılmamış, karanlık köşesinden geliyordu. Yüzünü görebilme ihtimalim sıfırın altındaydı. Elinden tutup aydınlığa çekip ve gözlerinin derinliklerine bakasım geliyodu, ne yazık ki bu arzumu zorda olsa bastırarak yumuşak koltuğa oturup bacak bacak üstüne attım.

"İş gereği ses kaydı almamdan rahatsız olmazsınız umarım"

Mösyö Pierre "Hayır. Başlayabiliriz."

Telefon kaydını açıp masanın üzerime koydum. Ses kayıdını bir dakikalığına durdurdum. "İzin verirseniz... Bu soru kayıt dışında kalacaktır." Mösyö Pierre "Tabi, buyurun."

"Neden buradayım?"

Mösyö Pierre "Bu soruyu bekliyordum. Bu soruyu sorup sormayacağınız hakkında düşünüp durdum" dedi sanki hafif bir cilve vardı ses tonunda.

"Sizinle iletişime geçen tüm gazetecileri reddetmişsiniz. Ama beni geri çevirmediniz."

Mösyö Pierre elindeki şarabından bir yudum aldı ve "Her şeyden önce şunu kabul edelim insanlar benimle, yaptığım işlerden dolayı değil de kimliğime eşlik eden gizem havasından dolayı ilgileniyor. Ben ise işime karşı çok ciddiyimdir." şarabından bir yudum daha aldı "Buradaki evimin kutusunda bir çok mektup var yardımıma ihtiyaç duyanlardan çok hepsi gazeteci, bilirsin ya herkes sansasyon peşinde bayan Serter."

"Sansasyon peşinde olduğumu nereden çıkardınız?"

Mösyö Pierre "buna içgüdü diyelim." der,

"Biliyor musunuz Mösyö Pierre sanat hakkında her şeyi biliyor olabilirsiniz ama gazeteciliğe dair aynı şey söylenemez."

Mösyö Pierre "İşte bu konu hakkında pek haklı sayılmazsınız Bayan Serter, çok okurum. Makalelerinizi de okudum, hayranınız olduğum söylenebilir." dedi etrafa bakınıp gülümsedim. "Tabi. Bunca yıl içinde oldukça ciddi tecrübe sahibi oldum."

Mösyö Pierre ciddiyetini bozmadan "Dürüst olmak gerekirse, tarzınız bana başka bir gazeteciyi hatırlatıyor. Kendiside büyük bir gazeteciydi. Birinci Dünya Savaşı hakkında yazardı. Adı neydi..." dedi boğazım adeta düğümlendi. Bir süre yutkunamadım. "Ah! Evet hatırladım. Hayat Serter" dedi Mösyö Pierre "Gerçkten çok yetenekli bir kızmış. Yetenekli olduğu kadar korkusuz bir muhabir olarak savaşa gitmiş. O dönemde kadınların gazetecilik yapabilceklerine inanmıyorlardı bile." dedi birden yüzüme bir hüzün düştü.

"Evet, ben.. onun hakkında okudum. Daha doğrusu o, bendim."

Gözümün önünde hatıralar canlandı sene 1917, uzak ve soluk, korku, çareşizlik ve umutsuzluk dolu bir sene. Ölümsüz olduğum sene..

HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin